Tarih:
13.06.2013
Keşke penguen belgeseli yayınlamaya devam etseydiniz!
Mustafa Mutlu, Olaylar o kadar büyüdü ki direnişçiler bu televizyonların önüne gidip protesto eylemlerinde bulundular.
İktidarın baskısından tırsan ya da verdiği mamaları kaybetmek istemeyen bazı haber kanalları, yurt geneline yayılan Taksim olaylarını ilk günlerde yok saydı...Bütün dünya kanalları Türkiye’den saatlerce canlı yayın yaparken CNN Türk’te penguen belgeseli...
NTV’de yemek programı...
Habertürk’te ise gündemle ilgisiz programlar yayınlandı.
Bu arada çok ilginç bir gelişme oldu:
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu, el koyduğu Show TV’yi; tıpkı Sabah Gazetesi’ni satarken yaptığı gibi “ihalesiz ve pazarlıksız” olarak Habertürk’ün sahibi Turgay Ciner’e verdi!
Olaylar o kadar büyüdü ki direnişçiler bu televizyonların önüne gidip protesto eylemlerinde bulundular.
Bunun üzerine halkın yüzüne bakamaz hâle gelen bu kanallar, özür diliyormuş gibi yaparak, sözüm ona olayları yayınlamaya başladılar.
Keşke başlamasalardı!
Çünkü bu kez olayları verdiler ama “taraf” oldular. Taksim Ruhu’nda buluşan milyonlara hakaret ettiler. Başbakan’ı desteklemek için yarıştılar.
Ekranlarına sürekli olarak yalaka ve yandaş gazetecileri çıkardılar.
Bir pantolon bir gömlekle “pasif direniş”te bulunan halkı terörist, onlara dünyada görülmemiş bir şekilde şiddet uygulayan polisi mağdur yaptılar!
Olayların doruğa tırmandığı gece ise “yalakalık ve yandaşlık başyapıtı”na imza attılar:
Örneğin Uluslararası CNN, Taksim Meydanı’ndan verdiği görüntülerin altına “Polis gaz bombalarıyla protestoculara saldırıyor” derken, CNN Türk’ün alt yazısı “Marjinal gruplar polise taş ve molotoflarla saldırıyor” oldu.
Habertürk ise o en sıcak anlarda Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Melih Gökçek’i canlı yayına çıkardı. “Belki ekranda çocuğumu görürüm” umuduyla ekran başına kilitlenmiş yüz binlerce anne-baba, Melih Gökçek’in tamamen provokasyon kokan sözlerine katlanmak zorunda kaldı.
Yürek işi!
Sedat Simavi’nin meşhur sözüdür: “Kalemini kır ama satma...”
Ben katıldığım her konferansta bu sözü değiştirerek söylüyorum:
“Gazeteciliği kaleminle değil, yüreğinle yap! Korkma, tırsma, kıvırma... İlkelerinden ödün verme!
Bugününü değil; yarınını da düşün ve günü gelince adının “reziller listesi”ne gireceğini unutma!
Üç günlük vezirlik uğruna kendini ve kalemini rezil
etme...
Aksi hâlde gazetecilik yapacağına git Gezi Parkı’nda 1 liraya ‘soyulmuş hıyar’ sat!
Meslektaşa sesleniş
Üç kuruşluk maaş uğruna bu rezalete alet edilen ve bundan büyük rahatsızlık duyduklarını bildiğim NTV’deki, CNN Türk’teki, Habertürk’teki gerçek gazeteci kardeşlerime sesleniyorum:
Tamam; ekmek aslanın ağzında... Ancak ilkelerinize ihanet etmeyin!
Söylemek acı ama kalemi kırmanın tam zamanıdır!
Sizi kullananların değil; taşıdığınız yüreğin sesini dinleyin!
Çakma Geziciler!
Başbakan dün, isimleri Başbakanlık görevlilerince belirlenen sözde Gezi Parkı Direnişçi Temsilcileri’yle bir araya geldi...
“Sözde” diyorum; çünkü Taksim Dayanışması Platformu’ndan yapılan açıklamada, “Bu isimlerin bizimle hiçbir ilişkisi yoktur” denildi. Yıllardır çakma tişört giydik, çakma kalem, çakma çanta, çakma gözlük kullandık.
Şimdi de tamamı AKP iktidarına yakın olan çakma direnişçi temsilcilerini gördük...
Merak ediyorum; ünlü markaların çakmalarıyla mücadele eden uluslararası denetim kuruluşları şu “çakma temsilciler”in yakasına da yapışacak mı?
GÜNÜN SORUSU
İsrail’in gizli haber alma servisi MOSSAD’ın Başkanı Tamir Pardo ülkemize gelip MİT Müsteşarı Hakan Fidan’la görüşmüş... Görüşmede Suriye, İran ve Gezi Parkı direnişi ele alınmış! Yani yıllardır Filistinli direnişçileri dağıtmak (!) konusunda uzmanlaşan MOSSAD, Gezi Parkı direnişçilerini nasıl dağıtılacağı konusunda MİT’e “danışmanlık” hizmeti vermiş! Sorum; üzerine alınan herkese:
Düne kadar düşmanınız olduğunu söylediğiniz İsrail, ne oldu da kendi vatandaşlarınıza karşı taktik aldığınız “uzman” hâline geliverdi?
Akit, beni hedef göstermiş!
Akit isimli malûm gazete, her zaman yaptığını yine yapmış ve benim de içinde bulunduğum bazı gazetecileri, yazarları, hukukçuları ve bilim insanlarını “hedef” göstermiş... Bu gazetede yazan Ali Karahasanoğlu isimli “kara” bir adam, bol bol hakaret düzdükten sonra işten çıkarılmamızı, hatta hapse atılmamızı istemiş...
Ahmet İnsel’i, Ümit Kocasakal’ı, Yasemin İnceoğlu’nu, Mehmet Y. Yılmaz’ı, Emin Çölaşan’ı, İhsan Dağı’yı, Şahin Alpay’ı, Bekir Coşkun’u, Türkiye Barolar Birliği, İstanbul Barosu ve Tabipler Odası yöneticilerini ve beni namlunun ucuna yerleştirmiş!
Vasiyetimdir:
Başıma bir “iş” gelirse sorumlusu Akit Gazetesi ve onun yazarı Ali Karahasanoğlu’dur! Kamuoyunun ve cumhuriyet savcılarının bilgisine arz olunur!
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları