loading
close
SON DAKİKALAR

Kim, neden, kimin adına?

Mustafa Mutlu
Tarih: 14.08.2013

Mustafa Mutlu, 'O 15 kişiyi (gerçek sayının çok daha fazla olduğundan eminim) kim, hangi amaçla, kimin adına izledi ve fişledi?'

Malûm şahıs yediyi beş geçe kalktı... Oysa telefonunun alarmını yediye kurmuştu.

Beş dakikalık sürede yatağın içinde garip davranışlarda bulundu.

Yediyi altı geçe tuvalete gitti... Bir dakika kaldı. Bu durumda sadece küçük hacetini gördüğü anlaşılıyor.

Ardından duşa girdi ve dört dakika yıkandı.

Tıraş oldu, dişlerini fırçaladı... Kullandığı parfüm, yabancı bir marka... “Ulusalcı” kimliğiyle öne çıkan şahsın, yabancı bir markaya o kadar para vermiş olması, işe yarayan bir bilgi olabilir.

Banyodan çıktığında eşi hâlâ uyuyordu. Dolayısıyla, kahvaltısını kendisi hazırladı. Kaşarlı tost yapıp, sallama çay içti. Yani beyefendi tam bir kılıbık... Bu bilgi işe yarayabilir!

Ağzını çalkalayıp giyindi...

Saat sekizi bir geçe evinden çıktı. Çıkarken kapıyı kilitlemedi. İlgili birimler, bu bilgiden istifade edebilir!

Arabası, apartmanın kapısının önünde duruyordu. Eğilip arabanın altına baktı. Bombalı saldırıya uğramaktan korkuyor olmalı...

Yola koyulduğu sırada telefonu çaldı. Araba kullanırken telefonla konuşması, önemli bir bilgi... Üyesi olduğu Meclis’in çıkardığı Trafik Kanunu’nu ihlal ediyor.

Konuştuğu kişinin Meclis’teki sekreteri olduğu tespit edildi. Kadına “Canım” diye hitap etti. Aralarında bir ilişki olabilir.

Sekiz buçukta meşhur bir kahvaltıcının önünde arabasını park etti. Oysa kahvaltı ettiğini gözlerimizle görmüştük!

Sekiz otuz ikide içeriye girdi. İki kişinin oturduğu bir masaya gitti; sarılıp, öpüştü. Buluştuğu kişilerden biri kendi partisinden bir milletvekili... Diğer şahsın kimliği ise şimdilik bilinmiyor. Yakasında Atatürk rozeti olduğu görüldü.

Malûm şahıs kahvaltı etmedi, sadece şekerli kahve içti.

Konuşmanın tek konusu, Sayın Beyefendi’ydi. Beyefendinin dün akşam Uysal ve Sadık İş Adamları Derneği’nin yemeğinde söylediği sözleri çok sert sözlerle eleştirdiler. Konuşma kayıt altına alındı. Malûm şahsın bir kez, diğer milletvekilinin iki kez küfrettikleri duyuldu. Atatürk rozetli şahıs ise başını sallayarak onları onayladı.

Kahvaltı kırk yedi dakika sürdü; malûm şahıs vedalaşırken diğer milletvekilinin kulağına bir şeyler söyledi; o da gülerek tepki verdi ve sadece, “Tamam” dedi. Gece için “zamparalık programı” yapmış olabilirler.

Dokuzu yirmi bir geçe arabasına bindi, muhaliflere ait bir radyo kanalını açtı... Haberleri dinlerken yol boyunca dört kez daha küfrettiği kayıt altına alındı.

Tamamen gerçekmiş!

Yukarıdaki satırları benim uydurduğumu sanıyorsunuz değil mi?

Ben de öyle sanıyorum!

Ancak CHP’li 15 milletvekilinin ve yerel yöneticinin “kimliği tespit edilemeyen kişiler” tarafından adım adım takip edildiklerini ve fişlendiklerini öğrendikten sonra, uydurduğum bu satırların gerçek olduğundan adım kadar eminim!

Sorularım basit:

O 15 kişiyi (gerçek sayının çok daha fazla olduğundan eminim) kim, hangi amaçla, kimin adına izledi ve fişledi?

Muhalifleri saklandıkları her delikte bulan polisimiz, Deniz Baykal’a kaset komplosunu düzenleyenleri bunca yıldır neden bulamadı?

GÜNÜN SORUSU

Partisinin Gezi Direnişi sırasındaki tavrını eleştiren AKP Kütahya Milletvekili Prof. Dr. İdris Bal’ın ipi çekilecekmiş! Sorum kendime: Neden şaşırmadım!


Ölmem de yetmezmiş!

Kara bir kalem, hakkımda aylardır kampanya yürütüyor. Kâh tutuklanmamı istiyor; kâh işten atılmamı...

9 Ağustos günü “Sadece Sitem” başlıklı yazımda “tek örgütüm” olan Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne çağrıda bulundum:

“Göstermelik de olsa tek satırlık açıklama bile yapmıyorsunuz... Medyadaki bu ispiyon düzenine karşı neden tavır almıyorsunuz?

Neden bu saldırıyı Basın Senatosu’na götürüp, meslek ilkelerini ayaklar altına alan adamın en azından kınanmasını sağlamıyorsunuz? Harekete geçmeniz için ille de öldürülmem mi gerekiyor?”

Karar çıktı!

TGC yönetimi pazartesi günü toplandı ve bu sitemimi görüştü...

Başkan Turgay Olcayto bu toplantıda, “Üyelerimizin başına gelenler hakkında tek tek açıklama yapamayız... Yapabileceğimiz bir şey yok” demiş...

Bu sözlerin anlamı belli:

“Üyelerimiz kovulacaklarsa, saldırıların hedefi olacaklarsa ya da öldürüleceklerse toptan kovulmalı, saldırıya uğramalı ya da öldürülmeli... Teker teker olunca; biz bir şey yapamayız!”

Teşekkür ederim Turgay Ağabey!

Bu tavrınızın sadece bana yönelik olmadığını biliyorum. Çünkü daha önce işten atılan, hedef gösterilen ya da saldırılara uğrayan meslektaşlarımız için de aynı tavrı gösterdiniz. Tepki göstermeyi çok gördünüz!

Önerinize uyup; ölmek ya da birlikte işten atılmak için “ortak” aramaya başlayacağım.

Bulunca tekrar kurumunuza başvururum!

Şaka bir yana... TGC yönetiminin bu akıl almaz tavrını, akıllara ve vicdanlara havale ediyorum!

Bu arada üyeliğim ne mi olacak?

Merak etmeyin; asla istifa etmeyeceğim.

Çünkü bu, en çok bugün “yaralı parmağa işemeye” yanaşmayan “korkak”ların işine yarar!

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları