Tarih:
23.03.2012
Korkmayan Aptal ya da Yandaştır!
Korkmak, nedense bizde ayıp bir şey sayılır! Korkanla dalga geçilir...
Korkmak, nedense bizde ayıp bir şey sayılır! Korkanla dalga geçilir... Bu konuda yüzlerce atasözümüz bile var. İşte bazıları:Korkak bezirgân ne kâr eder, ne ziyan!
Korkak insandan aslan bile tiksinir!
Korkak göze derman bulunmaz!
Korkak insan ölüden sayılır!
Korku mezar taşlarını hortlak gösterir!
***
Oysa insanı insan yapan en önemli duygulardan biridir korku...
Sadece kendisi için korkmaz insan; sevdikleri için, ülkesi için; iyi, doğru bildiği ne varsa onun için de korkar!
Ayıp olan “korkmanız” değil, korktuğunuz için yaptıklarınızdır aslında...
***
Eğer korkunuzla başa çıkamıyorsanız, elinizdekini avucunuzdakini peşin peşin teslim edersiniz sizi korkutanlara...
Bu yüzden çok korksak da direnmek, mücadele etmek, bizi korkutan “korkunç şey”le hesaplaşmak zorunda kalırız...
Çünkü “Korku olmayınca düzen olmayacağını” biliriz!
Korku, “kaybetmeyi” önleyen bir sigortadır yani...
Yoksa siz, savaşlarda kılıç kılıca çarpışan o babayiğitlerin hiç korkmadıklarını mı sanıyorsunuz?
Korkarlar elbette...
Ama “ölmekten daha büyük korkularıdır” onları o savaş alanında tutan!
***
Şimdi size, “Bana Türkiye’nin en korkusuz yazarlarından beşini sayın” desem...
Bu beş kişinin arasına Bekir Coşkun’u koyar mısınız?
Koyarsınız... Çünkü herkesin “korktuğu, sindiği ve kaçtığı” bir dönemde, aslanlar gibi “korkunun üzerine yürüyen yiğit bir kalemdir” o... Canını kaybetmekten daha büyük korkuları olan, gerçek bir cengâverdir!
***
İşte bu “yiğit kalem”, önceki gün Antalya Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği söyleşiye katılmış ve “Korkuyorum” demiş...
Üstelik bugünkü korkusunun, Uğur Mumcu’nun, Ahmet Taner Kışlalı’nın suikasta kurban gittiği yıllardan bile çok olduğunu söylemiş... Sonra da o çocuksu üslubuyla eklemiş:
“Başıma bir şey gelecek diye ödüm kopuyor!”
***
Bir zamanlar cesur bildiğiniz ama şimdi rüzgâr gülüne dönüşen arkadaşları getirin aklınıza:
Emin olun, tamamı satılmadı!
Aralarında sırf “korktukları” için susanlar, dönenler, saf değiştirenler ya da kaçanlar o kadar çok ki!
Böyle bir dönemde...
Bu kadar yasa dışı dinlemede, izlemede, tertipte...
Bu denli koyu karanlıkta...
Üstelik kurtlar serbest, eliniz kolunuz bağlıyken korkmamak, insan doğasına aykırı...
Ama...
Önemli olan; korkuya rağmen ne yaptığınız, nasıl davrandığınız...
İnançlarınıza, sevdiklerinize, ülkenize, doğru bildiklerinize sırf “korktuğunuz” için ihanet edip etmediğiniz asıl mesele!
Yoksa bir tek o kaçanlar, sinenler, dönenler, devşirilenler değil akıllı olan... Korkan da sırf onlar değil...
Ama bazıları var ki; onlar için en büyük korku, aynaya bakamama korkusu!
O yüzden, korka korka yaşarlar ve yazarlar Bekir Coşkun gibi!
Ülkeleri bölünürken ve dönüştürülürken; korktukları için ellerindeki kalemi kulaklarına sokanlar ise...
“Korkunun ecele faydası olmadığını” anlayacaklar elbette...
Ama iş işten geçmiş olacak...
***
Kısacası korkmak, herkesin hakkı...
Önemli olan...
“Hangi korkaklar”dan olduğunuz?
Tüyenlerden mi?
Direnenlerden mi?
Çünkü tarihe bir tek bu kalacak!
*****
İYİ Kİ...
CHP Antalya Milletvekili Yıldıray Sapan, uyuşturucu maddeye ulaşımın ne kadar kolay olduğuna dikkati çekmek amacıyla, “tebdili kıyafetle”, Antalya’dan satın aldığı kokaini ve eroini, Meclis polisine teslim etmiş...
İyi ki yolda yakalanmamış...
Yoksa derdini kimseye anlatamazdı!
Ve iyi ki Sayın Vekil kafasını “seks işçisi kadın ticaretine” takmamış...
Yoksa...
Yüce Meclis’in çatısı altında oluşabilecek görüntüleri aklıma bile getirmek istemiyorum!
*****
Günün Sorusu
CHP, eğitimdeki 4+4+4 düzenlemesini protesto etmek için, önümüzdeki hafta salı günkü grup toplantısını Tandoğan Meydanı’nda yapmaya karar vermiş... Sorum CHP yönetimine:
Neden sadece Tandoğan’da; 4+4+4 sadece Ankaralıları mı ilgilendiriyor? Ve neden salı günü; ‘öğretmenler okuldan çıkamasın, katılım az olsun’ diye mi?
*****
‘Bayram hırsızlığı’ suçlaması!
Koskoca bakanlar, valiler, emniyet müdürleri, garnizon komutanları Nevruz nedeniyle el ele tutuşup ateşin üzerinden atladı ve bu görüntüler de “Türk dünyasının büyük bayramı” diye TRT’de yayınlandı ya...
İran Resmi Haber Ajansı İRNA, Türkiye’yi “İran’ın bayramı olan Nevruz’u ele geçirmekle” suçlamış...
Ajans, Nevruz’un köklerinin İran’a dayandığını herkesin bildiğini iddia ederek bunu bir tür “hırsızlık” olarak nitelemiş...
Bence kendilerine hayran olan Türkiye’deki “dindar” kardeşlerine haksızlık etmişler:
İRNA görmüyor mu ki; bizimkiler bütün ulusal bayramları yok etti, millet bayramsız kalmasın diye yerine bir şey icat etmeye çalışıyor...
İranlıların bu duruma tepki göstermektense, destek olması gerekmez mi?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları