Tarih:
11.09.2015
Kürt kardeşe...
Mustafa Mutlu; Yüz yıl önce bu vatanı kurtaran dedeni kandıramayan dış güçler; bugün seni bana karşı kullanıyor Kürt kardeşim. Lütfen tuzağa düşme...
Bugün 9 Eylül 2015... İzmir’in düşman işgalinden kurtuluşunun yıldönümü...26 Ağustos 1922’de başlatılan Büyük Taarruz sonucunda Yunan Ordusu’nu önüne katan askerlerimiz 9 Eylül 1922 sabahı İzmir’e girdi.
İzmir’e ilk giren 2. Süvari Fırkası’nın başında Ahmet Zeki Bey vardı.
Ahmet Zeki Bey’in komutasındaki erlerin dörtte biri Diyarbakır’dan, Antep’ten, Urfa’dan, Hakkari’den, Dersim’den, Muş’tan, Malatya’dan, Erzurum’dan, Ağrı’dandı...
Ama hepsi Mustafa Kemal’in komutasındaki Türk Ordusu’nun askeriydi.
Arnavutluk’tan, Üsküp’ten, Selanik’ten, İstanbul’dan, Amasra’dan, Adana’dan, Trabzon’dan, Antalya’dan, Kırşehir’den gelenlerle birlikte İzmir’i tekrar vatan yaptılar.
***
Yani; İzmir’i sadece İzmirliler değil, yurdun dört bir yanından koşup gelen yiğitler kurtardı dostlar!
Onlar, emperyalistleri denize döktü.
Batılı sömürgecilerin Türkiye üzerine kurdukları hayalleri onlar karanlık sulara gömdü.
Bunu Eruhlu İsmet, Şemdinlili Çetmi, Madenli Seyit, Ramanlı Dizdar, Aşkaleli Hüda yaptı...
Kanlarını, canlarını o topraklarda bıraktılar ama İzmir’i de düşmana yar etmediler...
Nereden mi biliyorum bu isimleri?
Gidin Afyon’a, gezin şehitlikleri; anlarsınız nereden bildiğimi...
***
Aradan 93 yıl geçti... Türkiye üzerinde bugün yine aynı oyunlar oynanıyor. Başrolde ABD var; diğer emperyalistler de arkasında...
Tek farkları; bu kez topraklarımızı fiilen işgal etmemeleri...
Bizi artık çok iyi tanıdıklarından, en garantili yolu seçtiler:
Bizi bize kırdırmak!
Karşımıza düşman olarak çıkmak yerine, 93 yıl önce aynı uğurda şehit olanların torunlarını birbirlerine gırtlaklatıyorlar şimdi!
Daha pazar günü Dağlıca’da yitirdiğimiz fidanlarımızı toprağa vermeden dün yeni acı haberler Iğdır, Tunceli ve Mardin’den geldi...
PKK, 13’ü Iğdır’da olmak üzere 15 polisimizi şehit etti.
***
Biz 9 Eylül 1922’leri görmüş nesillerin torunuyuz; Kürt kardeşler...
Dedelerimiz aynı mataradan su içti.
Ninelerimiz birlikte cepheye mermi taşıdı.
Gecenin kör karanlığında bilinmez bir geleceğe doğru yürürken birbirlerinin ayak seslerini dinledi büyüklerimiz...
Biri, diğeri için gözünü bile kırpmadan siper etti göğsünü... Öbürü, yaralı arkadaşını kilometrelerce sırtında taşıdı.
Onlar bilmiyor muydu, “Kürt”, “Laz”, “Çerkez” olduklarını...
Umursamadılar bunu...
“Vatan” dediler, “Bağımsızlık” dediler, “Özgürlük” dediler...
Düşmanı silahla, mühimmatla değil; yürekle yendiler.
Farklılıkları, zenginlikleriydi sadece; birbirlerini yok etmek için gerekçeleri değil...
***
Yüz yıl önce bu vatanı kurtaran dedeni kandıramayan dış güçler; bugün seni bana karşı kullanıyor Kürt kardeşim. Lütfen tuzağa düşme...
Bu vatan benim kadar, senin...
Bu acı benim kadar senin...
Benim önünde saygı duruşuna geçtiğim tarih, senin tarihin...
Benim okuduğum destanda senin dedenin adı geçiyor.
İki gün önce Dağlıca’da, dün Iğdır’da şehit düşen çocuklar, senin çocukların...
Bugün ağlayan yetimler, senin torunların...
Yalvarırım aç gözünü:
Cephede benim dedemin kucağında şehit düşen dedenin hatırına; boz bu oyunu!
Dedelerimizin vermediği vatanımızı, bizi birbirimize düşürerek alamasın bu kalleşler...
Bir kez daha avuçlarını yalatalım onlara; bir kez daha arkalarına bile bakamadan defolup gitsinler vatanımızdan!
156+119!
On birinci Cumhurbaşkanı Abdullah Bey...
Dün Iğdır’da şehit düşen polislerden Fehmi Şahin, bir süre önceye kadar sizin koruma ekibinizdeymiş... Sorum çok basit Abdullah Bey:
Fehmi’nin vatandaş olarak sizden alacağı kaldı mı?
Yani; devlete ödemeniz gereken ancak ödemediğiniz para var mı?
Huber’deki masraflar örneğin...
Şehidimizin hatırına bozun suskunluğunuzu:
Dirimizi saymıyorsunuz; bari ölümüzü sayın!
GÜNÜN SORUSU
Soru CHP Milletvekili Muharrem İnce’den, kendi başlattığı “açılım süreci” için, “PKK silah yığınağı yaptı” diye yakınan kişiye:
Sen ne yaptın o arada, bostan korkuluğu muydun? PKK silah yığınağı yaparken sen ayakkabı kutularına dolar mı saklıyordun?
Ağlama; işini yap...
Dün bir haber geçti ajanslar; şehitlerimizin cenazesi Başbakan’ı duygulandırmış ve gözlerinden yaşlar süzülmüş...
Vah ama ne vah!
Siz hiç Mustafa Kemal’in ağladığını duydunuz mu?
İsmet İnönü’nün...
Kazım Karabekir’in...
Fevzi Çakmak’ın gözlerinden yaşlar süzüldüğüne dair iki satır olsun bir yazı okudunuz mu bir yerlerde?
Onlar da ağlamıştır elbet; etten, kemiktendi hepsi...
Ama bunu kameralar karşısında “şov olsun, seçimde oy gelsin” diye yapmadılar.
Barut kokan, kan kokan, ölüm kokan savaş meydanlarında girdiler kıldan çadırlarını, çektiler üstlerine Mehmetçik kokan battaniyelerini, kimselere göstermeden ağladılar!
Askerlerinin arasına döndüklerinde ise kimse onların gözünde tek damla yaş göremedi.
Şimdikiler ise; kendi ilan ettikleri “açılım” yüzünden yitip giden canlar için hiçbir şey yapmıyorlar...
Tek yaptıkları şey, ağlamak!
Madem o kadar duygusaldın; ne işin vardı Pazar akşamı futbol maçında Ahmet Bey?
***
Sizi bilmem ama... Ben zerre kadar inanmıyorum o yaşların gerçek olduğuna...
Nedense timsahlar geliyor aklıma!
GÜNÜN İSYANI
Kayseri’de bazı ülkücüler ve Alperen Ocakları’na üye gençler Güneydoğu’ya giden otobüsleri taşlamış... İsyanım onlara:
Aklınızı başınıza alın; bizim bin yıllık kardeşliğimize zarar vermeyin. Gücünüz yetiyorsa dağa çıkıp PKK’lı terörist kovalayın!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları