loading
close
SON DAKİKALAR

Maliye Bakanı’na meydan okuyorum!

Mustafa Mutlu
Tarih: 25.05.2012

Bakan Bey’in iki işi var: Almak ve vermek! Ama daha önemlisi; alırken gaddar, verirken cimri olmak!...

Mehmet Şimşek, hükümetin memurlara verdiği yüzde 3,5+4 zammın yüksekliğini savunmuş ve “Temmuz başı itibariyle ortalama memur maaşı bin 132 dolara çıkmış olacak... İyi para” demiş...

Kim bu arkadaş?

Maliye Bakanı...

Yani Türk Lirası’nın onuru ondan sorulur ama o ABD Doları’yla hesap yapıyor!

Çünkü başka türlüsünü bilmiyor.

ABD Büyükelçiliği’nde ve Deutsche Menkul Kıymetler’de kıdemli ekonomist olarak çalışmış.

UBS Bankası Hisse Senedi Analiz Birimi’nde görev yapmış.

Uluslararası finans kuruluşu Merrill Lynch’te ekonomist ve stratejist olarak yıllarını geçirmiş.

Aynı kurumun Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi Makroekonomik Araştırmalar Bölüm Başkanlığı görevini yürütmüş.

Yani dolarla yatıp, dolarla kalkmış...

Sonra da kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin Maliyesi’nin başında bulmuş...

Türk Lirası’yla değil de Amerikan Doları’yla konuşmasının nedeni bu!

***


Bakan Bey’in iki işi var:

Almak ve vermek!

Ama daha önemlisi; alırken gaddar, verirken cimri olmak!

O da işini yapıyor:

Vergi toplarken milletin gırtlağına basıyor, evlere tek tek mektup gönderip devletin parasını istiyor, iyi de yapıyor...

Ama verirken insaftan çıkıyor!

Devletin onurunu, parasını korumakla, çocuklarını eğitmekle, vatandaşlarını iyileştirmekle, güvenliğini sağlamakla görevli memurların Temmuz başından itibaren alacağı ortalama bin 132 doları “çok iyi para” olarak görüyor...

Peki; kendisi bakanlık görevi için bunun kaç mislini kazanıyor?

Ödenekler, yolluklar, tazminatlar hariç, yaklaşık 8-10 mislini...

Sorun, “Yeterli mi?” diye; alacağınız yanıt belli:

“Geçinemiyorum, benim diğer ülkelerdeki meslektaşlarım benden bilmem kaç bin dolar fazla kazanıyor.”

***


Oturduğu eve para vermiyor...

Telefona, doğalgaza, elektriğe, suya para vermiyor.

Araba almak için, benzin koymak için, bakımı için, vergisi için para vermiyor...

Geziye gittiğinde para vermiyor.

Akşam yemeğine, sabah kahvaltısına para vermiyor; çünkü davetten davete koşuyor...

Yine de geçinemiyor!

Ama kendisininkinin onda biri kadar maaşa “iyi para” diyebiliyor...

Bakan Bey, madem Türk Lirası’ndan anlamıyor, dolar cinsinden hesaplayalım:

İstanbul’da, Ankara’da, İzmir’de görevli bir devlet memuru kiraya kaç para verir?

En kenar bucak semtte 500 dolar!

Bu evin elektriği, suyu, doğalgazı, telefonu, interneti kaç para tutar?

En az 300 dolar!

Bu memur; işe gidip gelmek için ayda kaç para harcar?

150 dolar!

Dershaneden, özel okuldan vazgeçtik; çocuklarının eğitimi, kitabı, harçlığı?

Ayda 300 dolar!

Ne etti?

Bin 250 dolar!

Yani Bakan Bey’in “İyi para” dediği ortalama memur maaşı bitti...

***


Peki; bunun mutfağı ne olacak?

Bu insanlar taş mı yiyecekler?

Ekmek, peynir, çay, domates de mi almayacaklar?

Buzdolabı bozulup da kullanılmaz hale gelince, tel dolap mı kullanacaklar?

Çamaşırlarını dere kenarında mı tokmaklayacaklar?

Elbise değil de patates çuvalı mı giyecekler?

Ayaklarında takunyayla mı dolaşacaklar?

Temizlik ihtiyaçlarını cami tuvaletinde mi karşılayacaklar?

Hastalandıklarında, kendilerine düşen payı ödemek için mendil mi açacaklar?

***


Dünyanın sayılı ekonomistlerinden olan Maliye Bakanı’na meydan okuyorum:

Bizim kesemizden devletin bütçesini idare etmek kolay... Çökün gırtlağımıza, toplayın paraları! Verme zamanı gelince de “Vermiyorum” deyin, olsun bitsin!

Eğer yüreğiniz varsa, “çok iyi para” dediğiniz bin 132 doları size verelim; bir aylığına bu parayla “ortalama bir memur” gibi yaşayın...

Yukarıda sıraladığım tüm harcamaları yaparak, aile bütçesine dikiş tutturun!

Bakalım Merrill Lynch’te Avrupa, Ortadoğu ve Afrika bölgesi Bölüm Başkanı olmak mı zor; bin 132 dolarla bunları yapmak mı?

Eğer bu parayla kimseye borçlanmadan, sadaka almadan bir ay yaşarsanız; söz veriyorum “yandaş gazeteci” olacağım!

Her Allah’ın günü, “En büyük Bakan, bizim Bakan” diye bağıracağım!

Ama yapamazsanız...

Tüm memurlar adına sizden sadece “kuru bir özür” bekliyorum; o kadar!

Var mısınız bu bir aylık maceraya?

*****


Günün Sorusu

CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap, “Kamuoyu araştırmalarına göre yarın seçim olsa yine AKP dört seçmenden ikisinin oyunu alacak gibi görünüyor” demiş... Sorum kendisine:

Rakibi olan en büyük partiyi sizin gibi sadece oturup, durum değerlendirmesi yapan siyasetçiler yönetirse; AKP’nin bu başarısı son derece doğal sayılmaz mı?

*****


Vergi ve denetim meselesi!

Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu önceki günkü yazısında, “KCK davasında 7 öğretim üyesinin gözaltına alınacağını duyduk. Bunu Emniyet kaynaklarından teyit ettik. Bilginin teyidiyle operasyon imkansız hale geldi” açıklamasında bulunmuş...

Vay, vay, vay...

Bizim Ali arkadaş ne büyük gazeteciymiş ki; çok gizli bir soruşturmayı duymuş... Hem de gözaltına alınacakların tam listesine kadar!

Asıl ilginci ne biliyor musunuz?

Emniyet; Ali bu bilgiyi duydu diye, operasyondan vazgeçmiş...

Hakkınızda bir soruşturma başlatıldığından mı kuşkulanıyorsunuz; bundan sonra Ali Bayramoğlu‘na gideceksiniz... O da “Emniyet kaynaklarından” bunu teyit edecek...

Zaten o andan itibaren, soruşturmadan yırttınız demektir!

***


Gazeteciliğin bu hallere geldiğini zaten biliyorduk da...

Ali‘nin yazısı Emniyet‘i de zan altında bıraktı...

Bakalım bundan sonra ne olacak?

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları