loading
close
SON DAKİKALAR

‘Maraton’da Sona Doğru

Mustafa Mutlu
Tarih: 03.06.2012

Maraton’da Sona Doğru; benim 30’uncu gazetecilik yılıma denk geldi...

“Aydın olmak zor iştir.

Bıkmadan, usanmadan okuyacaksın...

Uykusuz kalacaksın, yorulacaksın, koltuğunda için geçecek, kucağına düşecek kitabın...

Ve hele yazıyorsan; beş misli fazla okuyacaksın...

Gözlerin dayanmazsa, ameliyat olup yeniden okuyacaksın!

***



Kendimi bildim bileli okuyup yazmaya çalışıyorum ben de... Yaklaşık yirmi yıldır da “köşe” yazıyorum.

Ama gazete yazılarının ömrü narindir; 24 saat yaşar kağıt üzerinde! Sonra arşivin tarihine manşet olur, bizim meslektekilerin deyişiyle...

Ne mutlu ki artık internet var hayatımızda: Bazen başka bir kelime ararken girer hayatınıza yıllar önce yazdığımız bir yazı, bazen bir arkadaşınız gönderir, ‘Kaçırmayın’ diyerek, sizin yazdığınızdan habersiz!

***


Yine de kısadır ömrü gazete yazısının... Kendisini arşivin manşetinden çıkarıp, yeniden ‘sultanlık’ yaşatacak “fikr-i takip” bekler yazarından...

O yüzden; bizim mesleğe başlayanların kulaklarına takılan ilk küpe olur; ‘fikr-i takip...’

“Yazdıklarının izini sürmekten, sonrasını araştırmaktan, devamını okura aktarmaktan asla vazgeçme”dir özü...”

***


Yukarıdaki satırları bugün kitapçı raflarındaki yerini alacak olan ‘Maraton’da Sona Doğru isimli yeni kitabımın “Başlarken” bölümünden aldım.

Şöyle geliyor arkası o satırların:

“Ben de VATAN Gazetesi’nde son altı yılda yazdığım ve yazıldığı günlerde epeyce toz kaldırmış yazılarımın peşine düşeceğim bu kitapta; sizinle birlikte!

Bazen, ‘Halt etmişim’ diye kendime kızacağım, bazen de ‘Hiçbir şey değişmemiş’ diye hayıflanacağım büyük olasılıkla...

İşte; bu kitabın mantığı bu...

İlk olarak yıllar önce yazılmış bir yazıyı, sonra o yazıda anlatılanların yine benim gözümden 2012 yılındaki hallerini okuyacaksınız...

Yani... Kolaycılığa kaçılmış bir ‘gazete yazıları toparlaması’ değil bu kitap... Emek verilmiş eski aşklara, öfkelere, özlemlere; yeniden emek vermeye soyunmam olarak değerlendirin...

Ya da asla vazgeçmeyeceğim bir tür kavga; hem kendimle, hem de dünyayla!

Ve hatta... Büyük cesaret; çünkü sanıldığının aksine yürek gerektirir insanın yazdıklarıyla bir kez daha buluşması ve hesaplaşması...

Bunu da en iyi, ‘yazanlar’ bilir!”

***



‘Maraton’da Sona Doğru; benim 30’uncu gazetecilik yılıma denk geldi.

Bu nedenle kitabın başında yorumlarına, gazeteciliklerine ve kişiliklerine büyük saygı duyduğum ustalarımın ve kardeşlerimin ‘benim gazeteciliğim’ hakkındaki yorumlarına yer verdim.

Beni hiçbir zaman yalnız bırakmadıkları, adam gibi gazetecilik yaptıkları ve bu yeni kitapta da yol arkadaşım olmayı kabul ettikleri için huzurlarınızda hepsine tek tek teşekkür ediyorum.

***


Yeni kitabımdan bu sütunlarda bu kadar rahatlıkla söz edebilmemin tek nedeni; onu bu sütunların doğurmuş olması!

Size de; bu köşede yıllardır okuduğunuz yazılarda anlatılanların, geçen zaman diliminde nasıl bir seyir izlediklerini merak ediyor olabileceğiniz için haber vermek istedim.

***


‘Maraton’da Sona Doğru; uzunlu-kısalı 125 yeni yazıyla, eski yazıları sorguluyor...

“Eskiler”den yola çıkarak; onlardan doğan yeni haberleri ve yorumları kapsıyor...

Ülkemizde ilk kez gerçekleştirilen, dünyada ise bir benzerinin olup olmadığını bilemediğim bu “hesaplaşma” macerasını da tıpkı günlük yazılarım gibi benimle paylaşmanızdan onur duyarım.

*****



HAİN!

O, bu toprakların yetiştirdiği en büyük şairdi.

Yüreği bu ülke için attı. En güzel memleket şiirlerini o yazdı.

Savaşa, sömürüye karşı çıktı.

Sadece bu ülkede değil; Japonya’da katledilen kız çocukları için de gözyaşı döktü.

“Birlikte üretip, hakça paylaşalım” dedi, senelerce hapiste yattı.

Ve sonra özgürlüğü için sığındığı Moskova’da; tam 49 yıl önce bugün aramızdan ayrıldı.

Ona “vatan haini” diyenlerin adları bile hatırlanmıyor artık...

Ama o; eskimeyen şiirleriyle, her yeni doğumla biraz daha çoğalarak yaşamaya devam ediyor...

***


İyi ki doğdun Nâzım Hikmet!

*****


GÜNÜN SORUSU

Yaklaşık 300 milyon liraya yaptırılması planlanan yeni Başbakanlık ‘Sarayı’ için 1. derece sit alanı olan Gazi Tesisleri, sadece 10 gün içinde 3. derece sit alanına dönüştürülmüşÖ Bunun için de arazide yer alan 60 yaşındaki sedir ağaçları, 20 yaşında gösterilmiş... Soru TMMOB Orman Mühendisleri Odası Başkanı Ali Küçükaydın’dan bu kararı verenlere:

İçerisinde 133 bitki türü bulunan bir alanı herhangi bir Batı ülkesinde 10 günde imara açabilir misiniz?

*****



Kürtaj yüzünden, atladıklarımız...

Geride bıraktığımız hafta: Boğaz’a yapılacak Üçüncü Köprü’nün ihalesi gerçekleştirildi.

On binlerce evin yıkılmasına olanak tanıyan Kentsel Dönüşüm Planı Yasası yürürlüğe girdi.

Yeni bir yasayla THY çalışanlarına grev yasağı getirildi. Buna tepki gösteren yüzlerce çalışanın işine son verildi.

Türkiye’de son günlerde fink atan ABD’li senatörlerin, diplomatların amaçlarının ne olduğunu sormaya bile fırsat kalmadı...

Ankara’da 300 milyon lira harcanarak orman arazisine yapılması planlanan yeni “Başbakanlık Sarayı”yla ilgili haberler güme gitti!

Ve kim bilir henüz farkında olmadığımız ne mucizeler (!) yaratıldı?

***


“Canım kimsenin umurunda bile değildi, Başbakan durup dururken kürtajı ve sezaryeni neden gündeme getirdi?” diye soran saf ve yandaş televizyon yorumcuları...

Acaba şimdi gündemin neden değiştirildiğini anladınız mı?


Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları