Tarih:
25.09.2013
Merhaba
Mustafa Mutlu; İlk yazıda âdettendir; yazar kendisini anlatır okura...
İlk yazıda âdettendir; yazar kendisini anlatır okura… “Ben şöyleyim, bunları yazacağım, şunların peşine düşeceğim!” Aydınlıktaki bu ilk yazıda asla...İlk yazıda âdettendir; yazar kendisini anlatır okura…
“Ben şöyleyim, bunları yazacağım, şunların peşine düşeceğim!”
Aydınlıktaki bu ilk yazıda asla böyle bir şeye ihtiyaç duymuyorum.
Çünkü yıllardır “fikir akrabası”yız biz…
Siz beni tanıyorsunuz; ben de sizi!
Birlikte az gaz yemedik Silivri’deki mahkeme önünde…
“Bu daha başlangıç, mücadeleye devam” diye az bağırmadık Gezi Direnişinde…
İçinizden bil ileri suyunu paylaştı benimle, birlikle gözyaşı döktük polis tarafından vurulup öldürülen gençlerimizin ardından…
Bu yüzden kendimi anlatmayacağım size; tanıyorsunuz zaten… Siz hatırlamadıysanız bile ben çok iyi tanıyorum sizi!
Fikir akrabamsınız ki öz akrabalarımdan yakın…
Merhaba!
★ ★ ★
Yeni bir kitap yazdım; adı, “Dön Kardeşim…”
Ekim’in ilk haftasında buluşacak sizinle… O kitapta da anlattım;
Bu ayın 3’üııde on yıldır çalıştığım gazetemden attılar beni; dayanamadılar baskıya!
“Beyefendi” üç haftada bir “saray”a buyur edip bir güzel fırçalarmış bunları…
“ Gazeteleri aldın ama sen hâlâ patron olamadın. Bu Mustafa Mutlu denilen adam hâlâ bizi eleştirmeye devam ediyor” dermiş…
Kendilerinin yalancısıyım; onlar söyledi bunu bana!
“Dön kardeşim” dediler!
“Nasıl?” diye sordum.
“Herkes nasıl dönüyorsa öyle dön sen de” diye akıl verdiler.
Onlara da söyledim; “dönme organım” bozuk benim, bu yüzden dünyaya geldiğim günden beri hep ayın yönedir yolculuğum:
Barışa., sevgiye, adalete, eşitliğe, özgürlüğe, saygıya, insanca yaşama uçanın sadece, ışığa uçan kelebek gibi!
Zalim, babanı olsa çıkanın karşısına…
Sömürüyü, baskıyı, işkenceyi, haksızlığı kaldırmaz yüreğim!
Din tacirlerine ve ülkeyi bölmek isteyenlere, fren tutmaz kalemim…
Merhaba!
★ ★ ★
İşimden attılar beni, susturmak istediler.
Sandılar ki “paçavra”ya çevirdikleri o gazetede yazmazsam; kurtulacak iktidarları!
O kadar yanıldılar ki; bunu yaptıkları için yakındır pişman olmaları…
“Yazacak yer bulamazsam, duvara yazarım” demiştim; işimden atılmadan önce…
Duvara gerek kalmadı; bütün onurlu gazeteler kapılarım sonuna kadar açtılar…
“Aydınlık”ı seçtim,
“aydınlığa koşmak” için…
Beni susturmak isteyenler sayesinde bileklerimdeki kelepçe kırıldı; çok daha özgürüm artık…
Merhaba!
★ ★ ★
Gazetecilik meslek ilkelerini “anayasası” kabul eden…
Türkiye Gazetecileri Hak ve Sorumluluk Bildirgesindeki haklarına sahip çıkan, sorumluluklarını yerine getirmeye çalışan sıradan bir “gazeteciyim” sadece…
Kimileri ticaret yapar, kimileri hasta iyileştirir, kimileri makine üretir; benim işim ise “soru sormak” tır yalnızca!
Sorunun hasını, zorunu, hatta yanıtsız olanını bulup sormaktır en büyük zevkim!
“Karar” beyan etmem, ahkâm kesmem; hem buna ihtiyacınız var mı ki?
Soru sorarım sadece… Herkesin aklıma gelen anda sorulmayan ya da kimsenin aklına gelmeyen sorulan!
Bazılarının sandığı gibi “biraz soluklanmaya” gelmedim buraya, niyetim kalıcı olmak; tabii siz de isterseniz…
Çok yorgunum, bir’ yer yatağı serer misiniz?
Merhaba!
ALENİYET!
Gezi Parkı eylemleri sırasında, polis memuru A.Ş.nin tabancasından çıkan kurşunla ölen Ethem Sarısülük ’ün davası dün başladı.
Duruşma salonundaki sivil polisler ve salon dışarısındaki çevik kuvvet polisleri, duruşmaya izlemek isteyen vatandaşları zorla adliye dışarısına çıkarttı.
Anayasamıza ve asalarımıza göre yargılamalar “aleni”, yani halka açık olmalı! Ancak son zamanlarda bütün kritik davalarda izleyiciler salona alınmıyor; yetmiyor hırpalanıyor!
(delin şu işi kökten halledin beyler; bir yasa çıkarın ve “duruşmaların aleniyeti” ilkesini yok edin!
Zaten bugüne kadar neleri yok etmediniz ki!..
GÜNÜN SORUSU
Milli Eğitim Bakanlığı 3 bin 227 yeni öğretmen ataması yapmış; bunların yüzde 89’u, yani 2 bin 875’i din dersi öğretmeniymiş… Sorum Bakan Bey’e:
Bakanlığınızın adım Dini Eğitim Bakanlığı olarak değiştirmeyi düşünmüyor musunuz?
Polis 1453’ten kaçtı!
Polisi son zamanlarda hep en gaddar haliyle gördük… Haziran Direnişinde hedef alarak gaz bombası sıktı, ortalığı yıktı geçti…
Ne ilginçtir ki aynı polis; önceki akşam oynanan Beşiktaş- Galatasaray derbisinin son dakikalarında sahaya giren ve AKP’li oldukları söylenen 1453 Kartallar isimli taraftar grubunun üyelerini karşılarında görünce kaçmayı tercih etti!
Sahaya girenler AKP’liler değil de Çarşılım üyeleri olsa, polisin nasıl davranacağı, hepinizin malûmu…
Bu grubu kuranların ya da kurduranların amacı belli: Beşiktaş’a ceza aldırmak, maçlarını seyircisiz oynamasını sağlamak, Çarşıyı susturup tribündeki “Haziran Direnişi”ni sona erdirmek!
Sırf’ protestodan kurtulmak için Beşiktaş’la ve Türk futboluyla böyle oynayanların unuttuğu bir şey var:
O da Çarşımın asla pes etmeyeceği! Direnişini, gerekirse statların dışında sürdüreceği!
Bu olaylarla ilgili merak ettiğim konu ise, 1453 üyelerine “ücretsiz biletleri” kimin, neden dağıttığı!
Bu iki sorunun yanıtını bulmak elbette o kadar zor değil ama…
Kimsenin böyle bir soruşturmaya cesaret dahi edeceğini sanmıyorum!
GÜNÜN İSYANI!
Önceki maçlarda olduğu gibi Beşiktaş-Galatasaray maçının 34 üncü dakikasında da “Her yer Taksim, her yer direniş” sloganı atıldı. Lig TV bu kez sesi kısmakla kalmadı, iddialara göre eski maçlardan “taraftar sesi” kopyalayıp yayınladı!
İsyanım Lig TV’nin başındaki Şansal Büyükaya:
Kırk yılda parlattığın ismini, kime yaranmak için solduruyorsun?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları