Tarih:
17.11.2015
O dosyalara ne oldu?
Mustafa Mutlu; Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getiren, Türkiye’yi sarsan, gözde siyasetçileri tarihe gömen o dosyalara ne oldu?
CHP’li dostlar... Ne olur küfretmeyin. Çünkü artık bünyem kaldırmıyor.Ancak; yazmasam da olmaz...
Kendime ihanet sayarım bunu...
Nefes alamam, aynaya bakamam!
Emin olun bana bu yazıları kimse yazdırmıyor.
Kimseden talimat almıyorum.
Bana hakaret etmek için Vatan Partisi’ne vuracak olanlara da peşinen söyleyeyim:
Yüzlerce kez yazdım, söyledim; benim bu partiyle gerçekten bir ilişkim yok...
Boşuna vurmayın, günahlarını almayın!
Örneğin bu yazıyı onlar da sizinle aynı saatlerde okuyacak...
Kısacası...
Milyonların gönül ve oy verdiği, umut bağladığı, “Atatürk’ün partisi” diye vazgeçemediği CHP’de olup bitenleri daha iyi görebilmenizden başka bir amacım yok...
***
Yıllar önceye gidin:
O günlerde CHP Grup Başkanvekili olan Kemal Kılıçdaroğlu birdenbire yolsuzluk dosyaları patlatmaya başladı.
Şaban Dişli’yi resmen siyaset dışına itti.
Dengir Mir Mehmet Fırat’ı insan içine çıkamaz hale getirdi.
Melih Gökçek’in bile feleğini şaşırttı.
Öyle yaman “araştırmacı”ydı ki; sağlam bilgilerle siyaset sahnesinde tayfun gibi esiyordu.
Yolsuzluk dosyalarının bulunduğu rafların önünde gurur pozları veriyor; adeta yeni ve temiz bir dönem müjdeliyordu.
“Bu raflarda yüzlerce dosya var. Tüm yolsuzlukların üzerine gidip bu bataklığı kurutacağım” diyordu.
Bu rüzgar onu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı adaylığına taşıdı.
Seçimi kazanamadı ama artık o milyonların gözünde “Gandi Kemal”di...
“Ah, CHP’nin başına bir gelse, ne AKP kalırdı, ne Recep Tayyip Erdoğan!”
***
Tam bu sırada “olmaz” denilen oldu ve koltuğuna tutkalla yapışmış gibi görünen Deniz Baykal bir seks kaseti püflemesiyle uçup gidiverdi.
O günlerde ben dahil herkes koro halinde bağırmaya başladık:
“Kılıçdaroğlu göreve!”
Başta biraz nazlandı, sonra büyük bir gövde gösterisiyle koltuğa oturdu.
“Atatürk” diyordu, “Cumhuriyet” diyordu, “Çağdaşlık” diyordu, “Laiklik” diyordu, “Tek devlet” diyordu.
İçimizin yağlarını eritiyordu.
***
Sonra... Sonrası önemli değil...
Çünkü sonrası, bugün geldiğimiz nokta:
Kılıçdaroğlu arka arkaya 6 seçimi birden kazanamadı ve bugün koltuğu tartışmalı hale geldi...
***
Tüm bunları size neden mi anlattım?
“O dosyalara ve o dosyacı Kemal’e ne oldu?” demek için?
Evet... Sorum bu kadar basit...
Kemal Kılıçdaroğlu’nu CHP’nin başına getiren, Türkiye’yi sarsan, gözde siyasetçileri tarihe gömen o dosyalara ne oldu?
Neden CHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturduktan sonra gerisini getiremedi?
Yoksa o dosyaları, o koltuğa uzanabilmesi için birileri mi servis etmişti?
Amaçlarına ulaştıktan sonra servisi mi kestiler?
Eğer böyle değilse....
O araştırmacı, gözü pek, kavgacı, vurdu mu oturtan Kemal Kılıçdaroğlu, neden ortalarda görünmüyor?
***
Başta da dedim; amacım CHP’yi yıpratmak falan değil...
Tam tersine; sorular sorarak “tıkalı damarları” açmak...
Lütfen siz de düşünün:
Fotoğrafta gördüğünüz raftaki o dosyalar neden açılmadı?
ŞİKAYET!
Dün yandaş medyanın amiral gemisi Sabah’ın manşetinden öğrendik... Başbakan Davutoğlu, TÜSİAD üyesi işadamlarına bir çağrıda bulunmuş:
“Türkiye’yi dışarıya şikayet etmeyin ve küçük düşürmeyin...”
Eyvallah!
Yurtsever ve barışçı bir tutum...
İyi de çok merak ediyorum; acaba Abdullah Gül’ün eşinin türbanla üniversiteye kayıt yaptıramadığı için yıllar önce Türkiye’yi Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne şikayet etmesini de bu kapsamda görüyor mu?
Görüyorsa, “O da şikayet etmemeliydi. Hata yaptı” diye bir açıklama bekliyorum kendisinden!
***
Yoksa; yurtdışına şikayet hakkını, sadece kendisi gibi düşünenlere verilmiş bir hak olarak gördüğü anlaşılır ki...
Bu da aslında işin gerçeğidir!
156+165!
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Söz sırası Arzu Kutlu’da... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da sorunuz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...
“Abdullah Bey...
Yaşım 18... Aydınlık okuruyum ve TGB sempatizanıyım.
Mustafa Mutlu gördüğüm en kötü gazeteci...
Sizin gibi şeffaf, halkın haber alma hakkına saygılı, alçakgönüllü bir Cumhurbaşkanı hakkında sürdürdüğü bu eylem gibi yazı dizisini uygun bulmuyorum.
Neden mi böyle düşünüyorum?
Siz söyleyeceğinizi söylediniz çünkü...
Konuşarak değil ama susarak...
O soruları yanıtlamayarak, ‘Suçluyum’ dediniz zaten...
Bunu ben bile anladım; Mustafa Mutlu ise anlamazdan geliyor...
Kendisini kınıyor, size sabırlar diliyorum.
Ne olacak canım; vatandaşın parasını yiyen ilk devlet adamı siz misiniz? Niye bu kadar üzerinize geliyor ki? Yoksa sizinle kişisel bir husumeti mi var?
Saygılar...”
GÜNÜN SORUSU
CHP için beş isim öne çıktı. Kemal Kılıçdaroğlu, Muharrem İnce, Umut Oran, Mustafa Balbay ve Ümit Kocasakal... Bu kez sorum size... Yanıtlarınızı mustafa0mutlu@gmail’e gönderirseniz sevinirim.
Bu isimlerin hangisini CHP Genel Başkanı olarak görmek istersiniz?
Gelişmişin değil ‘gıllıgışlı’nın G’si...
G20 ülkelerinin liderleri yarın Antalya’da bir araya geliyor. Uluslararası Şeffaflık Örgütü bu toplantının hemen öncesinde bir rapor yayınlamış ve bu gelişmiş 20 ülkenin, dünyadaki gıllıgışlı işlerin kaynağı ve aklayıcısı olduğunu iddia etmiş...
Bu ülkelerin tamamına yakınında yolsuzluk, usulsüzlük, kaçakçılık başta olmak üzere her türlü kara para ekonomisi, almış başını yürümüş!
Çünkü bu ülkelerin tamamına yakını, yolsuzlukla mücadele konusunda verdikleri sözleri tutmuyormuş!
Bununla kalsalar iyi...
Sınır ötesi para nakline göz yumuyor ve her yıl 2 trilyon dolar tutarındaki kara parayı aklıyorlarmış...
***
Bu raporun özü şu:
Dünyadaki tüm kirli işlerin kaynağı aslında bu 20 ülke...
Şimdi yarın bir araya gelecekler ve barıştan, temiz bir dünyadan, dürüstlükten, şeffaflıktan, demokrasiden falan söz edecekler...
Bunların her yıl akladıkları paraya dikkatinizi tekrar çekmek isterim:
2 trilyon dolar...
Yani bu yıl itibarıyla Türkiye Cumhuriyeti bütçesinin yaklaşık 12 katı!
***
Dünya gerçekten adil olsa...
Uluslararası bir adalet kurumu bir karar çıkarır ve yarın Antalya’da bir araya gelecek G20 liderlerini “pis işlerin merkezi olmak” suçundan hemen tutuklatır...
***
Kısacası “G” deyip geçmeyin...
Yakaladınız mı yakarsınız!
GÜNÜN İSYANI
PKK Silvan’ı “sokak çatışması”yla ele geçirip topraklarımızdaki ilk “özerk bölgesini”
ilan etmeye çalışıyor. İsyanım Cumhurbaşkanı’na, Başbakan’a ve muhalefet liderlerine:
Neden hep birlikte bu kente girip, “Bu topraklar bizimdir” demiyorsunuz?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları