Tarih:
21.11.2015
O yaratıklar bizim içimizden çıktı...
Mustafa Mutlu; Son 13 yılda doğamızı öyle değiştirdiler ki... O yaratıklar bizim içimizden çıktı!
Büyüklerimiz bize önce konuşmayı öğretti. Sonra yürümeyi…Ayıbı... İyiyi, kötüyü...
Çirkini, güzeli...
Doğruyu yanlışı öğretti...
* * *
Sonra arkadaşlığı...
Paylaşmayı...
Okuma-yazmayı...
Toplama-çıkarmayı...
Emeğin kutsallığını, çalışarak kazanmanın yüceliğini...
Onuru, şerefi, gururu...
Bu arada elbette dayanışmayı... Omuz omuza, kol kola yaşamayı...
Gerektiğinde kavga etmeyi, hatta ağız dolusu sövebilmeyi ama mutlaka haklı olmayı...
* * *
Ve sevdiğin için ölebilmeyi!
* * *
Büyüklerimiz bize acıyı da öğretti tatlıyı da...
Saygıyı da onlardan öğrendik; ahlakı da...
Gelenekleri, görenekleri...
Büyüklerin karşısında bacak bacak üstüne atmamayı, sigara içmemeyi...
Komşumuzu rahatsız etmemeyi...
Mahalleden cenaze çıktığında en az üç gün radyo açmamayı.
* * *
Yerde ekmek görünce öpüp başımıza koymayı...
Belediye otobüslerinde yaşlılara yer vermeyi...
Sokak hayvanlarına şefkat göstermeyi...
Hatta kimi büyüklerimiz, Nazım gibi, “Yarin yanağından gayrı, her yerde, her şeyde, hep beraber” diyebilmeyi öğretti.
* * *
Büyüklerimiz bize vatandaş olmayı öğretti...
Eş olmayı öğretti...
Anne, baba olmayı öğretti...
İşçiliği, patronluğu, memurluğu öğretti.
* * *
Siyaseti öğrettiler sonra, gerektiğinde yalan söyleyebilmeyi...
Abartmayı...
Küçümsemeyi... Dışlamayı
* * *
Sevmeyi öğrettiler bir de...
Kıskanmayı, deliye dönmeyi...
Yüreği...
Beyni...
Mideyi öğrettiler...
Sabretmeyi, kibarlığı, alçakgönüllüğü, erdemi, kahramanlığı...
* * *
Fakat...
Önceki gece İstanbul’da oynanan Türkiye-Yunanistan hazırlık maçını izlerken anladım ki...
Büyüklerimiz “insana dair” ne varsa hepsini tek tek öğretmişler de...
“İnsanlığı” öğretememişler bize!
Ölen kişi kim olursa olsun, ona saygı göstermeyenin, insan olamayacağını öğretmemişler!
* * *
Fransa’daki saldırılarda ölenler için saygı duruşu yapılırken ıslıkla protestoda bulunan yaratıklar, “hayvan” da değil elbette...
Çünkü hayvanlar bile ağlar; böyle bir dram karşısında...
Bunlar “yaratık...”
Adlarını kimse öğretmedi bize; büyüklerimiz de...
Çünkü bilmiyorlardı, çünkü onların yaşadığı dünyada bu “yaratıklar” yoktu.
* * *
Son 13 yılda doğamızı öyle değiştirdiler ki...
O yaratıklar bizim içimizden çıktı!
YORUMSUZ!
Recep Tayyip Erdoğan, 1999 yılında aynen şunları söylemişti:
“Eğer bir gün duyarsanız ki Tayyip Erdoğan çok zengin olmuş, bilin ki haram yemiştir.”
Şimdi aynı sözleri ondan tam 16 yıl sonra bugünün Başbakanı söyledi.
Ahmet Davutoğlu, partisinin yeni seçilen milletvekilleriyle yaptığı ilk toplantıda şöyle konuştu.
“Eğer bir gün birisi, ‘Başbakan şunlara sahip... Şöyle zengin oldu’ derse kellemi alın!”
* * *
Bu yazıyı “yorumla” sürdürecek kadar aptal değilim...
O işi size bırakıyorum!
GÜNÜN SORUSU
Mesut Yılmaz, dün bir gazetede yayınlanan demecinde, “Türkiye’de güçlü ve uzlaştırıcı bir merkez partisine ihtiyaç var. AKP’ye alternatif merkez partisi, CHP olabilir” demiş. Sorum size:
Mesut Yılmaz kim? :)
Zana, davasının kadınıysa vekil maaşını da almasın!
Leyla Zana, Meclis’teki yemin töreninde yine kriz çıkardı. Yemin metnindeki “Türk milleti” ifadesi yerine, “Türkiye milleti” dedi. Uyarılara karşın da yeminini tekrar etmeyeceğini söyledi.
Şu an itibarıyla Meclis’te hiçbir yasama faaliyetinde bulunamayacak...
Oy kullanamayacak, soru önergesi veremeyecek, komisyonlarda görev alamayacak...
Ama... Maaşını tıkır tıkır alacak, ballı sosyal hakları da sonuna kadar kullanacak...
Diğer bir deyişle, hem “işten yırtacak, çalışmayacak” hem de her hakka sahip olacak...
* * *
Kamuda ya da özel sektörde, kurallara uymayan personel “tazminatsız” işten atılırken bir yasal şartı yerine getirmeyen ve doğal olarak “milletvekilliği” henüz gerçekleşmeyen birine, milletvekili maaşı verilmesini, kanımın son damlasına kadar protesto ediyorum.
Zana, eğer “davasının kadınıysa”, o zaman kendisine verilen
maaşı ve diğer olanakları da reddeder!
Hadi bakalım, göreceğiz kahramanı!
156+169!
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Söz sırası İlyas Tatlı’da... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da sorunuz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...
“Abdullah Bey...
Bir: Huber’deki masrafları neden ödemiyorsun?
İki: Kanlıca’daki dört katlı villayı aldığın parayı, demirci ustası baban mı verdi?
Üç: Suudi Kralı’nın hediye ettiği elmaslar nerede?
Dört: Sorulara cevap vermiyor musun, veremiyor musun?”
GÜNÜN İSYANI
İsyanım işçilere verecekleri üç kuruşluk asgari ücret zammını; ürettikleri mal ve hizmetlere yansıtmak için şimdiden “kamuoyu yaratmaya” çalışan işverenlere:
İnsafınız kurusun!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları