Tarih:
28.11.2015
On yedi saniye...
Mustafa Mutlu; Başbakan Ahmet Davutoğlu diyor ki, 'O uçağın düşürülmesi emrini bizzat ben verdim.' Yersen!
Suriye sınırında düşürülen Rus uçağının hava sahamızı ihlali sadece 17 saniye sürmüş...Başbakan Ahmet Davutoğlu diyor ki, “O uçağın düşürülmesi emrini bizzat ben verdim.”
Yersen!
***
Genelkurmay, önceki gün düşürülen Rus uçağının “radar izi haritası”nı yayınladı:
Sınırımıza iki uçak yaklaşmış... Bunlar sınırımıza 15 mil (24,1 kilometre) kala uyarılmaya başlamışlar... Beş dakika içinde on kez uyarı alan uçaklardan biri dönmüş... Diğeri dönmemiş ve 17 saniye süresince sınırlarımızı ihlal etmiş... Sonra da düşürülmüş!
Başbakan diyor ki, “Emri ben verdim!”
***
Rus uçaklarını izleyen Türk radar uzmanları, üs komutanını haberdar edecek de...
Üs komutanı hemen telefona çıkacak da...
Durumu dinleyip anlayacak da...
Bağlı bulunduğu Hava Kuvvetleri Komutanı’nı arayacak da...
Komutan bey hemen telefona çıkacak da...
Durumu dinleyip anlayacak da...
Bağlı bulunduğu Genelkurmay Başkanı’nı arayacak da...
Genelkurmay Başkanı hemen telefona çıkacak da...
Durumu dinleyip anlayacak da...
Bağlı bulunduğu Başbakan’ı arayacak da...
Başbakan hemen telefona çıkacak da...
Durumu dinleyip anlayacak da...
Bağlı bulunduğu Cumhurbaşkanı’nı arayacak da...
Cumhurbaşkanı hemen telefona çıkacak da...
Durumu dinleyip anlayacak da...
Tercümanını bulup çağıracak da...
Tercüman Cumhurbaşkanı’nın yanına gelecek de...
ABD Başkanı’nı arayacak da...
ABD Başkanı durumu dinleyecek ve anlayacak da...
Savunma Bakanı’nı ve Genelkurmay Başkanı’nı arayıp danışacak da...
Onlar da hemen telefona çıkacak da...
Başkan’ı bilgilendirecekler de...
ABD Başkanı, bizim Cumhurbaşkanı’na dönecek de...
Tercümanla konuşacak da...
“Vurabilirsiniz” diyecek de...
Tercüman konuşmayı Türkçeye çevirecek de...
Cumhurbaşkanı, Başbakan’a dönecek de...
“Vuralım” diyecek de...
Başbakan, Genelkurmay Başkanı’na dönecek de...
“Vurun” diyecek de...
Genelkurmay Başkanı, Hava Kuvvetleri Komutanı’na dönecek de...
“Vur” diyecek de...
Hava Kuvvetleri Komutanı, üs komutanına dönecek de...
“Gazanız mübarek olsun, vurun arkadaşlar” diyecek de...
Üs komutanı, havadaki uçaklarımızın pilotlarını arayacak da...
“Ateş” diyecek de...
Pilotlarımız o Rus uçağını bulup vuracak...
***
Sadece yukarıdaki “telefon zincirini” okumanız bile bir dakikaya yakın sürdü değil mi?
Bir de uzun uzun konuşmaları, bilgi vermeleri, dert anlatmaları, tartışmaları ekleyin...
En az bir saat gerekir!
Peki; tüm bunlar olurken sadece beş dakika uyarılan ve hava sahamızı ihlali 17 saniye süren Rus uçağının, çoktan Suriye’nin Lazkiye Askeri Üssü’ne inmiş olması gerekmez mi?
Gerekir.
Ama... O uçak kaçamıyor, çünkü düşürülüyor.
İyi de bu durumda Başbakan kimi kandırıyor, “O uçağın düşürülmesi emrini bizzat ben verdim” diye?
***
O emri, bundan en az üç hafta önce, yani Rus uçakları Suriye hava sahasında uçmaya ve IŞİD güçlerini bombalamaya başladığı zaman ABD verdi.
Emir, yukarıdaki hiyerarşi izlenerek pilotlarımıza tebliğ edildi.
Havadaki uçaklarımızın pilotları da kimseden talimat falan beklemeden, zaten ellerinde olan bu emri uyguladı.
***
ABD’nin tuzu kuru...
Çünkü bu 17 saniyenin faturasını biz ödeyeceğiz...
Üstelik de en az 17 yıl boyunca...
Güvenliğimiz etkilenecek, ekonomimiz etkilenecek, turizmimiz etkilenecek...
Başbakan diyor ki, “Talimatı bizzat ben verdim!”
O zaman bedeli de sen ödersin cesur (!) yürek!
Bizden medet umma...
PARADOKS!
Rusya, uçağını düşürdüğümüz için Türkiye’den gelen ürünlere gümrük kapılarını kapattı. Bu kriz ne kadar uzarsa, ihracatçılarımızın zararı o kadar büyük olacak. Bu, işin kötü tarafı...
Ancak bir de iyi tarafı var:
Rusya’ya sattığımız sebze ve meyveler mecburen iç pazara verileceği için, çarşıda pazarda bu ürünlerin fiyatları en az yarı yarıya düşecek...
***
Hani iktidarlar; bizim saf vatandaşımızı yıllardır, “İhracatı patlattık, ekonomi çok iyi gidiyor” diye aldatıyor ya... İşte; bu üzücü olay, ihracatın, “vatandaş bütçesi” açısından sanıldığı kadar iyi bir şey olmadığını göstermiş oldu...
GÜNÜN SORUSU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suriye’nin Türkmen bölgesindeki gelişmeler üzerine, durdurulan MİT TIR’ları ile ilgili konuştu ve “Bu ihaneti hatırlıyorsunuz değil mi? Yardımlar Türkmenlere gidiyordu. İçlerinde silah olsa ne olur olmasa ne olur; bunlar insani yardımdı” dedi... Sorum kendisine:
Bu sözlerinizin uluslararası anlaşmalara aykırı olduğunun ve Türkiye’yi “terörist ülke” konumuna düşürebileceğinin farkında mısınız?
SÖZ SİZDE (156+175)
Önceki Cumhurbaşkanı
Abdullah Gül’e sormaya devam
ediyoruz. Söz sırası Nilgün Yorgancı’da... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da sorunuz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...
***
“Abdullah Bey...
Ak-cumhurun başkanıyken lüks meraklısı eşinizle birlikte ‘restorasyon yapıyoruz’ mazeretiyle Cumhurbaşkanlığı Köşkü için bu fakir halkın trilyonlarını içiniz titremeden harcayarak genç cumhuriyetimizin izlerini yok ederken Dışişleri Bakanlığı konutunu da haksız yere yıllarca işgal ederek devletimizi milyarlarca lira zarara uğrattınız.
Mustafa Mutlu’nun sorularını da ekleyerek sizlere Mirabeau’nun sözleriyle diyorum ki:
Unutmayınız ki adalet topaldır, ağır yürür, fakat gideceği yere er geç varır.”
GÜNÜN İSYANI
İsyanım Bayırbucak Türkmenlerinin Rusya tarafından katledildiğini öne sürerek sırf bayrakları benzediği için yanlışlıkla Hollanda Konsolosluğu’nu yumurta yağmuruna tutan ülkücülere...
Cuma akşamı İstiklal Caddesi’nde esip gürlüyordunuz. İş ciddileşince neden sustunuz?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları