loading
close
Dolar: TL
Euro: TL
Sterlin: TL
SON DAKİKALAR

On yıl için hesaplaşma

Mustafa Mutlu
Tarih: 04.11.2012

Mustafa Mutlu yazıyor; ''Dün AKP'nin iktidardaki on yılını bitirdiği gündü''...

Dün AKP’nin iktidardaki on yılını bitirdiği gündü...

Partinin önde gelenleri Kızılcahamam’da bir araya geldi ve on yılda yaptıklarını övünerek görüştü...

Peki; ya sizin on yılınız nasıl geçti?

On yılda neler kazandınız, neler kaybettiniz?

Ekonomik olarak çok mu rahatladınız örneğin?

Evler, apartmanlar, arsalar mı aldınız?

Paraya mı boğuldunuz?

Ya da tam tersi mi oldu?

On yıl önce ne kadar borcunuz vardı; bugün ne durumdasınız?

Nasıl bir gelecek hayali kuruyordunuz ve o hayalin neresindesiniz?

Ülkenin birliği, bütünlüğü konusunda, yine on yıl önceki gibi mi düşünüyorsunuz?

“Kötü”ler mi “iyi”leşti; “iyi”lerimizi de kaybettik mi?

On yıl önce, Cumhuriyet

Bayramı kutlamak için bir gün gelip de milyonlarca insanın “ölmeyi bile göze alabileceği” aklınıza gelir miydi?

Ya da polisin, Cumhuriyet’i kutladığı için çocuk-genç-yaşlı, kadın-erkek demeden herkesi coplayacağı, biber gazı kullanacağı, tazyikli su sıkacağı, Türk bayrağı taşıyanları tekmeleyeceği...

On yıl önce “dindar bir nesil” yetiştirmek miydi bu ülkenin hedefi, yoksa çağdaş uygarlık yolunda emin adımlarla ilerlemek mi?

On yıl öncesine göre daha fazla mı dindarız peki?

Kaç fabrika yaptık bu on yılda, yabancı dil bilen kaç genç yetiştirdik, işsizliği kaç puan azalttık?

Bilimde bir arpa boyu yol gidebildik mi?

Sanatta heykelleri “ucube” ilan etmekten başka ne yaptık?

Sporda; milyarlarca dolarları yabancı futbolculara ve basketçilere savurmaksa başarı; evet bunu başardık... İyi de gençlerimizin yüzde kaçının spor yapmasını sağlayabildik?

Özgürlükler konusunda örneğin; ne durumdayız?

Bugünkülerin sayısı belli de; on yıl önce kaç gazetecimiz, yazarımız, akademisyenimiz, dernek ya da parti yöneticimiz, terörle mücadele eden askerimiz tutukluydu acaba?

İçki satışı kaç ilçemizde ya da ilimizde yasaktı?

“Basılmamış” kitap hakkında toplatma kararı veriyor muydu mahkemeler?

Telefonlarımız dinleniyor muydu?

Son on yılda işkenceye verdiğimiz kurbanları ne yapacağız peki?

Karakollarda dayak yiyen kadınları, Dünya Kadınlar

Günü’nü kutlamak istedikleri için saçlarından tutulup yerlerde sürüklenenleri?

Terör sıfırlanmamış mıydı on yıl önce; öyleyse ne oldu da tekrar her gün beşer-onar şehit cenazesi kaldırmaya başladık?

Büyük bir ekonomik krizden çıkmıştık, ağır faturalar ödemiştik ama doğru söyleyin; daha fazla umudumuz yok muydu geleceğe dair?

Sırf kendileri gibi düşünmediğimiz için “anarşist” ya da “bölücü” ilan ediliyor muyduk devleti yönetenler tarafından?

Cezaevine düşme gibi bir korkusu var mıydı; sıradan masum insanların?

Bayraklara “suç kanıtı” muamelesi yapılıyor muydu?

Atatürk resimleri toplatılıyor muydu okullardan?

Ya da kendini bilmezin biri televizyona çıkıp, “Atatürk’ten nefret ediyorum” diyebiliyor muydu?

“Diktatör” ilan edebiliyor muydu bir başka kendini bilmez?

***


Dün AKP’nin iktidardaki on yılını bitirdiği gündü...

AKP’liler bu on yılda yaptıklarını yere göğe sığdıramıyorlar...

Ya siz?

Neler kazandınız ya da kaybettiniz?

Hiçbir şey hatırlamıyorsanız on yıl öncesine dair; ruh halinizi hatırlarsınız en azından...

Söyleyin; bugünkü kadar kızgın mıydınız, daralmış mıydınız?

Ve sırf kendi seçtiğiniz hayatı yaşamaya çalıştığınız için bu kadar çok “düşman”ınız var mıydı; boy hedefi gösteriyor muydu sizi birileri?

***


Ne olur hesaplaşın bugün...

Bu tatil gününü fırsat bilin ve benim sormaya çalıştığım şu yukarıdaki soruları kendinize sorun...

Eğer sormazsanız; emin olun; “yirminci yıl”da hesaplaşma yapmaya fırsat bile bulamayacaksınız...

*****


BİR SORU!

Bizimkiler, “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyordu; Libya’yı bombalayan NATO’ya en fazla desteği biz verdik...

Suriye Devlet Başkanı Esad ile yanak yanağa fotoğraf çektirip, “Kardeşimiz” diyorlardı; Suriye ile şu anda gırtlak gırtlağa olan tek ülke biziz...

“Bedelli askerliğe kesinlikle karşıyız” diyorlardı; on binlerce zengin çocuğunu askere gitmekten onlar kurtardı.

“PKK’yla pazarlık yapan şerefsizdir” diyorlardı, Oslo görüşmeleri ortaya çıkınca, “Biz yapmadık, MİT yöneticileri yaptı. Bu devletin görevidir” dediler.

Şimdi de, “Birileri açlık grevi yapıyor diye terörist başını İmralı’dan çıkartıp evine yollamayız, yok öyle bir şey” diyorlar...

Sizce; sonuç ne olur?

*****


GÜNÜN SORUSU

Polisin Cumhuriyet Bayramı’nda Ankara’da dövüp beş kaburga kemiğini kırdığı, AKP’lilerin “Anarşist”, “Marjinal” dediği 73 yaşındaki Hasibe Özbay’ın, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun dayısının eşi olduğu anlaşılmış... Ve Davutoğlu, Hasibe Teyze’yi “Geçmiş olsun” demek için bile aramamış... Sorum kendisine:

Birilerinin sizi de “anarşist” ilan etmemesi için mi yengenizi aramıyorsunuz?

*****


Bizim de canımız yanar...

Her ne kadar vitrinde yazarlar, muhabirler görünse de gazeteler, “perde arkası”ndaki başka kahramanların sırtında yükselir.

Gazetenin hazırlanması, basılması ve dağıtılması, işletme olarak ayakta durabilmesi için gecelerini gündüzlerine katarak çalışırlar...

Operasyon ve Pazarlama Grup Başkanımız Bahadır Zaimoğlu da bu isimsiz kahramanların başında gelir...

Ve herkes gibi kahramanların da canı yanar!

Dün öğrendim ki Bahadır, sevgili annesi Güler Zaimoğlu hanımefendiyi kaybetmiş...

Anne acısı, bir insanın yaşayabileceği en büyük acılardandır.

Bahadır’a ve ailesine dayanma gücü, sevgili annesine de rahmet diliyorum.

Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları