Tarih:
07.05.2012
‘Orada TV ve kurabiye varsa, ben de kalırım!’
Türkiye’nin değil, dünyanın tek ''kitap yazma fabrikası'' olan Silivri F Tipi Yayınevi’nin bir yayınından söz edeceğim size...
Bu hafta yine sadece Türkiye’nin değil, dünyanın tek “kitap yazma fabrikası” olan Silivri F Tipi Yayınevi’nin bir yayınından söz edeceğim size...Bir yılı aşkın bir süredir tutuklu kaldıktan sonra nihayet tahliye olan ve “Vecide”lerine kavuşan sevgili kardeşim Nedim Şener’in son kitabı bu...
Eminim birçoğunuz şimdiye kadar çoktan alıp okumuştur bile...
Aslında ben de Nedim’in gözaltına alınış öyküsünü, cezaevindeki yaşamını ve içeriden dışarıya bakışını anlatan bu kitabı edineli iki haftadan fazla bir süre oldu.
Hemen okumaya ve hızla sayfaları tüketmeye başlatmıştım ki; bir bölümde durdum... Sonra, hayatımda ilk kez bir kitabı fırlatıp attım...
Evet; fırlatıp attım!
Ve kitap, günlerce fırlattığım yerde öylece kaldı...
Tahmin edebileceğiniz gibi, kitaba değildi öfkem... Hem Nedim’in gözünün nuru olan bir şeye nasıl öfkelenebilirim...
Ama öyle bir bölüm var ki bu kitapta; ben bugüne kadar böylesine kahredici bir baba-kız diyaloğu görmedim, duymadım.
Nedim’in ve Doğan Kitap’ın anlayışına sığınarak aynen aktarıyorum:
“Her sabah olduğu gibi 2 Mayıs’ta da 07.00-07.30 gibi uyandım. Sayımda yine ayaktayım. Hava bulutlu. Televizyonlarda çok önemli bir haber, El Kaide lideri Pakistan’da ABD güçleri tarafından saklandığı evde öldürüldü.
3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü olduğundan Maçka Parkı’nda bir anıt açılışı yapılacakmış. Ama en güzel haberi her pazartesi olduğu gibi kızım ve eşimle yaptığım 10 dakikalık telefon görüşmesi sırasında alıyorum.
Değil kelimeleri, ağzından çıkan her harfi daktilo tuşlarının sesi gibi tek tek belleğime yazdığım kızım beni şaşırtan ve coşturan şu sözleri ediyor:
‘Baba ben anneme diyorum ki, ben de içeri girmek istiyorum, ne yaparsam girebilirim?’
Ben onu yatıştırmak için ‘Olur mu kızım, sen bekle ben çıkacağım üzülme’ dedim.
Kızım benim sözümü keserek, ‘Baba bak dinle, orada televizyon var mı?’ diye sordu.
- Var.
‘Kurabiye var mı?’
- Var.
- O zaman hiç problem değil baba, televizyon ve kurabiye varsa, ben orada rahat rahat kalırım!”
Evet; bu bir ‘baba-kız’ aşkıdır ve bu satırların yazarı tarafından da büyük bir saadetle yaşanmaktadır...
Bana kitabı fırlatıp attıran öfke ise; böyle bir aşka, hem de olmadık nedenlerle ‘ayrılık acısı paragrafı’nı ekleten düzene duyduğum öfkedir!
Kitabın en çok etkilendiğim ikinci bölümü ise; Nedim’in Ahmet Şık’la birlikte Metris’e getirildiği ilk günün gecesinde yaşadıkları...
Tam uyuyacaklar; diğer tutuklular Yalçın Küçük, Doğan Yurdakul, Coşkun Musluk ve Sait Çakır da aynı hücreye getiriliyor.
“Hapishaneye düşmekten daha beteri, Yalçın Küçük’le düşmek” başlığını taşıyan bölümde Nedim, her ne kadar kendini frenlemeye çalışsa da öyle bir Yalçın Küçük portresi çiziyor ki; bu insanların nasıl olup da aynı silahlı terör örgütünün üyesi olmakla suçlandıklarına akıl sır erdiremiyorsunuz!
Bugüne kadar Tuncay’ın, Mustafa’nın, Soner’in ve diğer gazeteci-asker tutukluların kaleminden en az yirmiye yakın “Silivri kitabı” okudum.
Daha önce de yazdım; artık okumak istemiyorum.
Günümüzde “aydın ve muhalif toplama kampı”na dönüşen bu “zulümhane”, günün birinde “sivil baskı dönemi utanç müzesi” olur mu bilmem?
Tek bildiğim; haksız suçlamalara, karalamalara, onur ve ömür katline maruz kalan yüzlerce aydının, bugün orada hâlâ yaşam ve yazma mücadelesi verdikleri...
Nedim ne der bilmem ama... Yalçın Küçük dâhil hepsini yanaklarından dostça öpüyor, sabırlar diliyorum!
***
BABA, SENİ NEDEN ORAYA KOYDULAR? ****
Türü: Anı
Yazarı: Nedim Şener
Yayınevi:
Doğan Kitabevi
Baskı tarihi:
Nisan 2012
Sayfa sayısı: 517
Fiyatı: 28 lira
İnternet (İdefix) fiyatı: 23.8 lira.
Kişisel not: Yazarı yaklaşık yirmi beş yıldır tanıyorum. Mesleğe başladığı günlerin tanığıyım.
*****
Her muhalifin sahip olması gereken kitap!
Erhan Tanju, bir vali... Bu kitapla ilgili çalışmalara altı yıl önce başlamış.
Önce Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadı konusunda çalışmış, son iki buçuk yıldır ise AİHM’nin ifade özgürlüğüne ve basın özgürlüğüne ilişkin kararları konusunda yoğunlaşmış...
Sonuçta ortaya basın ve ifade özgürlüğünün Türkiye’deki bugünkü hâlini gözler önüne seren bir kitap çıkmış...
“Okuyanlar” için değil ama “yazanlar ve konuşanlar” ile onların avukatları için “olmazsa olmaz” bir başucu kitabı bu...
Özellikle meslektaşlarımın mutlaka edinmelerini öneririm.
Kitabın tek eleştirebileceğim tarafı, fiyatı...
Keşke yayınevi bu konuda biraz daha insaflı davranabilseydi de herkes rahatlıkla bu kitabı alabilseydi!
***
AİHM kararları ışığında ifade ve basın özgürlüğü ****
Türü: İnceleme
Yazarı:
Erhan Tanju
Yayınevi:
Seçkin Yayıncılık, Ankara
Baskı tarihi: 2012
Sayfa sayısı: 343
Fiyatı: 42.5 lira
İnternet (İdefix) fiyatı: 40.38 lira.
Kişisel not: Yazarla tanışmıyorum.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları