Tarih:
11.01.2013
Paris'teki cinayetler!
Mustafa Mutlu yazdı, ''PKK'nın 'uyuşturucu taciri' kimliğini asla unutmamamız gerekiyor...''
MİT Müsteşarı‘nın İmralı‘daki teröristbaşı ile yaptığı pazarlık, öyle ya da böyle “çözüm” için atılmış bir adım...İyi de, herkes çözüm istiyor mu?
Bu sorunun yanıtını vermek için, PKK gerçeğini doğru okumak gerekir.
Eğer PKK‘yı sadece “Kürtlerin hakları için mücadele eden yasa dışı silahlı bir örgüt” olarak görüyorsanız; çözüm konusunda karar verici mekanizmanın da İmralı ya da Kandil olduğunu düşünürsünüz...
Oysa PKK’nın diğer kimliği çok daha önemli... Bu kimlikte de “Avrupa’daki en büyük uyuşturucu kaçakçısı ve satıcısı” olduğu yazılı!
***
Unutmayın; dünyadaki tüm terör örgütlerinin en önemli gelir kaynağı uyuşturucu kaçakçılığı. Uyuşturucu ticaretinin küresel büyüklüğü Birleşmiş Milletler’e göre yılda 500 milyar doları buluyor.
Bu işi meslek edinmiş mafya örgütleri ile terör örgütleri arasında da çok sıkı ilişkiler bulunuyor.
Avrupa‘daki uyuşturucu ticaretinin bir numaralı örgütü olan PKK, Doğu’dan, Afganistan’dan gelen uyuşturucu ham maddesini işleyip kullanılabilir hâle getiriyor; sonra da Türkiye üzerinden Romanya’ya ya da Güney Kıbrıs‘a, oralardan da tüm Avrupa’ya dağıtıyor.
Ayrıca Güney Kıbrıs‘ta ve Ege‘deki Yunan adalarında üretilen uyuşturucuyu da Avrupa‘ya ulaştırıyor.
Europol‘e göre PKK’nın, uyuşturucudan elde ettiği yıllık gelir 300 milyon dolar...
Peki; uluslararası uyuşturucu ticaretinin göbeğindeki PKK, Avrupa‘daki dağıtımı nasıl yapıyor?
Yine polis raporlarına göre, taşeron dernekler ve kulüpler aracılığıyla...
PKK‘nın bu kirli işte bilinen en büyük ortağı ise Güney Kıbrıslı kaçakçılar...
“PKK uyuşturucudan kazandığı parayı ne yapıyor?” derseniz... Hepinizin bildiği gibi silah alıyor!
Ve aynı güzergâhları kullanarak (genel olarak Güney Kıbrıs üzerinden) bu silahları Kuzey Irak‘a götürüyor.
***
İyi de otuz yıldır gırtlağına kadar “uyuşturucu ticareti”ne batmış bir örgüt istediği zaman, “Ben artık silah bırakıyorum, bu işlerden çekiliyorum” diyebilir mi?
Dünyanın dört bir yanındaki “kirli ortakları”, buna izin verir mi?
Vermeyeceklerini dün gördük:
PKK‘nın önde gelen üç kadın yöneticisi önceki akşam Paris‘teki Kürt Enformasyon Merkezi‘nde uğradıkları silahlı saldırıda öldü.
Örgütün Avrupa sorumlusu olarak bilinen Zübeyir Aydar, “Bu saldırı, karanlık güçler tarafından yeni süreci baltalamak için yapıldı” demiş...
Doğru söylemiş...
Çünkü uyuşturucu mafyası, PKK‘dan kolay kolay vazgeçmez!
Bu yüzden de onu “diri” tutmak ve onlarca yıl daha kullanmak için her yolu dener.
***
Hem Paris‘te dün işlenen cinayetleri doğru okumak hem de Türkiye ile PKK arasında bir uzlaşmaya varılmasının ne kadar mümkün olduğunu görmek için, PKK‘nın “uyuşturucu taciri” kimliğini asla unutmamamız gerekiyor.
*****
Nobel!
Odatv‘nin haberine göre, Prof. Dr. Süheyl Batum, Mustafa Balbay’ı Nobel Barış Ödülü’ne aday gösterecekmiş...
Bu haberi duyunca, birkaç gün önce yandaş medyada okuduğum bir köşe yazısını anımsadım:
“Eğer İmralı’da başlayan görüşmeler barışla sonuçlanırsa, Nobel Barış Ödülü’nü Başbakan Erdoğan ile Apo paylaşır” diyordu bir liboş arkadaş...
Bir yanda yukarıdaki iki isim, diğer yanda yurtsever ve tutuklu bir gazeteci...
Sahi; Nobel Seçici Kurulu, ille de Türkiye’den birine ödül vermek isterse, size göre hangisini seçer?
Bu arada Sevgili Süheyl Hoca‘ya da küçük bir not:
Nobel‘in, Mustafa‘nın çok da umurunda olduğunu sanmıyorum. Partiniz; bir buçuk yıl önce verdiği ve tutmadığı, “Mustafa Balbay ve Mehmet Haberal özgür kalıncaya dek yemin etmeyeceğiz” sözünü anımsayıp, bu amaç için bir şeyler yapsın, yeter!
*****
Günün sorusu
Dün Çalışan Gazeteciler Günü‘ydü. Yetmişe yakın gazeteci cezaevinde. Gazetecilerin aleyhine açılmış ceza ve tazminat davalarının sayısı on binlerle ifade ediliyor. Binlerce meslektaşımız işsiz. İktidarın soluğu ensemizde. Sendikalı gazeteci kalmadı. Sorum, “bayramımızı” kutlayan okurlara:
“Bayram gelmiş neyime” desem, ayıp mı etmiş olurum?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları