loading
close
SON DAKİKALAR

Referandum yapalım; dört bakanı, ‘milli irade’ye soralım!

Mustafa Mutlu
Tarih: 23.01.2015

Mustafa Mutlu; Aklanmaktan Korkanların Partisi (AKP), halkın vicdanında çoktan hüküm giyen dört eski bakanı Yüce Divan’a gitmekten kurtardı.

Ne yazık ki yanılmadım... Aklanmaktan Korkanların Partisi (AKP), halkın vicdanında çoktan hüküm giyen dört eski bakanı Yüce Divan’a gitmekten kurtardı.

Ancak şimdilik...

Çünkü önümüzde daha 20 yıl var... Bu dört Bakan hakkında 20 yıl içinde “yeniden araştırma” ve hatta Yüce Divan’a gönderme kararı çıkabilir.

Ancak bir gerçek var ki, o da iktidara gelir gelmez ilk işi eski Başbakan Mesut Yılmaz’ı ve 7 eski bakanı “Size aklanma olanağı veriyoruz” diyerek Yüce Divan’a gönderen AKP’nin, bu hakkı kendi bakanlarından esirgediği...

***

Şimdi...

“Yolsuzluğa bulaşmış kolu, omzumuzdan kesip atarız” diyen Başbakan’a sesleniyorum:

Dediğinizi yapın...

Bunun da yöntemi belli...

Halka sorun!

Son kararı vatandaşa bırakın!

Yani referanduma gidin.

***

Bakın önerim çok net...

Recep Tayyip Erdoğan ve siz bugüne kadar her fırsatta karşımıza “milli irade” diye çıktınız...

Yargı kararlarını bile, “O hakimler milli iradeden üstün mü?” diye yok saydınız...

“Kararı halk verir, sen halktan büyük müsün” diye efelendiniz...

Rakiplerinize, “Sandıktan korkmayın” dediniz...

İşte; şimdi ben, size çağrıda bulunuyorum:

Bugüne kadar ağzınıza sakız ettiğiniz “millet iradesi”ne, yani sandıktan çıkacak karara gerçekten önem veriyorsanız...

“Cumhur”dan korkmuyorsanız...

Hodri meydan beyler!

Meclis’i acilen toplayın ve Genel Seçimler’den önce bu konuda bir referandum kararı alın...

***

Kasımpaşa jargonundan feyz alın Ahmet Bey...

Delikanlılık, pis işleri, katakulliye getirip kapatmak değildir.

Gerçek delikanlılık, “yamuk”lardan hesap sormaktır.

Bu işi siz yapamadınız...

“Yamuk”lara kol kanat gerdiniz, pis işlerini örttünüz...

Siz örttünüz ama; bakalım halk ne diyecek?

Dediğimi yapın, kahraman olun!

Bırakın halk versin kararı...

Eğer sonuç, “Yargılanmalarına gerek yok” çıkarsa...

Size namus sözü:

Bundan sonra Kaşıkçı Elması’nı çalsanız, tek satır yazmayacağım!

HUBERRRR! (80)

Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı görevini 146 gün önce bıraktı.

Ancak bu makama ait...

Kapanmaz deniz manzaralı...

Yedi yıldızlı...

Kapalı havuzlu...

Jakuzili...

Organik sebzelerin yetiştirildiği özel bahçeli...

Yaklaşık yüz personelli...

Yani hizmetçili, aşçılı, bahçevanlı, şoförlü, yüksek güvenlikli Huber Köşkü’nü bir türlü bırakamadı.

Bir zamanlar yakınları, Abdullah Gül ve eşinin “çok mütevazı insanlar” olduklarını söyleyip duruyordu...

İyi ki mütevazılarmış...

Bir de tevazu göstermeyip şatafat düşkünü olsalar; devletin Huber’ini üzerlerine geçirirlerdi herhalde!

GÜNÜN SORUSU

Ali İsmail Korkmaz’ın Eskişehir’deki Gezi Parkı gösterileri sırasında dövülerek öldürülmesine ilişkin davada mahkeme kararını verdi. Sanık polis memuru Mevlüt Saldoğan’a “ölüme sebebiyet vermek” suçundan önce 13 yıl hapis cezası verildi; sonra bu 10 yıl 10 ay hapse çevrildi. Sorum mahkeme heyetine:

Cezayı “öldürmek”ten değil de “ölüme sebebiyet”ten verdiğinize göre acaba bu davanın dosyasını, yanlışlıkla bir trafik kazası dosyasıyla karıştırmış olabilir misiniz?

‘İN’DE KİM YAŞAR?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, devleti 12 yıl boyunca birlikte yönettiği, devletin en önemli koltuklarına yerleştirdiği Fethullah Gülen Cemaati için, “Artık inlerine girildi” demiş...

Erdoğan’ı izleyen ve her dediğine inanan saf vatandandaşın akıl sağlığını koruması mümkün değil...

Çünkü; hangi dediğine inanacaksın?

Her seçim zaferi sonrası balkondan yaptığı konuşmada selam, saygı ve sevgilerini gönderen de o... Bugün “in”de yaşadıklarını söyleyen de...

Bir zamanlar “hizmet aşkıyla yanıp tutuşan dini bütün insanlar” olduklarını haykırıyordu, bugün üstü kapalı “ayı” yerine koyuyor!

***

Ben “at iziyle it izinin birbirine karıştığı” böyle bir dönemde kime inanacağımız konusunda kolay yolu buldum:

İki tarafın da “bugün” birbirleri için söylediği her şeyi gerçek kabul ediyorum!

Cumhuriyet savcıları da benim yaptığımı yaparlarsa (inşallah hâlâ öyle savcılar vardır) AKP-cemaat koalisyonunun tüm kirli işlerinin hesabı rahatlıkla sorulabilir!

GÜNÜN İSYANI

Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın Yüce Divan’a sevki için Meclis’te yapılan oylamada kullanılan kovaların birinden 50 lira çıkmış... İsyanım o parayı o kutuya atan milletvekiline:

Neden bu kadar bonkör davrandın, 25 kuruş nelerine yetmezdi?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları