Tarih:
05.10.2014
Savaşıyor muyuz, sevişiyor muyuz?
Mustafa Mutlu; Savaş tezkeresi Meclis’ten geçti... Ülkemizin savaşa girmesine ramak kaldı ama... İster aptallığıma verin, ister cahilliğime: Ben bu IŞİD’i çözemiyorum!
Savaş tezkeresi Meclis’ten geçti... Ülkemizin savaşa girmesine ramak kaldı ama... İster aptallığıma verin, ister cahilliğime: Ben bu IŞİD’i çözemiyorum!***
“Made in ABD” olduğu söyleniyor ama tutup ABD’li gazetecilerin kellesini alıyor...
***
Bir yandan ABD yapımı son teknoloji silahları kullanıyor; diğer yandan da aynı ülke tarafından hedefe oturtuluyor...
***
AKP iktidarınca el üstünde tutuluyor ama Türk Konsolosluğu’nu basıyor, vatandaşlarımızı rehin alıyor...
***
Sözüm ona Müslümanlığı yaymak için boğaz kesiyor ama Müslümanları öldürüyor!
***
TBMM’den hem IŞİD, hem de PKK’yla savaş tezkeresi geçiyor ama...
Tutup ikisi birbiriyle savaşıyor!
***
Onlar savaşırken, Zorova Tepesi’nden geçen demiryolu hattının altındaki geçitte, bazı Türk askerleri IŞİD militanlarını karşılayıp Türkiye’ye geçiriyor. Bunların fotoğrafları gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlanıyor ancak Genelkurmay olayı yalanlamıyor!
***
Dedim ya dostlar; benim kafam allak bullak... Sapla samanı karıştırmış vaziyetteyim.
Biz bu IŞİD’i destekliyor muyuz; savaşıyor muyuz? Savaşıyorsak, diğer yandan neden sevişiyoruz? Sevişeceksek; neden tezkere çıkarıyoruz... Kısacası...
IŞİD mi yalan, tezkere mi?
Yoksa hepsi mi?
***
Hepsi yalansa onbinlerce insan neden öldü ve ölmeye devam ediyor?
Şu bilmeceyi çözen biri varsa içinizde... Ne olur benimle de paylaşsın...
Kafayı yemek üzereyim!
TÜRBAN
Türban önce üniversiteye... Sonra kamuya... Ardından Meclis’e... İki hafta önce de ortaokula ve liseye girdi.
Dün öğrendik ki Aile ve Sosyal Politikalar Bakan Yardımcılığı’na da türbanlı AKP MKYK üyesi Çiğdem Erdoğan Atabek getiriliyormuş...
Diyeceksiniz ki; “Canım kadın hak ediyorsa, başı örtülü diye ataması yapılmasın mı?”
Hak ediyorsa yapılsın da...
Hak etmiyorsa; sırf “türbanlı ve AKP’li” olduğu için yapılmasın!
Hanımefendi Fen-Edebiyat Fakültesi Fizik Bölümü mezunu...
Yalova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü ‘nde Sosyal Hizmet alanında yüksek lisans öğrencisi... Yani henüz bu alanda çok “tıfıl...”
Bu bakanlıkla ilgili tek uzmanlığı ise... Evli ve bir çocuk annesi olması!
Sahi; bu ülkede, bu işi yapabilecek daha “uzman” biri bulunamadı mı?
Yoksa amaç, türban bayrağını “bir tık” daha yukarıya çıkarmak mıydı?
Takdir sizin!
PROSTAT!
Bursa’da altı yıl önce 14 yaşındaki bir kız çocuğuna cinsel tacizde bulunmak suçundan 13 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırılan 83 yaşındaki Yeni Akit yazarı Hüseyin Üzmez, prostat rahatsızlığı nedeniyle tahliye edildi.
Bu haberi duyunca aklıma ilk gelen, kanserden ölen ve tahliye talebi son dakikaya kadar reddedilen Ergenekon sanığı Kuddusi Okkır oldu.
Adalet mekanizmasına bakın:
Ciddi tedavi gerektiren akciğer kanseri, tahliye nedeni değil...
Basit bir hastalık haline gelen prostat, tahliye nedeni!
Buna adalet değil, dense dense “prostatlı adalet” denir!
GÜNÜN SORUSU
Bekir Batu kardeşimin dünkü Aydınlık’ta yayınlanan haberine göre, AKP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek, 17 Aralık operasyonunun yapıldığı gün Ankara Pursaklar’da 6 daire birden almış... Sorum kendisine:
Ne iş Hacı? Başbakan’ın oğlunun İstanbul’da 6 daire aldığı saatlerde, senin de Ankara’da altı daire aldığını söyleyenler, yalan mı söylüyor?
YİNE ARINÇ, YİNE SKANDAL!
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, önceki gün Gülen Cemaati’ne yakınlığıyla bilinen Kimse Yok mu Derneği’nin yardım toplama yetkisinin kaldırılmasına dair bir kararın imzalanmadığını söylemişti.
Ancak, dün ortaya çıkmış ki; bu karar 22 Eylül’de imzalanmış...
İmzaların en üstünde de Arınç’ınki varmış...
Koca Başbakan Yardımcısı’nın yalan söylediğine ihtimal bile vermem!
Bu durumda beyefendi ya yaşından dolayı ciddi bir unutkanlık sorunuyla karşı karşıya...
Ya da birileri önceden imzalanmış boş kağıtları doldurup kararname diye yayınlıyor!
***
Evet, Bülent Arınç...
Siz söyleyin!
Yukarıdaki şıklardan hangisi doğru!
GÜNÜN İSYANI
Bir zamanlar, “Ben Erdoğan’a aşığım” diyen eski solcu Ethem Sancak, aşkının meyvelerini fazlasıyla topladı. Sağlık sektöründe büyüdü, son olarak da Star’ın ardından Akşam gazetesinin sahibi oldu. Bugünlerde, bu meyveleri sadece onun değil, yakın çevresinin de yediği iddia ediliyor. Örneğin yeğeni beyefendiye (!) ait 24 bin 473 metrekarelik arazinin değeri, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından yapılan imar değişikliğiyle 20’ye katlanmış... İsyanım, bize ahlaklı olmayı ve kul hakkı yememeyi öğreten büyüklerimize:
Aferin size... İyi ettiniz!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları