Tarih:
09.01.2016
Şeriata az kaldı!
Mustafa Mutlu; İktidar, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni şeriat devletine dönüştürmek için 13 yıl önce yürürlüğe koyduğu planı, adım adım hayata geçiriyor.
İktidar, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni şeriat devletine dönüştürmek için 13 yıl önce yürürlüğe koyduğu planı, adım adım hayata geçiriyor.Dün Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun Cuma namazı tatili hakkında yaptığı açıklamayla gördük ki; sıra, devrim kanunlarına geliyor!
***
Bu olaya anayasanın iki ilkesinin ışığında bakmak gerekir...
Birinci ilke, “laiklik...”
Laik bir devlette “din” esaslı bir düzenleme yapılamaz! Laik devletlerde hiçbir dini emir, kural ya da öğüt; yasa emri olarak kabul edilemez!
Bu yüzden iktidarın yapmaya çalıştığı bu düzenleme kesinlikle anayasanın laiklik ilkesine aykırıdır.
***
Düzenlemenin aykırı olduğu ikinci anayasa ilkesi ise “eşitlik...”
Diyelim ki böyle bir düzenleme yürürlüğe girdi; o zaman diğer dinden olan vatandaşlarımız da kendi “kutsal” günlerinin ya da saatlerinin tatil olmasını isteme hakkına sahip olmayacak mı?
Taleplerini yerine getiremezsek, eşit yurttaşlık kavramının geçerli olduğunu nasıl iddia edeceğiz?
***
Her şey ortada:
AKP, “laiklik karşıtı eylemlere” devam etmekten korkmuyor.
Çünkü bu suçu 2007’de bir kez işledi; komik bir cezayla kurtuldu.
Dönemin Anayasa Mahkemesi suçu sabit buldu, bu suçun karşılığı olan asıl cezaları veremedi.
İç ve dış baskılardan çekindi.
Bu partiyi kapatamadı.
Yöneticilerini siyaset dışına atamadı!
***
Ülkede resmen bir iç savaş yaşanıyor...
Güneydoğu’dan her gün üçer beşer şehit tabutu geliyor.
Böyle bir dönemde tüm enerjisini, terör örgütünü yok etmeye odaklaması gereken iktidar; fırsattan istifade laik devletin kalesine bir “gol” daha atıyor!
***
Başbakan bu düzenlemeyi, “Allah hayırlı, mübarek etsin” diyerek duyurdu...
Madem Allah’ı, peygamberi dilinden düşürmüyor; soralım o zaman:
Cuma günü çalanlar, daha fazla günah işlemiş sayılır mı Ahmet Hoca?
AÇIK MEKTUP!
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sayın Mehmet Akarca...
22 Mayıs 2015’te görevi devraldınız... Bu yedi buçuk aylık sürede iktidar partisi, anayasayı defalarca ayaklar altına aldı.
Onlarca kez laiklik karşıtı eylemlere kalkıştı.
Ancak siz, sorumluluğunuzu yerine getirip bu parti hakkında hiçbir işlem yapmadınız...
Sizden önceki Yargıtaly Cumhuriyet Başsavcısı Hasan Erbil, koltuğunu size devrederken büyük bir skandala imza atmış ve “Birilerini fazla rahatsız etmeden görev yapacağına inanıyorum” demişti.
Görünen o ki; siz bu sözlerin hakkını veriyorsunuz...
Eğer bu ülke günün birinde “din devleti”ne dönüşürse Sayın Başsavcı, bunun en büyük sorumlularından biri, bu projeyi hayata geçirenler kadar, onlara göz yumanlar olacaktır!
Eminim biliyorsunuzdur:
O koltuk size iktidarı değil...
Laik, demokratik, sosyal bir hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni korumak için verildi.
Lütfen işinizi yapınız!
GÜNÜN SORUSU
AKP’nin dünkü Grup Toplantısı’nı Çorum İmam Hatip Lisesi öğrencileri de izlemiş!
İyi de bu çocukların dersi yok mu? Onları bir siyasi partinin Meclis Grubu’na götüren okul müdürü, partizanlık yapmış olmuyor mu? Bir başka okulun öğrencileri CHP ya da HDP toplantılarına götürülse; Başbakan’ın tepkisi ne olurdu?
Başbakan’ın ilginç ziyareti!
Başbakan Davutoğlu ve eşi Fethullah Gülen Cemaati’nin yayın organı olan, kumpas davalarının piyonu Taraf Gazetesi’nin patronunu ziyaret etmiş; 45 dakika sohbet etmiş...
Bu ziyaretin, Cumhurbaşkanı’nın bilgisi dışında yapılmış olmasına olanak var mı?
Bence yok...
Bu durumda mesaj belli:
AKP, Fethullah Gülen’le arasını düzeltmek için bir adım attı.
***
Üç yıl önce bu kavga ilk başladığında yazmıştım; elbette bir yerde anlaşacaklar!
Çünkü bu iki ortak, birlikte öylesine kirli işlere imza attı ki birinin hesap verip de diğerinin vermemesi... Yani Fethullah’ın gidip de iktidarın başını yanında götürmemesi mümkün değil...
Dikkat edin bugüne kadar iktidar, kumpas davalarının hesabını asla sormaya kalkışmadı.
Cemaat’e karşı yürüttüğü operasyonu, kendisi hakkındaki “yolsuzluk iddiaları”yla sınırlı tuttu.
***
Eğer açılan FETÖ davası düşerse...
İktidarla cemaat arasındaki savaş biterse...
Ve ikisi tekrar kol kola girip yurtseverleri öpmeye başlarsa...
Sakın şaşırmayın!
156+208!
Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz... Soru sırası Manisalı okurumuz Ercan S.’de... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz ya da sorunuz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...
***
“Abdullah Bey...
Ben yaklaşık 30 yıldır içinde sizin de olduğunuz partilere oy verdim. Dinden, Allah’tan, peygamberimizden bu kadar çok söz eden insanların; çalmayacaklarına, harama sapmayacaklarına inandım. Niçin susuyorsunuz? Susmak kabullenmek değil mi? ‘Huber’de sizin için yapılan harcamaları ödediğinize dair fişleri göstermek bu kadar mı zor? Ya da ‘Kanlıca’daki 20 milyon liralık evi şuradan kazandığım parayla aldım’ demek... Size olan tüm güvenimi kaybediyorum. Lütfen artık bu suskunluğunuzu bozun.”
GÜNÜN İSYANI
Yeni Akit, Hasan Karakaya’nın ölümünün ardından Genelkurmay’ın gönderdiği taziye mesajıyla ilgili bir açıklama yaptı ve “Dik duruşundan asla taviz vermemiştir” cümlesinin kendileri tarafından sehven (yanlışlıkla) eklendiğini söyledi. İsyanım ortaya:
Yalan haberin adı ne zamandan beri “sehven” oldu?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları