loading
close
SON DAKİKALAR

Silivri Cumhuriyeti!

Mustafa Mutlu
Tarih: 13.03.2013

Mustafa Mutlu, ''Sıranın; böylesine tepkisiz bir halkın kıçındaki dona gelmeyeceğini mi sanıyorsunuz?''

Silivri Cezaevi Yerleşkesi için bugüne kadar birçok tanımlama yapıldı:

Mustafa Balbay, “Zulümhane” dedi örneğin!

“Esir Kampı” da denildi, “Çilehane” de...

ABD’nin Guantanamo’suna benzetenler de çıktı...

Ben ise bundan böyle “Silivri Cumhuriyeti” diyeceğim!

Evet; Silivri ayrı bir cumhuriyet...

Bu cumhuriyetteki mahkeme, sözüm ona Türkiye Cumhuriyeti’ni temsilen Türk Milleti adına yargılama yapıyor ama Türkiye Cumhuriyeti’nin anayasasını ve yasalarını açıkça ihlal ediyor!

Anayasa ve yasa ihlali!

Silivri Cumhuriyeti Mahkemesi, önceki gün bu konuda resmen tarih yazdı:

Silivri Cezaevi Yerleşkesi’ne ulaşan tüm yollar, Uluslararası İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi’ne ve anayasamıza aykırı bir şekilde sabahın erken saatlerinden itibaren kesildi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarına göre yargılamanın “aleniyet” ilkesi göz ardı edildi; binlerce vatandaş mahkeme binasını uzaktan görme şansına bile erişemedi.

Bunu yapmakta ısrar edenler; bilinmez bir diktatörün, sözüm ona “güvenlik” gerekçesiyle verdiği talimatlar yüzünden dayak yedi... Jandarmanın biber gazlı, coplu saldırısına uğradı!

Bırakın vatandaşları, sıcak savaş ortamlarında bile dokunulmazlıkları olan gazetecilerin mahkeme salonuna girmemesi için her şey yapıldı.

Ergenekon Davası’nın 277’nci oturumu bu koşullarda başladı ve sanık avukatlarının hazır bulundurdukları ve yargılamanın seyrini tamamen değiştirebilecek “tanıklar”, yine Türkiye Cumhuriyeti’nin yasaları ayaklar altına alınarak dinlenmedi.

Söz alıp konuşmak isteyen avukatlara söz verilmedi.

Konuşmakta ısrar edenlerin mikrofonları kapatıldı.

Türk Ceza Hukuku’nun duayen avukatlarından Celal Ülgen’in “robocop’lar tarafından” dışarı atılması emredildi.

Aynı robocop’lar, Celal Ülgen’in etrafında toplanıp bu kararın hukuka aykırı olduğunu söyleyen diğer avukatlara kafa ve yumruk attı!

Yargıç değil savcı!

Çağdaş demokrasilerde yargılamanın üç ayağı vardır:

İddia makamı: Savcılar ve müdâhil avukatlar...

Savunma makamı: Sanıklar ve avukatlar.

Karar makamı: Hâkimler...

Silivri’de yapılan duruşmalarda savunma hakkı kısıtlanıyor. Avukatlar konuşturulmadıkları gibi bir de hâkimlerin verdikleri talimatla dayak yiyor. Dünyanın her yerinde idam sehpasındaki tanıklar bile son dakikada ortaya çıkan tanıkların ifadeleriyle kurtulabilirken ve bu evrensel bir hakken... Silivri’de avukatların mahkeme salonuna kadar getirdikleri tanıklar dinlenmiyor.

Hâkimler “tarafsız” davranmaya gerek bile duymuyor; iddia makamından daha fazla suçlamada bulunuyor.

Ve sonuçta Silivri’de hukuk adına terör estiriliyor!

İşte bu yüzden; bazı sözüm ona hukuk adamlarının, Türkiye Cumhuriyeti’nin yasalarını ve anayasasını yok sayarak Silivri’de yeni bir cumhuriyet kurduklarını iddia ediyorum.

Gerçek hukuk adamlarını bu “işgalci cumhuriyet” hakkında anayasayı ve yasaları uygulamaya davet ediyorum!

19 bin 500!

Sermaye Piyasası Kurulu (SPK), Turkcell’in Yönetim Kurulu üyelerinden Mehmet Bülent Ergin, Tero Erkki Kivisaari ve Oleg Adolfoviç Malis’i görevden alarak, yerlerine Ahmet Akça, Atilla Koç ve Mehmet Hilmi Güler’i atadı.

Hilmi Güler, AKP’li eski Enerji Bakanı...

Atilla Koç da AKP’li eski Kültür Bakanı... Katıldığı her toplantıda derin uykulara daldığı için kendisini uyuyan güzel olarak tanıyoruz.

Ahmet Akça, dinci Bezmi Âlem Üniversitesi Mütevvelli Heyeti Başkanı...

Türkcell’in bu yeni Yönetim Kurulu Üyeleri’ne yıllık net 100 bin Euro (yaklaşık 235 bin lira) huzur hakkı ödenecekmiş...

Yani ayda ortalama 19 bin 500 lira alacaklar ve birkaç kâğıdı imzalayıp hiç anlamadıkları, uzmanı olmadıkları bir konuda görevlerini yerine getirmiş olacaklar.

Sahi; birileri bir zaman, “Fakir fukaranın garip gurebanın hakkını peşkeş çekmeyeceğiz” diyordu değil mi?


GÜNÜN SORUSU

Meclis gündemindeki “tabiat kanunu” doğal alanlardaki korumayı kaldırıyormuş. Artık kıyılar ve ormanlar başta olmak üzere doğal alanlara ve SİT alanlarına turistik (!) tesis yapılabilecekmiş... Çünkü bunda “kamu yararı” görülüyormuş! Sorum size:

Sıranın; böylesine tepkisiz bir halkın kıçındaki dona gelmeyeceğini mi sanıyorsunuz?


Uyan Türkiye... (12)

İnönü Üniversitesi Rektörü Fatih Hilmioğlu dört yıldır tutuklu... Ağır hasta.

Mahkeme her tahliye talebinde onu Adli Tıp’a sevk ediyor!

Öte yandan ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen Avukat Serdar Öztürk de “Fatih Hilmioğlu tahliye edilene kadar hastaneye gitmeyeceğim” diyerek tedaviyi reddediyor.

Silivri’deki bu dramlar devleti yönetenlerin zerrece umurunda olmuyor!

Bugün sıra devletin protokol listesine göre Adalet Bakanı’nda... Eğer siz de bu büyük hukuksuzluğu hazmedemiyorsanız, kendi duygularınızı kâğıda dökün ve Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e gönderin:

Faks: (0312) 419 33 70 e-posta: info@adalet.gov.tr

Mustafa Mutlu - Vatan

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları