Tarih:
26.08.2012
Siz de bir paket sigara parasıyla hayat kurtarın!
Mustafa Mutlu yazdı, Ben sigarayı bırakıyorum ve o kızımızın açacağı banka hesabına ayda 300 lira yatırmayı taahhüt ediyorum...
niversite giriş sınavlarını kazananlar belli oldu. Kazanamayan çocukların evlerinde hüzün yaşanıyor; bunu hepiniz tahmin edebilirsiniz...Ama bir de çocuklarının, hem de istediği fakülteyi büyük bir başarıyla kazanmış olmasına sevinemeyen aileler var...
Anadolu’da yaşayan bir baba, kızının İstanbul Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi’ni kazandığını öğrendiği gece bir mektup yazmış bana... Özetle şöyle:
“Kızımı dershaneye bile gönderemedim, çünkü gelirim buna izin vermedi. O tamamen kendi azmiyle gece gündüz demeden çalıştı ve sınavı kazandı. Birinci tercihi olan Diş Hekimliği Fakültesi’ne girmeyi de başardı. Ne yalan söyleyeyim ben hep kazanamaması için dua edip durdum! Çünkü onun okumak için İstanbul’a gitmesi, benim için altından kalkamayacağım büyük bir yük demekti. Yurt parası, harç parası, kitap parası, cebine koyacağım harçlık... Şimdi kızıma karşı çok zor bir durumdayım. Ya göndermeyeceğim ve başarılı olmasına karşın onun hayatını karartacağım ya da... İnternette böbreğimi satışa çıkaracağım! Çünkü satacak başka bir şeyim yok...”
***
Biliyorum şimdi yüzlerce mektup gönderip bu aileye yardımcı olmak istediğinizi söyleyeceksiniz...
Bunu yapmayın; çünkü o ailenin problemi bir arkadaşım tarafından çözüldü.
Hem de günde bir paket sigara parasına!
Arkadaşıma bu olayı anlattığımda aldığım yanıt, “Bugünden itibaren sigarayı bırakıyorum” oldu ve bir hesap yaptı:
“Günde bir paket sigara içiyorum. Paketi 8,5 lira... Yuvarlak hesap 10 lira... Bu, ayda 300 lira eder... Ben sigarayı bırakıyorum ve o kızımızın açacağı banka hesabına ayda 300 lira yatırmayı taahhüt ediyorum. Benim de artık üniversitede okuyan bir kızım var!”
Sakın bu arkadaşımın çok zengin olduğunu falan düşünmeyin. Zar zor geçinen bir emekli... Karısının emekli maaşıyla birlikte evlerine giren para ayda 2 bin 500 lira... Allah’tan oturdukları ev kendilerinin...
Birlikte dertli babaya telefon ettik; telefonda nasıl ağlaştıklarını görseydiniz, bu iki adamın birbirlerini tanımadığına asla ihtimal bile vermezdiniz.
***
Yani... O arkadaşım sigarayı bırakarak bir genç kızın geleceğini aydınlattı. (Bir haftadır da tek sigara içmedi.)
Lütfen siz de onun yaptığını yapın.
Bir paket sigara parasıyla çevrenizdeki bir yoksul ailenin üniversiteli çocuğunu okutun.
Eğer siz bunu yapmazsanız; yapmak için can atanlar zaten üniversite kapılarında bekliyorlar!
Bedava yurt ve yemek vaadiyle bu çaresiz çocukları ağlarına düşürüp, beyinlerini yıkamak tarikat kölesi yapmak için can atıyorlar...
***
Bugün Pazar... Konuşun eşinizle ve kararınızı verin. Emin olun çok yakın çevrenizde bile sizin bir günlük sigara paranızla hayatı kurtulacak olan onlarca çocuk bulacaksınız...
*****
SAMAN!
Gaziantep’te patlayan bomba, taburlarımıza yapılan baskınlar, akan kan ve gözyaşları derken; geçen haftanın en önemli haberini atladık...
Eğer duymadıysanız, sıkı durun:
Tarım ülkesi Türkiye, cumhuriyet tarihinde ilk kez sap, saman ve ot ithal etmeye karar verdi.
Tarım Bakanı Mehdi Eker, aşırı fiyat yükselmelerini önlemek için bu kararın alındığını söyledi.
Aklımın almadığı şu:
Daha bir iki yıl önce hayvan yetiştirmekte sıkıntı çektiğimiz için et fiyatları yükselmişti ve hükümet et ithalatını serbest bırakmıştı...
Şimdi ineklerimizin, koyunlarımızın sayısı bir anda öylesine büyük bir hızla artmış olmalı ki; yedirecek saman bulamıyoruz.
Sahi; biz bu kadar koyunu, ineği, öküzü hangi ara ürettik?
Not: Son cümleyi başka yerlere çekmeye kalkmayın. Çünkü iki ayaklı koyunlardan söz etmiyorum!
*****
GÜNÜN SORUSU
Diyanet İşleri Başkanlığı’nın internet sitesinde Mustafa Kemal Atatürk’ün bir tane bile resmi bulunmuyormuş. Türkiye Gençlik Birliği üyesi bir genç e-posta’yla bunun gerekçesini sormuş. Gelen yanıt aynen şöyleymiş: “Biz gündelik siyasetin dışında kalmaya, siyaset üstü olmaya dikkat ediyoruz.” Sorum Diyanet İşleri Başkanı’na:
Atatürk’ü siyasi bir figür olarak mı görüyorsunuz?
*****
Sen neyin bakanısın?
Gençlik ve Spor Bakanı Suat Kılıç, Marmaris’e gitmiş... Önce partisinin ilçe örgütünü ziyaret etmiş, kameraman ordusuyla birlikte camiye gidip Cuma namazı kılmış ve namazdan sonra esnafla sohbet etmeye başlamış...
Bir pastanenin önünde oturuyormuş ki, yanına 11 yaşındaki Selahi Varol gelmiş... Bakışlarını Bakan Bey’in gözünün içine dikerek sormuş:
“Sen neyin bakanısın?”
***
İlahi, Selahi!
Bu ülkedeki 52 milyon seçmenin soramadığı soruyu sormuşsun Bakan Bey’e... Oysa olay bu!
Bu basit soruyu sorabilsek, belki onlar da “neyin bakanı” olduklarını anımsayacaklar ve işlerine dört elle sarılma gereği duyacaklar...
Örneğin Suat Kılıç, bu gösteriş gezilerinden, ziyaretlerinden vazgeçip, “Bir sonraki olimpiyat oyunlarında ülkemi rezil olmaktan nasıl kurtarırım”ın yanıtını arama gereği hissedecek...
Büyükler yapamıyor bunu; bari sen yap Selahi...
Marmaris cazip yer; yaz aylarında Cumhurbaşkanı’nın, Başbakan’ın yolu en az birer kez bu şirin ilçeye düşer... Ayrıca her gün en az bir bakan, birkaç milletvekili gelir!
Yakala onları ve sor:
“Sen neyin bakanısın?”
Kim bilir; sora, sora belki büyüklerine de sormayı öğretirsin?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları