Sütü bıraktım!

Mustafa Mutlu, ''Büyüme ve gelişmenin temel yapı taşlarını içerir''...

Süt, başta gelişme çağındaki çocuklar olmak üzere, yediden yetmişe herkes için gerekli bütün besinleri dengeli olarak içinde bulunduran, vazgeçilmez tek besin kaynağıdır.

Büyüme ve gelişmenin temel yapı taşlarını içerir.

Vücudun birçok hayati fonksiyonunu sağlayan kalp, sinir ve kas hücreleri için gerekli unsurlara sahiptir.

Hücre dokularının oluşmasında, yıpranan kısımların yenilenmesinde önemli rol alırken, uzun ve sağlıklı bir hayat için ideal bir besindir.

Yarım kilo süt, günlük ihtiyacımız olan; kalsiyumun yüzde 75’ini, fosforun yüzde 60’ını, iyodun yüzde 25’ini, B2 ve B12 vitaminlerinin yüzde 77’sini, C vitamininin yüzde 15’ini, A vitamininin yüzde 23’ünü, D vitamininin ise yüzde 16’sını karşılar.

Süt, büyüme ve gelişmeyi sağlar.

Dişleri korur ve çürükleri önler.

Hücre ve doku oluşumunda rol alır.

Saç ve tırnak oluşumuna katkıda bulunur.

Yağsız olanı, kolesterolü ve tansiyonu düşürür.

A, B, C, D, E, K vitaminlerini içerir.

Yaraların çabuk kapanmasını...

Kanın çabuk pıhtılaşmasını sağlar.

Kasları güçlendirir, hücreleri onarır...

Kemikleri sertleştirir, kemik erimesini önler.

Kronik bronşiti iyileştirir...

Mikrobik enfeksiyonlara karşı etkilidir; tedavi eder.

Mide rahatsızlıklarını giderir.

Sindirim sistemini düzene sokar.

Kanserin önlenmesine yardımcı olur.

Beyne enerji verir; beynin gelişmesi ile çalışmasında faydalıdır.

SİYASET KARIŞTI!

Beyinsizin biri çıktı; süte siyaset karıştırdı, yağcılık karıştırdı, yalakalık karıştırdı!

Ve ben iki gündür sütten soğudum...

Her zamanki gibi bardağıma dolduruyorum ama içemiyorum!

Çünkü adam diyor ki, “Bilmem kimi seven, sütünü içsin!”

Tam bardağı dudaklarıma götürüyorum; bu sözler geliyor aklıma, vazgeçiyorum...

Sanıyorum ki süt içersem; o “bilmem kim”i seviyor durumuna düşeceğim...

İçmiyorum kardeşim!

Çocukların beynini yıkayan adam içsin benim hakkımı...

Belki “beyninin gelişmesine” katkısı olur!

*****

NEREYE?

AKP iktidara geldiğinde Türkiye’deki ilk ve orta öğretimdeki okul sayısı 32 bin 133’müş... Bugün 27 azalmayla 32 bin 106’ya düşmüş.

2002’de bin 114 hastanemiz varmış; 339 hastane daha yapılmış ve sayı bin 453’e ulaşmış.

On yıl önce camilerimizin sayısı 75 bin 941’miş; bugün 14 bin 059 artışla 93 bine çıkmış.

Doktor sayısı on yılda 15 bin, imam sayısı ise 53 bin kişi artmış.

Bugün ülkede 73 bin 382 doktor; buna karşılık 128 bin imam bulunuyormuş.

Bu verileri BirGün yazarı Turan Eser derlemiş; ondan aldım...

Sayıları tekrar okuyun:

Okuyun da nereye gittiğimizi kendiniz yorumlayın!

*****

GÜNÜN SORUSU

Balyoz davası sanığı Çetin Doğan’ın eşi Nilgül Doğan’ın bir süre önce katıldığı bir televizyon programında, teslim ettiği bavullarla Balyoz davasının açılmasına yol açan Taraf muhabiri Mehmet Baransu hakkında “o küçük beyniyle” ifadesini kullanmış... Baransu da İstanbul 5. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde tazminat davası açmış... Gelin görün ki Mahkeme, 31 Ocak günü verdiği kararla Baransu’nun talebini reddetmiş... Sorum size:

Bu durumda, Nilgül Doğan’ın, Mehmet Baransu için yaptığı tanım doğru mu oluyor?

*****

Cilvegözü ve çakıl taşı...

Geçenlerde İsrail’in Suriye’yi bombalamasından sonra bizim Dışişleri Bakanı çıktı ve “Bir çakıl taşı atarak bile cevap veremiyor” diye Suriye lideri Esad’la dalga geçti.

Oysa o Suriye aylar önce savaş uçağımızı düşürdü ve iki askerimizi şehit etti; şimdi de Cilvegözü Sınır Kapısı’na bomba yüklü araç göndererek 4’ü Türk, 14 kişinin ölümüne neden oldu.

Peki; biz ne yapıyoruz?

Hemen üç bakanımız peşlerinde kameralarla olay yerine gidiyor...

“İnceleme yapıyormuş” gibi yapıyorlar...

“Toplantı yapıp önlem alıyormuş” gibi yapıyorlar...

Taziye ziyaretlerine gidip “üzülüyormuş” gibi yapıyorlar...

Hastanelerdeki yaralıları ziyaret edip “gönül alıyormuş” gibi yapıyorlar...

Sonra aynı kameraların önüne geçip “basın toplantısı yapıyormuş” gibi yapıyorlar...

Yani hep siyaset, hep laf...

Sonra...

Konu kapanıyor!

Cilvegözü dediğin yerde taş da çakıl da toprak da istemediğiniz kadar bol!

Bir zahmet, birini alın da atın kardeşim...

En azından... Kendi sözlerinizin altında kalmayın!