Tarih:
08.04.2012
Tabutluk yetmedi ‘alay’ başladı!
Sinirlendiniz mi? Küfür mü ediyorsunuz? Ben de ettim...
Önceki gün haber sitelerinde, dün de birçok gazetede şu başlığı okudunuz:“Adalet Bakanı Sadullah Ergin’den, Ergenekon Davası sanığı tutuklu İzmir Milletvekili Mustafa Balbay’a iyi haber...”
Neymiş bu iyi haber?
Bir yılı aşkın bir süredir yalnızlığa mahkzm edildiği tabutluğa, bir başka tutuklu daha konulacakmış!
Sinirlendiniz mi? Küfür mü ediyorsunuz?
Ben de ettim...
***
Mustafa Balbay, Cumhuriyet Gazetesi’nin Ankara Temsilcisi ve köşe yazarıyken, 1 Temmuz 2008 sabahı Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alındı,
5 Temmuz 2008 günü tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.
Sonra; 5 Mart 2009 Perşembe sabahı, tekrar gözaltına alındı; 6 Mart 2009 günü de hükümeti düşürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı.
Bugün 8 Nisan 2012... Mustafa tam 1130 gündür tutuklu...
Suçu; bilgisayarından elde edildiği ileri sürülen günlükler...
Gerçi o, “Ben asla günlük falan tutmadım. O belgeler bana ait değil. Farklı yerlerden alınıp kurgulanmış, suç üretilmeye çalışılmış” diyor ama...
Sesini hakim beylere bir türlü duyuramıyor!
***
Mustafa Balbay salak ya... Bu günlüklere, İlhan Selçuk ve diğer Cumhuriyet yazarları ve bazı komutanlar ile birlikte nasıl darbe planları yaptıklarını (!) yazmış...
Hakkındaki tek delil bu!
Bu yüzden tam 1130 gündür içeride...
Bu yüzden çocuklarının büyüdüğünü göremedi...
Bu yüzden karısının saçını değil, küçücük fotoğrafını öpüp kokladı...
Bu yüzden annesinin gözyaşlarını kuruttu...
Bu yüzden babasını hasta etti...
***
Bu arada milletvekili bile seçildi ama... PKK davasında yargılanan sanığı vekil seçildiği gün serbest bırakan yüce adalet, aynı hakkı ona çok gördü!
Serbest bırakılmayı bir kenara koyun; cezalandırıldı... Acılarını ve yalnızlığını bölüştüğü kader arkadaşı Tuncay Özkan’ın yanından alındı, hücreye tıkıldı... Ve bir yıldan fazla bir süredir o tabutlukta, tek başına!
***
Şimdi soruyorum:
Böyle bir adam için, “özgürlük”ten başka bir iyi haber ya da müjde olabilir mi artık?
Kendinizi onun yerine koyun ve öyle verin yanıtınızı:
Bir Adalet Bakanı çıkıp da; sırf sizin hücrenize bir yıl sonra bir başka tutuklunun daha verilebileceğini söyledi diye...
Bunu “müjde” olarak başlığa taşımak, o acılarla yaşayan adamla ve yakınlarıyla dalga geçmek değil midir?
Küstahlık değil midir?
Duyarsızlık değil midir?
Sorumsuzluk değil midir?
***
“Müjde”ymiş... “İyi haber”miş...
Alın o “müjde”yi...
Yalakalık diplomanızın üzerine, şeref madalyası olarak asıverin!
*****
GÜNÜN SORUSU
Sorum; Mustafa Balbay’ın hücresine bir tutuklunun daha konulacağı haberini “müjde” başlığıyla gazetelerine, haber sitelerine, televizyon bültenlerine taşıyan tüm gazetecilere:
“Allah hepinize böyle müjdeler nasip etsin” desem kızar mısınız? Kızarsanız; bu başlığı atarken neden kafanızı değil de oturma organınızı kullandınız?
*****
CHP’nin yeni tüzükle, ilk büyük demokrasi sınavı...
Çok fazla gündeme gelmese de; son Kurultay’da tüzüğünü demokratikleştiren, kadın ve genç kotalarını artıran, çarşaf listeyle ön seçim zorunluluğu getiren Cumhuriyet Halk Partisi’nde büyük bir “önseçim maratonu” yaşanıyor.
İstanbul’un ilçelerinde tamamlanma aşamasına gelen önseçimler; Baykalcı ve Savcı eskilerle Kılıçdaroğlu’nu tutan “yeniler” ve “sol kanat” delegeleri arasında kıran kırana bir mücadeleye sahne oldu.
Bu seçimler, parti tabanının yeni tüzüğe yeterince hazır olmadığını da ortaya koydu. Bazı ilçelerde genç ve kadın kotalarını doldurmakta güçlük çeken gruplar, erkek adayları ikna edip; yerlerine eşlerini, kızlarını, oğullarını listelere almak zorunda kaldılar.
***
İlçe seçimlerinin tamamlanmasının ardından gözler Mayıs’ta yapılması beklenen İstanbul İl Başkanlığı seçimlerine çevrilecek...
CHP kulislerinde konuşulanlara göre, İl Başkanlığı için şimdiden dokuz aday var:
Mevcut başkan Oğuz Kaan Salıcı, Mustafa Kul, Bülent Kerimoğlu, Seyfullah Beysülen, Cemal Canpolat, Cemal Özdemir, Çetin Soysal, Ali Özcan ve Rıdvan Budak...
Kendisi dışındaki isimlerin tamamının, “Genel Başkan’dan işaret beklediğini”, sadece kendisinin, “Güdümlü başkan, atama başkan istemiyoruz. Bu yüzden Genel Başkan kimseyi işaret etmemeli” dediğini söyleyen eski il başkanlarından Ali Özcan, son derece kararlı konuşuyor.
“Biz Genel Başkanımızı sonuna kadar destekliyoruz ve onu Başbakan yapmak istiyoruz. Bu yüzden İstanbul İl Başkanı’nın tüzükte belirtildiği gibi atamayla değil, işaretle değil; gerçek seçimle gelmesi gerektiğini düşünüyoruz. Yukarıdan aşağıya değil, aşağıdan yukarıya doğru örgütlenen bir İl Başkanlığı istiyoruz. Eğer Genel Başkan beni işaret ederse, adaylıktan çekilirim. Beni bir tek örgüt önerebilir. Eğer Genel Başkan bir başka arkadaşımızı işaret ederse, örgütten öneri de beklemem, aday olurum. Gerçek demokrasi bunu gerektirir. CHP’nin yeni İstanbul İl Örgütü, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ni kazandıracak deneyime, birikime ve çalışkanlığa sahip olmalıdır. Ben bunlara sahip olduğuma inanıyorum ve örgütün aday olmam yönündeki baskısını ciddiye alıyorum.”
***
Kısacası; İstanbul İl Başkanlığı seçimi, CHP Kurultayı’nda kabul edilen “demokratikleşme tüzüğü”nün ilk kez test edileceği büyük ve çetin bir yarışa sahne olacak...
Sonucu bekleyip göreceğiz.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları