Tarih:
01.06.2013
Taksim’deki AVM direnişini izlerken Ata’yı ve Yürüyen Köşk’ü hatırladım!
Mustafa Mutlu, 'Köşkün yapımı sadece 22 gün sürdü.'
Atatürk, 21 Ağustos 1929 tarihinde İstanbul’dan Bursa’ya gidecekti. Sabah 09.00’da Ertuğrul yatıyla Dolmabahçe önlerinden hareket edildi. Yat Yalova iskelesine doğru süzülürken Atatürk sahili seyrediyordu. Birden sahildeki ulu çınar ağacı dikkatini çekti.Çınarın görüntüsünden etkilenen Atatürk’ün emriyle yat durduruldu. Kayıkla karaya çıkıldı. Ulu çınarın gölgesinde bir süre dinlenen Atatürk, çınarın civarına bir köşk yapılması talimatını verdi.
Köşkün yapımı sadece 22 gün sürdü.
Atatürk, 1930’un yaz aylarında dinlenmek için köşke gittiğinde, çalışanlar, yandaki çınar ağacının dalının köşkün çatısına vurduğunu, çatı ve duvara zarar verdiğini söyleyerek, çınarın köşke doğru uzanan dalını kesmek için izin istediler.
Atatürk’ün kaşları çatıldı ve tane tane konuşmaya başladı:
“Çınarın dallarını kesmek kolay ama buna hakkımız yok... O, yüzlerce yıldır burada... Gelip, onun gölgesine sığınan biziz... Madem yaptığımız köşk, ağacı rahatsız ediyor, o zaman dallarını kesmek yerine binayı taşıyacağız. Köşkü tramvay rayları üzerine alınız ve daha boş bir alana taşıyınız.”
Bu görev, İstanbul Belediyesi’ne verildi.
O sıralarda, Belediye Fen işleri Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey’di. Onun direktifleriyle, Fen İşleri Yollar Köprüler Şubesi sorumluluğu üstlendi. Başmühendis Ali Galip (Alnar) Bey, yanına aldığı teknik elemanlarıyla Yalova’ya gelerek çalışmaya başladı.
Önce, bina çevresindeki toprak büyük bir dikkatle kazılarak, temel seviyesine inildi. İstanbul’dan getirilen tramvay rayları, binanın temeline yerleştirildi. Santim santim yapılan çalışmalar sonunda bina, temelin altına sokulan rayların üzerine oturtuldu.
Atatürk, köşkün kaydırılması için yapılan çalışmaları izlemek için her fırsat bulduğunda Yalova’ya gitti.
Ve 8 Ağustos 1930 Cuma günü saat 15.00 civarında, “yürütme” çalışması başladı.
Atatürk, bu çalışmayı kız kardeşi Makbule Hanım, Vali Vekili Muhittin (Üstündağ) Bey, Emanet Fen Müdürü Yusuf Ziya (Erdem) Bey ve İstanbul’dan gelen mühendisler ve gazetecilerle izledi.
Köşkün yürütülme işlemi iki safhada yapıldı.
8 Ağustos 1930 Cuma günü, öncelikle yapının teras bölümü (toplantı salonu olarak kullanılan, üç yanı camlarla kaplı bölüm) kaydırıldı. Sonraki iki günde de, ana binanın raylar üzerinde yürütülmesi işlemi tamamlandı. Bina, 5 metre kadar doğuya kaydırılmış oldu.
Böylelikle köşk yıkılmaktan, çınar ağacı kesilmekten kurtuldu.
Atatürk, Yürüyen Köşk’ün de içine bulunduğu Millet Çiftliği’ni kendi parasıyla satın aldı ve ülke tarımı için örnek çalışmalar yapılmasını sağladı.
Ara not: (Yazının buraya kadar olan bölümü Yürüyen Köşk’ün resmi internet sitesinden alınmıştır.)
Bu yüzden yaşıyor!
Günlerdir Taksim’de alışveriş merkezi (AVM) yapmak isteyenlerin Gezi Parkı’ndaki ağaçları sökmeye çalışmalarını...
Halkın buna direnişini...
Ve özellikle Başbakan’ın, “O AVM yapılacak” sözlerinden sonra akıl almaz boyutlara ulaşan POLİS TERÖRÜNÜ izliyoruz.
Atatürk birkaç dal için, o güne kadar denenmemiş bir teknikle koca köşkü yürüttü; bugünün yöneticileri ise yüzlerce benzeri olan bir alışveriş merkezi için İstanbul’un göbeğindeki tek yeşil alanı yok ediyor, asırlık ağaçların kesilmesini emrediyor!
Taksim’deki direnişi anlamayan ya da iktidara yaranmak için destek yazıları yazan saman kafalı “kalem hizmetçileri”, sözüm size:
Bu yazıyı, Mustafa Kemal’in, neden ve nasıl “Atatürk” olduğunu belki anlarsınız diye yazdım.
O, bu vatanın tek canlı dalına bile sahip çıktığı için Atatürk...
Ve bu yüzden, tüm karalama kampanyalarınıza karşın ölümünden 75 yıl sonra bile hâlâ yaşıyor...
Ya siz?
Hiçbir şey söylemeyin:
Lüks betonarme mezarlıklarda, yaşadığını sanan ölülersiniz!
Ha Hyde park...
New York için Central Park... Phoenix için South Mountain Park...
Londra için Hyde Park...
Amsterdam için Vondelpark...
Tokyo için Ueno Park...
Münih için Englischer Garten...
Berlin için Tiergarten...
Neyse...
İstanbul için de Taksim’deki Gezi Parkı odur!
Nasıl o ülkelerin kralları, kraliçeleri, başkanları, cumhurbaşkanları, başbakanları, “Bu parkları yok edip alışveriş merkezi yaptıracağım” diyemezse... Bu cümle, Gezi Parkı için de kurulamaz...
Nokta!
GÜNÜN SORUSU
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, “Öyle kolay bir inançtan geliyoruz ki, başını eğmiş bir yetimin başını okşadığın zaman öbür tarafa EFT (bir tür para havalesi) yapmış oluyorsun” demiş... Sorum Fatma Hanım’a:
Dine imana para karıştırmak, kutsal kitabımızın hangi ayetinde emrediliyor?
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları