Tarih:
06.10.2014
‘Talan, yalan, hırsızlık
Mustafa Mutlu; Dindarlık, kişinin kıldığı namazla değil, edindiği servetle malum olur. Parayı seven Allah’ı sevmez. Allah’ı seven, parayı, zorbalığı, emperyalizmi sevemez...
‘din-ü devlet oluvermiş...’“Dinle Ey Simsar... Dinle Kitap’tan. Dinle Ey Din Taciri, Ey Molla...
İbn-i Mesud’dan:
Allah Resulü buyurdular ki, ‘Dünyaya rağbet edip mülk edinmeyin...’ (İmam Rüdani, Cem’ul Fevaid, c3. S.146 (7968)
‘İman Ya Rabbi’den, ‘İmar Ya Rabbi’ye transfer olanlar dikkat etsin!
‘Dindar nesil yetiştirenler’ dikkat etsin!
Din mi arıyorsunuz? Issız çölde din arayanlar, gaflet bataklığında gül arayanlar gibidir.
Din, hayatta ve yaşıyor.
İşte Allah’ın peygamberi, işte Din’ü Dünya...
Namaz kılarken ‘abdest aldırılmış faizinin getirdiklerini’ hesap edenler... İyi okuyun. Görün.
Evet, uykularınıza musallat olacak o gerçeği görün.
Mücahitlikten müteahhitliğe terfi eden madrabazlar, ey simsarlar.
Yalanlarınıza paravan ettiğiniz Din’ü İslam’ı iyi tanıyın. İslam’ın son Nebi’sine dikkat edin. Namaz biter bitmez eve koşan, evdeki altınları dağıttıran o hakikat elçisine kulak kesilin...
Üstünde kuluçkaya yattığınız servetlerin gölgesinde kıldığınız namazlar eşliğinde çıktığınız zulüm seferinde hangi derenin suyu olduğunuzu görün. Anlayın artık!
‘Dindar nesil’ yetiştiricileri, bu hakikatlerden uzaktır.
Onlar, gerçek manada İslam’a değil, işlerine gelen, keselerine dokunmayan bir dine tabi olmuşlardır.
Bakınız ne diyor Allah’ın Resulü:
‘Yanımda Uhud Dağı kadar altınım olsa, borcumu kapatacak bir miktardan fazlasını aradan üç gece geçmeden dağıtırım ve bundan çok haz duyarım. (İmam Rüdani)
‘Ehl-i Sünnet vel Cemaat’ demek, Peygamberin yoluna tabii olmak demektir. Siz ehl-i sünnet yolundan çıktınız...
‘Ehl-i Servet ve Şatafat’ oldunuz...
Allah Resulü’nün zühdünü tercih saydınız. Sakalını taklif edip,icraatlarını terk ettiniz. O’nun gibi yemeyi, içmeyi tercih etmeyip, O’nun gibi giyinmeyi üstün tuttunuz. Bu yolla aldattınız, kandırdınız.
Dindarlık, kişinin kıldığı namazla değil, edindiği servetle malum olur. Parayı seven Allah’ı sevmez. Allah’ı seven, parayı, zorbalığı, emperyalizmi sevemez...
Kıldığı namazları şov aracı yapanların, Allah Resulü namaz kılarken dahi yoksulları düşünüyor iken, bu riyakarlıkları üzerinden insanları aldatması nasıl bir iştir?
Dedik ya, ‘Ehl-i Servet vel Şatafat...’
Dindar neslin yolu, erkânı budur.
Peygamber sünnetini terk edenler, Obama’nın sünnetine tabi oluverir!
Zühd gitmiş, riya gelmiş... Talan, yalan, mal devşirme ‘din’ü devlet oluvermiş...’
Allah körlere basiret ihsan eylesin.”
***
Yukarıdaki satırları Abdestli Kapitalizm, Devrim Ayetleri gibi kitapları büyük ilgi gören gazetemizin eski yazarı Eren Erdem’in son kitabı, “Devrimci Peygamber”den aldım...
Eren, dini kullananlara “Okuyun” diyor ama kendisi de benim kadar iyi biliyor ki, onlar asla okumazlar...
Okumadan saldırırlar...
Dindar bir kalem olarak, yıllardır dinin ticarete ve siyasete alet edilmesini anlatan Eren Erdem, bu gerçekçi ve cesur kitabıyla yine olay yaratıyor!
DEVRİMCİ PEYGAMBER
Türü: İnceleme
Yazan: Eren Erdem
Yayınevi: Kırmızı Kedi
Baskı tarihi: 2014, Eylül
Sayfa sayısı: 243
Fiyatı: 15 lira.
Not: Yazarla tanıştırıldık ama öteye geçmeye zaman bulamadık...
LASTİK AYAKKABILI ÇOCUĞUN HAYATI...
“Yüce dinimizin, diğer tüm semavi dinlerle ortak paydası ‘güzel ahlak’tır. Denklemin pay bölümündeyse her inanç sistemine öz ritüeller vardır. Namaz kılmak, oruç tutmak, hacca gitmek gibi, cemevinde, kilisede veya sinagogda dua edip ayin yapmak gibi, sonucu itibarıyla sadece birey ile Tanrı arasında olan davranış biçimleridir bunlar. Ve sonuçları bakımından sadece bireyin kendisini ilgilendirir.
Güzel ahlak ise, çevrenizdeki diğer insanları ve hele yönetici makamlarındaysanız, yönettiğiniz kitlenin hem bugününü hem de geleceğini yakından ilgilendirir.
Güzel ahlak olmadan dindar olunmaz. Kısacası, yalan söyleyen, yetim hakkı yiyen, sahtekarlık yapan ve benzeri ahlak dışı eylem ve söylemlerin sahipleri dindar olduklarını iddia edemezler. Düzmece delillerle masum insanların suçlanması oyununu tezgahlayan, buna alet olan ve yardım edenlere ahlakı düzgün insanlar olarak bakılamaz.
Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’e göre, kullarının günah ya da sevabını, dindar olup olmadığını tayin yetkisi sadece ve sadece yüce Allah’a aittir. Bu konuda peygamberine dahi yetki vermemiştir. Buna göre belli bir makama ‘dindar birini seçeceğiz’ demek, Allah’a şirk koşmak değil midir?”
***
Bu sözler bir din bilginine değil, Genelkurmay İkinci Başkanlığı ve 2’nci Ordu Komutanlığı görevlerinde bulunduktan sonra 30 Ağustos 2002’de emekliye ayrılan Orgeneral Edip Başer’e ait...
Hayatını anlattığı, “Kanatsız Uçmak” isimli kitabında Türkiye’nin bugün yaşadığı sorunlara da değinen Başer, birçok yüksek rütbeli subayımız gibi, yoksul bir ailenin çocuğu...
Çocuğu lastik ayakkabıyla geçmiş...
Ancak askeri liseye girmesiyle hayatının akışı değişmiş...
Başarılı bir asker olarak, birçok tarihi olayın aktörü ya da tanığı olmuş...
Örneğin Başbakan Adnan Menderes’in Yassıada’da asılmasından önceki intihar girişimine tanıklık etmiş...
***
Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi konusunda doktora yapan Edip Başer’in kitabı “Kanatsız Uçmak” sadece bir askerin yaşam öyküsü değil... Aynı zamanda müthiş bir “başarı öyküsü...”
Otobiyografi türünün meraklılarına öneririm.
KANATSIZ UÇMAK
Türü: Anı
Yazan: Em. Orgeneral Edip Başer
Yayınevi: Remzi Kitabevi
Baskı tarihi: 2014, Eylül
Sayfa sayısı: 335
Fiyatı: 20 lira.
Not: Yazarla tanışmıyorum.
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları