Tarih:
25.04.2013
Tarihi gün!
Mustafa Mutlu, ''En büyük tartışma konusu ise; bu süreçte güvenlik güçlerinin ve savcıların nasıl bir tavır takınacağı''...
Abdullah Öcalan‘ın “özel ulağı” BDP İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder‘in verdiği bilgiye göre Kandil‘deki terör şefleri bugün bir açıklama yapacak ve PKK‘lı teröristler “çekilmeye” başlayacak. Ve “çekilme” yıl sonuna kadar sürecek.Giderken silahlarını götürecekler mi yoksa gömecekler mi; henüz belli değil... En büyük tartışma konusu ise; bu süreçte güvenlik güçlerinin ve savcıların nasıl bir tavır takınacağı...
Onların görevi, “suçluları yakalayıp yargı önüne çıkarmak”ken, teröristlerin “şov” yaparak çekip gitmelerine nasıl seyirci kalacaklar?
Bu, “görevi ihmal” suçuna girmeyecek mi?
Önce asker çekildi!
Daha da düşündürücü olanı ise askerin tavrı! PKK, eli kanlı katillerini “çekmeye” bugün başlayacak ama...
Türk Silahlı Kuvvetleri, “Ellerini kollarını sallayarak çıksınlar, rahatsız etmeyelim” dercesine, çoktan “çekilmeye” başladı bile!
Yani... Askerlerimiz, Güneydoğu‘dan Batı’ya göç ediyor...
Örneğin Şırnak’ın Irak sınırında PKK ile mücadele için konuşlanmış tank ve ağır silahlar, konvoy hâlinde Batı’daki illere yollanıyor...
Soranlara da bunun “yaz konumlanması” olduğunu söylüyorlar. Oysa bugüne kadar hep tersi olurdu.
Dünyanın hangi ülkesinde asker, güvenliğini sağlamakla sorumlu olduğu “vatan topraklarını” terk eder, bunun bir örneği daha var mıdır; bilmiyorum! Tek bildiğim; askerin çekilmesini, PKK’nın ve teröristbaşının istediği.
Yani... Operasyon, devletin resmi güçleriyle teröristler arasında “tamamen eşit koşullarda” gerçekleştiriliyor!
Gerekçe ne?
“Daha fazla kan dökmesinler!”
Tamam; daha fazla kan dökmesinler de... Döktükleri ne olacak?
Siz hiç evinizi basıp karınızı, çocuklarınızı öldüren bir katile, “Yeter ki beni de öldürme... Önce ben gideyim, sonra sen kaçıp kurtul” der misiniz?
Derseniz, o saatten sonra “adam” olduğunuzu söyleyebilir misiniz?
Ya katil? Acaba kaçıp kurtulduktan sonra gerçekten tövbe edip, doğru yola döner mi? Yoksa bu kadar korkak ve ürkek olduğunuzu görüp, ilk fırsatta sizin de canınızı almak için yeni planlar mı yapar?
Sürecin isimleri!
Kim ne derse desin... Bu sürecin adı zorlama bir şekilde konulduğu gibi, “barış” falan değil; kabak gibi “teröre ve teröriste teslim olma” sürecidir.
“Katile yenilme süreci”dir...
Devleti yöneten siyasetçilerin ve bürokratların, “görevi ihmal süreci”dir...
“Kanuna dayanmayan emirlerin hayata geçirilmesi süreci”dir...
“Haklının haksıza, mazlumun zalime yenildiğinin ilan edilmesi süreci”dir...
Devleti yönetenler bu süreci içlerine sindirebilir...
“Terör”ü savaş...
“Terörist”i aktivist...
“Teslimiyet”i barış...
“Yenilgi”yi zafer olarak sunabilir...
Peki; sokaktaki halk bunu “yer” mi?
Yer!
Eğer yıllardır oya gibi işlediğin politikalarla onu bu kadar “bencil” ve “umursamaz” yaparsan, büyük bir çoğunluk yer!
“Yemeyen, yiyemeyen” ise...
Bizim gibi saçını, başını yolar!
Dikilmişler!
Dünkü “Anıtkabir’de dikilmediler” başlıklı yazımda, Anıtkabir‘deki 23 Nisan törenine gitmeyen 16 bakanın ismini yazmıştım.
Bunu yaparken ajansların geçtiği bilgilerden yararlanmıştım.
Üç kişiye haksızlık etmişim:
Bülent Arınç, Mehmet Şimşek ve Ömer Çelik...
Yani törenlere katılan bakan sayısı dokuz değil, on ikiymiş..
Ama... Gitmeyenlerin sayısı yine de gidenlerden fazla...
Diyeceksiniz ki “Canım, orada yatan devletin kurucusuna saygı duymayan siyasetçilerin gidip gövde gösterisinde bulunması bu kadar mı önemli?”
Haklısınız; değil...
GÜNÜN SORUSU
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Gebze Ticaret Odası’nın binasına dev bir Atatürk posteri asılmış... Ama “küçük” bir hata yapılmış ve Atatürk’ün başı alta gelmiş... Hata hemen düzeltilmiş ama sosyal medya karışmış... Sorum size:
Hayata ters bakanlar, hangi işlerini “düz” yapabilirler ki?
Uyan Türkiye... (46)
Ergenekon tutuklusu Fatih Hilmioğlu’na “kanser” teşhisi konulmasının üzerinden yıl geçti! Kanser, teşhiste ve tedavide zaman kaybını affetmeyen bir hastalık... Oysa hastane koşullarında yeterli tedavi mümkün olmuyor. Gelin görün ki mahkeme heyeti, Hilmioğlu’nu bir türlü tahliye etmiyor!
O tahliye edilmediği için ölümcül uyku apnesi hastalığına yakalanan Emekli Üsteğmen, Avukat Serdar Öztürk de tedaviyi reddediyor.
Ve ne acıdır ki; her insanın en temel hakkı olan “tedavi hakkı”nın engellenmesi devleti yönetenlerin umurunda bile olmuyor!
Bu yüzden tutuklu hastalara yapılan bu büyük haksızlığı protesto ediyoruz
Duygularımızı, düşüncelerimizi yazıp, devleti yönetenlere gönderiyoruz.
Devlet protokol listesine göre bugün sırada yeniden en yüksek yargı organı olan Anayasa Mahkemesi’nin Başkanı Haşim Kılıç var...
Faks: (0312) 463 74 00
E-posta: bilgi@anayasa.gov.tr
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları