loading
close
SON DAKİKALAR

Themis’ten habersiz hâkim olur mu?

Mustafa Mutlu
Tarih: 13.04.2014

Mustafa Mutlu; Adliyelerin önünden geçerken bir elinde terazi, diğerinde kılıç tutan, gözleri bağlı bir kadın heykeli görürsünüz…

Adliyelerin önünden geçerken bir elinde terazi, diğerinde kılıç tutan, gözleri bağlı bir kadın heykeli görürsünüz…
İşte o heykel, Adalet ve Düzen Tanrıçası Themis’e aittir!
Themis; yasadır, kuraldır.
Mitolojiye göre Olympos’ta yaşar; tanrıların toplantılarına başkanlık eder.
Her yerde her zaman vardır.
Elindeki terazi, adaleti ve bunun dengeli şekilde dağıtılmasını…
Diğer elindeki kılıç ise adaletin keskinliğini simgeler.
Kadın ve bakire oluşu, bağımsızlığını…
Gözlerinin bağlı olması da tarafsızlığını ifade eder.
***
Durup dururken neden mi anımsattım bu ansiklopedik bilgileri size?
Adana’da yasadışı izleme iddiasıyla tutuklanan altı polisi biliyorsunuz… İşte; onların tutuklanmasına karar veren hâkim İbrahim Sağır, hakkındaki “O zaten AKP’li… Doğal olarak iktidarın emrinde” iddiasına dün Facebook hesabından yanıt vermiş… Demiş ki:
“Hakkımda basında birçok haber yayınlanmış olduğunu gördüm. Hâkim, dosyanın muhteviyatına bakarak hukuki gerekçeler ve vicdani kanaatine göre karar verir. Verdiğim karardan da eminim. Sayın Başbakan’ın hayranı olmam hususuna gelince: Şu büyük milletin teveccühünü kazanmış ve ülkemin başbakanlığını yapan Sayın R.T. Erdoğan’ı seviyor ve takdir ediyorum. Şimdi; verilen tutuklama kararıyla bu hususun ne gibi bir bağlantısı var, onu anlayamadım. Özel hayatım bana aittir ve kimi sevdiğim kimi sevmediğim de hiç kimseyi ilgilendirmez.”
***
Bu açıklamayı okuyunca bile; insanın tüyleri diken diken oluyor ve ülkemizdeki yargı teşkilatına olan güveni sıfırlanıyor.
Bırakın dört yıl hukuk okumayı, hâkimlik, savcılık ya da avukatlık yapmayı, biraz olsun mürekkep yalamış herkes Themis’i ve onun elindeki terazi ile kılıcın ne anlama geldiğini, gözlerinin neden bağlı olduğunu bilir.
Ama bizim hâkimimiz bilmiyor!
Demokrasilerde birbirinden ayrı olması gereken üç güçten birinin, yani yargının mensubu olarak; iktidarla, yani yürütmeyle hiçbir ilişkisi olmaması gerektiğinden haberi bile yok!
***
Hani; Deniz Baykal’a ait kaset ortaya çıktığında Başbakan keyifle, “Bu kasetin özel hayata ait olduğu iddia ediliyor. Ne özeli be; genel bu, genel” diye bağırmıştı ya…
Ben de Hâkim İbrahim Sağır’a söylemek isterim ki; tarafsız olması gereken bir hâkim olarak, yürütmenin başındaki Başbakan’a dair kişisel hislerinizi açıklamanız asla “özel” olamaz beyefendi!
Açıklarsanız; bu hisler “özel” olmaktan çıkar, genelleşir!
Böyle olunca da sizin tarafsızlığınıza, bağımsızlığınıza ve doğal olarak verdiğiniz ve vereceğiniz kararların adilliğine güvenimiz kalmaz!
***
Hâkim Bey’i bu açıklamasından dolayı kınamıyorum.
Çünkü eğer bir “hâkim”, “tarafsız” olması gerektiğini bile bilmiyorsa, Başbakan’a olan sevgisini uluorta açıklamasının tarafsızlığına gölge düşürebileceğini görmüyorsa ve bunu “özel hayat” olarak algılıyorsa; emin olun suç onda değildir!
Suç, onu “yetiştirmeden” mezun eden hukuk eğitimi sistemi ile hâkim yapan devlettedir!
***
Eminim ki bu Hâkim Bey, bu yazımdan dolayı hakkımda dava açacak…
Hay, hay; bu konuda açılacak bir davada, hele hele bir yargı mensubuna karşı Themis’i savunmak için seve seve kellemi bile verebilirim!

TÜKETMİYORUZ! (10)
25 BİN!
Tüketimden gelen gücümüzü kullanmak ve “demokratik diktatörlüğe” isyanımızı haykırmak için Facebook’ta açtığımız sayfaya TÜKETMİYORUZ isimli sayfaya katılım on günde 25 bine yaklaştı.
Bu, bir rekora koştuğumuzun kanıtı!
Şimdiki hedefimiz bu sayıyı sizlerin katkısıyla birkaç ay içinde milyonlara ulaştırıp belki de dünyanın en geniş katılımlı “pasif direnişi”ni başlatmak…
Desteğinizi bekliyoruz:
(TÜKETMİYORUM’a destek olmak için LÜTFEN TIKLAYIN)
GÜNÜN SORUSU
Yıllardır iktidarı üzecek hiçbir karar almayan Anayasa Mahkemesi’ne bir şeyler oldu. Önce Silivri zindanlarını kısmen de olsa boşalttı, sonra Başbakan’a rağmen Twitter’ı açtı; dün de iki kanunu iptal etti. Sorum size:
Yüce Mahkeme’deki bu ilginç değişikliklerde, üyeler arasındaki “hükümetçi-cemaatçi ittifakı”nın bozulmasının rolü olabilir mi?
TÜRBANLI İLK REKTÖR!
İki dönemdir rektörlük görevini yürüten Dicle Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç da türbana bürünmüş…
Peki; kim bu Prof. Dr. Ayşegül Jale Saraç?
Özgeçmişini anlatacak değilim; meraklısı internette arar, bulur!
Sadece şu kadarını bilin yeter:
27 Temmuz 2007 genel seçimlerinde AKP’den milletvekili adayı oldu, seçilemedi.
Sonra Dicle Üniversitesi rektörü adayı oldu. Seçimlerde aldığı oylarla üçüncü sırada olmasına rağmen Cumhurbaşkanı tarafından ataması yapıldı.
Kendisine bir sorum olacak:
Birdenbire hidayete ermediğinize göre bunca yıl, başınızı açarak günah işlediğinizi mi düşünüyorsunuz? Yoksa bugün örtünmenizin altında, mensubu olduğunuz söylenen Fethullah Gülen Cemaati’nin iktidarla kavgasından zarar görmeden kurtulma hesabı mı yatıyor?
GÜNÜN İSYANI!
Holding gazetelerinin, dik durmaya çalışan gazetecileri teker teker kapı önüne koyduğu bir dönemde, tek özelliği “Cumhurbaşkanı Gül’ün arkadaşı olmak” olan Fehmi Koru isimli ispiyon yazarı, dün yine bazı yazarları patronlarına şikâyet ederek atılmalarını istemiş… Sözüm, kendisine:
Bugüne kadar dökülmesine neden olduğun gazeteci kanları yetmedi mi ki hâlâ birilerini jurnalleyip duruyorsun?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları