Tarih:
31.05.2016
Turkuvaz renkli pist!
Mustafa Mutlu; Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin inmesi için mezraya bir helikopter pisti ve pisti köye bağlamak için de asfalt yol yapılıyormuş...
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yanına yeni Başbakan Binali Bey’i de alıp Dürümlü Mezrası’na gitmeye karar vermiş...Dürümlü Mezrası, PKK’nın on gün kadar önce kendisine direnen 16 kahraman köylümüzü katlettiği yer...
Bu yüzden Cumhurbaşkanı’nın ve Başbakan’ın oraya gitmesi, devletin her yerde var olduğunu halka gösterebilmesi çok önemli...
Buraya kadar sorun yok!
***
Cumhurbaşkanı’nın helikopterinin inmesi için mezraya bir helikopter pisti ve pisti köye bağlamak için de asfalt yol yapılıyormuş...
Bu yüzden iş makineleri aralıksız çalışıyormuş...
Binlerce Mehmetçik günlerdir, terörle savaşı bırakıp bölgenin güvenliğini sağlamaya çalışıyormuş... Mezra, kilometrelerce öteden güvenlik çemberine alınmış...
Diyarbakır Valisi Hüseyin Aksoy da tüm işini gücünü bırakarak kentin önde gelenleriyle birlikte mezraya gitmiş ve hazırlıkları yerinde incelemiş...
Bunlarda da sorun yok!
***
Sorun nerede başlıyor biliyor musunuz?
Cumhurbaşkanı, devletimizin “kırmızı-beyaz” olan renklerini “turkuvaz”a dönüştürmek istiyor ya... İşte bu yüzden yapılan helikopter pisti de turkuvaz renkte oluyormuş!
Sanki başka hiçbir derdimiz kalmamış gibi, Cumhurbaşkanlığı yetkililerinden özel uyarı gelmiş!
***
Pist, normal asfalt rengi olsa ne olur?
Cumhurbaşkanı’nın forslarından biri mi dökülür?
Her gün onlarca gencimiz ölürken...
Anaların, babaların yüreği evlat acısıyla dağlanırken...
Alçak ABD, terör örgütünü açıkça “himayesine” alırken...
Devleti yönetenlerin başka işi gücü mü kalmadı?
***
Ülke kan kırmızısına boyanırken... Ülkeyi yöneten devletin başı “Turkuvaz da turkuvaz” diye kapris yapıp güvenlik güçlerimizi oyalıyorsa; ya başta bir sorun vardır ya da o başa hâlâ tahammül eden vücutta...
Kararı size bırakıyorum!
ÇOCUKMUŞ!
Televizyonlar iki gündür Mardin’in Nusaybin ilçesinde iyice köşeye sıkıştırıldıktan sonra teslim olan 25 PKK’lıyı gösteriyor.
Yok; çok pişmanlarmış da...
Yok; hepsi masum çocuklarmış da...
PKK bunları kandırmış da...
Aslında onların suçu yokmuş da...
Bu haberleri dinlerken bile çıldırıyorum!
O “masum çocuklar”, teslim olmaktan başka çarelerinin kalmadığını anladıkları ana kadar, askerimizi ve polisimizi öldürmeye, en azından öldürmek için ateş etmeye devam etti!
Eğer tam örgütü çökertme noktasına yaklaşmışken yine geçmişte birçok kez yaptığımız hatayı tekrarlayıp duygusallık saçmalığına kapılırsak ve “topluma kazandırma” gerekçesiyle bu teröristleri üçer-beşer ay içeride tuttuktan sonra serbest bırakırsak, dönecekleri yer yine “dağ”, hedefleri yine “Mehmetçik” olacaktır!
***
Herkes ama öncelikle bu saçma haberleri yapan meslektaşlarım akıllarını başlarına alsın:
O teröristler, “masum çocuk” falan değil, bildiğiniz azılı katil!
Cezaları buna göre verilmeli...
GÜNÜN SORUSU
Davutoğlu’na yakın olduğu için son genel kurulda AKP MKYK’sına tekrar seçilemeyen Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, dinci Vahdet Gazetesi’ndeki köşesinde, “Kişiye odaklı bir siyaset hem itibar kaybettirir, hem de var olan sorunları içinden çıkılamaz hale getirir” diyerek Erdoğan’ı eleştirmiş... Sorum kendisine:
MKYK’ya seçilseydiniz, bu eleştiriyi yine de yapacak mıydınız?
Adrese teslim doçentlik!
Aksaray Üniversitesi Rektörlüğü, Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Yeni Türk Edebiyatı Anabilim Dalı için bir yardımcı doçent almaya karar vermiş... Bunun için de gazetelere ilan vermiş. İlanda aynen şöyle denilmiş:
“Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı’nda yüksek lisans ve doktora yapmış olmak. Fatma Karabıyık Barbarosoğlu üzerine çalışmış olmak.”
Meslektaşlarım, YÖK’ün sitesi üzerinden küçük bir araştırma yapmış...
Yeni Şafak yazarı Barbarosoğlu üzerine yüksek lisans ve doktora çalışması yapan dokuz kişi olduğunu görmüşler.
Ancak bunların da sekizinin, kriterleri uymuyormuş...
Yani; geriye sadece bir kişi kalıyormuş!
***
Aksaray Üniversitesi Rektörü’ne ve adı geçen fakültenin dekanına soruyorum:
İş vermek için sadece adını, soyadını yazmadığınız o talihli “doçent” kim?
Eşiniz mi, kızınız mı?
Ve bu yaptığınız, büyük bir rezalet değil mi?
156+319!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Murat Kapıkaya’da:
***
“Soru sormak için, karşımızda bir muhatabımızın olması gerekir. Muhatabımızın sorudan haberi yoksa bu da havanda su dövmeye benzer. Sanırım bu ‘Cumhurbaşkanı eskisi’, parasızlıktan gazetenizi okuyamıyor. Bunun için, 1 yıllık AYDINLIK Gazetesi aboneliğini onun adına kabul ediyorum. Belki okuyamadığından (!) yanıt veremedi bunca zamandır.
Not: Aboneliğin yanı sıra, yakını görme sorunu olabilir diye Tahtakale’den bir adet ‘okuma gözlüğü’ de göndereceğim.
Battı balık, yan gider...”
GÜNÜN İSYANI
Avrupa Birliği Bakanı olan Ömer Çelik, Türkiye için AB’nin yegane (biricik) seçenek olmadığını söylemiş... Ömer Bey haklı; AB bana göre de tek seçenek değil... Atatürk tek seçeneğimizi zaten yıllar önce koymuş: Tam bağımsızlık... İsyanım Ömer Çelik’e:
Hem AB’ye inanmıyorsun, hem de ‘AB Bakanı’sın... Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu? Birazcık ilkeli davransan, birilerine ayıp mı etmiş olursun?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları