Tarih:
21.01.2016
Y-CHP cephesinde değişen bir şey yok!
Mustafa Mutlu; CHP’li dostlar kızmasın (Y-CHP’liler kızabilir) yedi seçim değil yetmiş seçim daha geçse... Bu Y-CHP’den hepsini kaybeder!
CHP’de Kurultay bitti.Ne değişti?
Daha önce yönetime “kadın kotası”ndan sokulan azılı Atatürk karşıtı Mehmet Bekaroğlu yok...
Partinin gericileşmesinin başını çeken Gürsel Tekin yok...
Hürriyet’teyken iktidar karşıtı yazarları kovup da kendi işsiz kaldıktan sonra CHP’ye (Gürsel Tekin’le yakınlığı sayesinde) bacadan giren Enis Berberoğlu da yok...
Yoklar da... Ne kadar yoklar?
Sadece şimdilik, Parti Meclisi’nde yoklar...
Ama Meclis’teki partide varlar!
Çünkü hepsi hâlâ CHP milletvekili...
***
Ayrıca... Sezgin Tanrıkulu orada mı?
Orada!
“Yeni Kemal Derviş” diye takdim edilen Selin Sayek Böke orada mı?
Orada... Hem de en fazla oyu alarak girdi Parti Meclisi’ne...
Peki; hiç mi olumlu bir değişiklik yok?
Teğmen Mehmet Ali Çelebi var örneğin; listeyi yara yara girmiş...
Ama tek başına!
***
İşin buraya kadar olan kısmı, Hatice...
Gelelim neticeye:
Benim için CHP’nin yıllardır kronik hale gelen başarısızlığının en önemli nedeni; ne Bekaroğlu, ne Erdoğan Toprak, ne Enis Berberoğlu, ne de Gürsel Tekin...
Hatta Kılıçdaroğlu bile değil!
Yenilen...
Yedi seçim üst üste kaybeden...
Y-CHP!
Peki; yeni seçilen ekip Y-CHP’nin fiyaskolarla dolu defterini kapatıp CHP’yi gerçek kimliğine oturtabilir mi?
Hayır!
İşte; bütün mesele bu...
***
CHP’li dostlar kızmasın (Y-CHP’liler kızabilir) yedi seçim değil yetmiş seçim daha geçse... Bu Y-CHP’den hepsini kaybeder!
Çünkü bu partide, Atatürk yok...
Yani ideoloji yok...
Program yok...
Hedef yok...
Kaygı yok...
Tüzük yok...
Büzük yok...
Sadece “ayak oyunları” var!
Kaybetmeyip de ne yapacak?
***
Kısacası...
Kurultay’ında bile Kürtçe pankart açan bir yönetimi ben kabul etmiyorum arkadaş! Bunu ilericilik, demokratlık adına yapıyorsanız, bugüne kadar gerici miydiniz, demokrat değil miydiniz? Hangi CHP Kurultayı’nda böyle bir pankart açıldı?
Türkiye’yi bölmek isteyenlerin süsleyip önümüze koyduğu “Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı” dayatmasını da kabul etmiyorum.
Sadece “eşit vatandaşlık” hedefini kabul ediyorum.
Hem anasından hem de babasından Türk olarak doğan biri olarak, bazı Kürt asıllı vatandaşlarımıza tanınan bütün haklardan yararlanmak istiyorum!
Örneğin ben de onlar gibi 35 bin kişinin oyuyla Meclis’e 1 vekil gönderebilmek istiyorum; 100 bin kişinin oyuyla değil!
Lüks ciplere binip elektrik faturası ödememek, vergi vermemek ayrıca bir de yoksul maaşı almak istiyorum!
***
Neymiş... Bu CHP “sert” muhalefet yapacakmış...
İyi de kardeşim; adın Mülâyim, sert olsan ne yazar?
Ayrıca...
Kırk yıllık Kâni...
Olur mu yani?
156+219!
“Önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’e mektuplar”a devam ediyoruz. Sıra Sait Balcı’da... Sizin de Gül’e söyleyecekleriniz varsa mustafa0mutlu@gmail.com adresine gönderebilirsiniz...
***
“Mustafa Bey, anladığım kadarı ile önceki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, sizin ve okuyucularınızın sorusunu yanıtlamaya niyetli gibi görünmüyor. Ben diyorum ki, bu soruyu danışmanlığını yapan eski gazeteci Ahmet Sever’e soralım. Ne de olsa ona en yakın isimlerden biriydi. Hatta kitabını bile yazmıştı. Bu vesile ile Ahmet Sever’e ilk soruyu da ben sorayım:
Sayın Sever...
Mustafa Mutlu ve okurları bunca zamandır Abdullah Gül’ün görev süresi sonunda Huber Köşkü’nde kaldığı günlerin masraflarının ödenip ödenmediğini soruyorlar. Eğer siz bu soruların yanıtını biliyorsanız eski bir danışman olarak yanıt vermek sizin de göreviniz sayılır. Hem bu aralar yeni bir kitap yazıyorsanız bu konu da size malzeme olur. Ne derseniz Ahmet Bey, haksız mıyım?”
GÜNÜN SORUSU
Vatan Partisi, PKK’nın siyasi ayağı olan HDP’nin kapatılması ve yöneticileri hakkında gerekli işlemin yapılması için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu... Sorum Başsavcı’ya:
Bu davayı açmak için ille de birilerinin başvuruda bulunması mı gerekiyor?
Cem Yılmaz’a iki yıl!
Öğretmen Serkan Öz’ü anımsıyor musunuz?
Hani... Yalova Valisi Selim Cebiroğlu, kıyafetlerini beğenmediği için öğrencilerinin önünde azarlamıştı da...
O da meslektaşlarının bu muameleyi kınamak için düzenlediği yürüyüşte kalp krizi geçirerek ölmüştü.
Cem Yılmaz bu olaydan sonra Twitter hesabından, “Mevki ile adam ezmek, kalbini ölesiye kırmak... Yazık oldu; gitti öğretmencik. Daha büyük mevkilere gelesin Vali Bey...” diye bir paylaşımda bulunmuş...
Yalova Valisi Cebiroğlu bunu büyük bir hakaret saymış ve şikayette bulunmuş. Savcılık da Cem Yılmaz hakkında iki yıla kadar hapis istemiyle dava açmış!
Peki; aynı savcılık, “ölüme neden olmak” suçundan Vali Bey hakkında dava açmış mı?
Hayır!
***
Olayın özü şu:
Birinin ölümüne yol açabilirsiniz; bu serbest!
Bu durumu eleştirirseniz ayvayı yersiniz!
Ne diyeyim; sen hiç “büyük mevkilere falan çıkmayasın, hep bizim gönlümüzdeki Cem Yılmaz olarak kalasın” kardeşim!
GÜNÜN İSYANI
Atatürk’ün partisi CHP, Meclis’teki odasından Atatürk portresini indiren milletvekilini bulup cezalandırmazsa, AKP’li vekil de görevli olduğu spor salonunda Atatürk Köşesi hazırlayan belediye işçisini kovar... İsyanım Kemalpaşa Belediyesi’nin AKP’li Başkanı’na:
Aç bıraktıkların kadar aç kalasın!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları