loading
close
SON DAKİKALAR

Ya Başbakan ya da Genelkurmay Başkanı hemen istifa etmeli

Mustafa Mutlu
Tarih: 11.06.2014

Mustafa Mutlu; O bayrağı indireni, neyse alacaksın, indireceksin, gereğini de yapacaksın. Yapmıyorsan da sorumlusun.

"Şimdi çıkacak birisi garnizonun duvarlarını aşacak, Türk bayrağını indirecek, o bayrağı indirirken o görevliler seyredecek.

Neymiş?

'Çözüm sürecini sekteye uğratmayalım.'

Ne demek ya?

O bayrağı indireni, neyse alacaksın, indireceksin, gereğini de yapacaksın. Yapmıyorsan da sorumlusun.

Herhalde ben Ankara'dan gelip de o bayrağı indireni indirmeyeceğim. Burada 'çözüm süreci...'

Böyle bir şey olmaz.

Bunun gereği neyse bunu yapmaya mecbursun.

Askerin, polisin bahanesi olamaz.

Ben buradan Güneydoğu'ya tüm kardeşlerime sesleniyorum:

Yollar kesiliyor ne olacak?

Efendim, 'Çözüm süreci sekteye uğramasın...'

Arkadaşlar böyle bir mantık olmaz. Gelip yolları kesen bu eşkıyalara, teröristlere, evet orada jandarması da polisi de haddini bildirecek.

Bir devletin görevi, yol emniyetini sağlamaktır; can emniyetini, mal emniyetini sağlamaktır. Sen bunları yapamıyorsan görevli olarak, biz gerekeni yaparız o zaman."

***

Diyarbakır'daki bayrak indirme olayı büyüdü ya; Başbakan "açılımı saçılımı" unuttu...

Açıkça askeri suçluyor.

Askerin, çözüm sürecini sekteye uğratmamak için "bayrağı indireni indirmemesini" eleştiriyor...

"Senin görevin bayrağı indireni, yol keseni engellemektir" diyor...

Böylece, siyasi iktidar olarak askere hiçbir zaman, "PKK'ya müdahale etmeyin" talimatı vermediğini ima ediyor!

***

Madem öyle...

Bu sabahtan tezi yok...

Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'i görevden almalı!

Çünkü TSK, onun döneminde PKK'nın şımarmasına neden olacak kadar geri çekildi.

Madem Başbakan, askerin bu tavrını yanlış buluyor, onaylamıyor...

Madem bu talimatı kendisi vermedi...

Madem "bayrağı indirenin indirilmesini" istiyor...

O zaman "indirilecek" kişi, askeri kışladaki bir iki askerle, ne yapacağını şaşırmış bir iki subaydan ibaret olmamalı...

Başbakan, asıl indirilmesi gerekenin, TSK'yı böyle bir "teslimiyete" sürükleyen Genelkurmay Başkanı olduğunu görmeli...

***

Eğer, "Hayır, Necdet Paşa'nın sorumluluğu yok... O, benim sözümden çıkmadı, ben ne dediysem onu yaptı" diyorsa...

O zaman dünkü açıklamaları doğru değil!

Evet, Ankara'dan gidip bayrağı indireni bizzat indirecek hali yok ama...

O zaman bayrağı indireni indirecek kişileri de engellemeyecek...

Engellediyse; kendisi...

Engellemediyse; görevini yapmayan Genelkurmay Başkanı istifa etmeli...

***

Bu, sıradan bir istifa çağrısı değildir...

İstenilen istifalar, bayrağa saygının gereğidir.

SUSKUNLAR!

Diyarbakır'daki askeri kışladan bayrağın indirilmesine tepki gösterenleri izliyorsunuzdur...

Bir de hiç tepki vermeyenler var.

Kim bunlar?

Muhalefetteki bazı partiler örneğin...

Ya da "Kürt meselesi" konusunda her fırsatta ahkâm kesen TÜSİAD, TESEV, TOBB, DİSK, KESK gibi kurumlar...

Veya liboş yazarlar...

Hepsine birden soruyorum:

İndirilip yere fırlatlan o bayrak, düşmanınızın bayrağı mı ki iki satırlık bir açıklamayı "sembolik" de olsa yapma gereği duymadınız?

Bu suskunluğunuzu neye yormalıyız?

GÜNÜN SORUSU

Muğla'nın Fethiye ilçesinde 9 Mart'ta Halkların Demokratik Partisi (HDP) ilçe binasındaki tabelayı indirdikleri öne süren 118 kişi hakkında 2 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Sorum savcılara:

Bırakın ceza istemeyi; Diyarbakır'da bayrak indirenlerin parti tabelasını indirmek, bizzat sizin anayasal göreviniz değil mi?

ADD'YE YAKIŞMAYAN...

Son yedi-sekiz senedir Atatürkçü Düşünce Dernekleri'nin yurt genelinde düzenlediği onlarca konferansa katıldım ve sevgili ADD'lilerle buluştum.

Bu buluşmalarla ilgili belki de en net saptamam; nereye gidersem gideyim Atatürkçü mücadelede kadınların başı çektiğiydi.

Hemen hemen bütün etkinliklerdeki kadın katılımcıların oranı en az dörtte üçtü!

Mücadelesini yürekten desteklediğim ADD'nin Genel Kurulu gerçekleştirildi ve sevgili Tansel Çölaşan'ın listesi seçimleri kazandı.

Buraya kadar her şey çok güzel...

Yadırgadığım tek şey ise; 25 kişilik Yönetim Kurulu'nda kadın üye sayısının 6'dan 3'e düşmesi...

Tansel Çölaşan, Dr. Zuhal Özen Manoğlu ve Prof. Dr. Bige Sükan...

İyi de ADD'yi ayakta tutan, bütün etkinliklerini gerçekleştiren ve katılan kadınların, yönetimde 6 kişiyle temsil edilmesi bile büyük haksızlıkken, 3'e indirilmesinin gerekçesi ne?

Milletvekili seçimlerinde kadınlara tanınan kota bile bu orandan çok daha yüksekken, böylesine "erkek" bir yönetim, ADD'nin ruhuna yakışıyor mu?

Umarım ADD yönetimi bu "dost eleştirisi"ni ciddiye alır ve önümüzdeki genel kurula, kadın ağırlıklı listelerle gider.

GÜNÜN İSYANI!

Son zamanlarda iktidarla yakın ilişki içine giren Uşşaki Tarikatı mensupları, bu kez Çorum'da, hem de şehir stadyumunda zikir yapmış... Sorum Cumhuriyet Başsavcısı'na:

Tarikatları kapatan Devrim Yasası yürürlükten kalktı da benim mi haberim olmadı? Değilse; bu tarikat hakkında ne gibi bir işlem yaptınız?

Mustafa Mutlu - Aydınlık

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları