Tarih:
10.06.2014
Yandaş medyanın maskesi düştü
Mustafa Mutlu; Fuat Avni 'nin verdiği tiraj rakamları, resmi raporları yalanlıyor ve Türk medyasındaki 'şişirilen tiraj' konusunu gündeme getiriyor.
Twitter'da "Fuatavni" ismiyle yazan kimliği meçhul bir şahıs var... Son birkaç aydır Başbakan'ın yakın çevresiyle ilgili öyle notlar ve izlenimler paylaşıyor ki her şeyi yalanlayan Başbakanlık, bir türlü "Fuatavni"yi yalanlayamıyor.Bu arkadaş önceki gün attığı twitlerle hükümete yakın gazetelerin tirajlarını gündeme getirdi.
Başbakan'ın yandaş gazetelerin tirajlarından kuşkulandığını, bunun üzerine danışmanlarına talimat vererek onlardan gerçek tirajları bulup kendisine getirmelerini istediğini yazdı.
***
Fuatavni'ye göre danışmanlar gerçek rakamlara ulaşmış ve bunları Başbakan'a sunmuş...
Buna göre Sabah'ın tirajı iddia edildiği gibi 326 bin değil sadece 118 bin, Vakit'in 60 bin değil 44 bin, Akşam'ın 103 bin değil 38 bin 500, Yeni Şafak'ın 110 bin değil 31bin, Takvim'in 105 bin değil 26 bin, Star'ın 116 bin değil 19 bin 800 adetmiş...
Öğrendiği rakamlardan sonra küplere binen Başbakan bu gazetelerin genel yayın yönetmenleriyle geçen ay bir toplantı yapmış ve "Size verdiğimiz bütün imkanlara rağmen ana akım medyanın yarısı kadar etkin değilsiniz" diye fırça atmış...
***
Fuat Avni 'nin verdiği tiraj rakamları, resmi raporları yalanlıyor ve Türk medyasındaki "şişirilen tiraj" konusunu gündeme getiriyor.
Üstelik bu liste eksik...
Çünkü Fethullah Gülen'in Zaman'ınını, İhlas Grubu'nun Türkiye'sini ve Başbakan'ın fırçasına ağlayarak yanıt veren Erdoğan Demirören'in Milliyet'i ile Vatan'ını içermiyor. Resmi raporlara göre Zaman 1 milyondan fazla, Milliyet 160 bin, Vatan ise 103 bin satıyor...
Ancak bu rakamların aslında böyle olmadığı, sektördeki herkes tarafından biliniyor!
***
İyi de yandaş medya patronları, gazetelerinin tirajlarını şişirmeye "neden" ihtiyaç duyuyor?
Sorunun yanıtı basit:
Daha fazla reklam alabilmek için!
Çünkü reklam verenler, rekklam verecekleri gazeteleri belirlerken sadece hedef kitleye göre değil, aynı zamanda tiraja göre karar veriyorlar.
Medya patronları bu operasyonla, hak etmedikleri milyonlarca liralık reklam gelirine kavuşuyor!
***
Peki "nasıl" yapıyorlar bunu; gazetelerinin tirajlarını nasıl "yüksek" gösteriyorlar?
İki kelimeyle özetleyeyim:
Sahte baskıyla !
Anlamadınız değil mi?
Daha açık anlatayım:
Diyelim ki gerçek tirajı 120 bin olan bir gazete var... Bu gazete, iade oranını da hesaplayarak 150 bin adet basılıyor.
Ancak aynı gazete 180 bin adet de "sahte" baskı yapıyor.
Gerçek baskı, gazetenin normal sayfa sayısı kadarken; "sahte baskı" sadece 4 sayfadan oluşuyor.
Dağıtım şirketleri bu 4 sayfalık gazeteleri gerçek gazeteymiş gibi barkod okumasından geçiriyor ve "dağıtıma sunulmuş" gibi gösteriyor.
Ancak bu 4 sayfalık sahte gazeteler barkod okumasından sonra abonelere dağıtılacakmış gibi kamyonlara yükletip "özel depolara" gönderiliyor.
Kasalarındaki balyalarla o depolarda akşam saatlerine kadar bekletilen kamyonlar, daha sonra "hurdacılara" doğru yola çıkıyor ve sahte yüklerinden kurtuluyor.
İddialara göre dağıtım şirketleri bu üç kağıda göz yumuyor; çünkü sahte baskılar üzerinden de komisyonlarını alıyor.
Peki; gazeteler çöpe giden bunca parayı neden harcıyor?
"Reklam ligi" nde küme düşmemek için...
Bu yöntemle, çöpe attıkları paranın çok daha fazlasını kazanıyorlar!
***
Şimdi konuyu özetleyelim:
Bir : Ulusal ölçekte dağıtılan gazetelerin gerçek tirajı, dağıtım şirketlerinin resmi rakamlarında olduğu gibi 4 milyon 800 bin falan değil; en fazla 3 milyon 200 bin civarında...
İki : Yandaş gazeteler, bu hileyle sadece Başbakan'ı değil, okuru ve reklam verenleri de kandırıyor.
Üç : Bu oyun on yılı geçen bir süredir devam ediyor.
Dört : Bunun adı Türk Ceza Kanunu açısından "dolandırıcılık", rekabet hukuku açısından "haksız rekabet"tir.
Beş : Gelinen noktada tek ihtiyaç duyulan, sıkı bir Rekabet Kurulu incelemesi ve yürekli bir savcı...
ÇELEBİ!
Ergenekon Davası'nın unutulmaz sanıklarından Teğmen Mehmet Ali Çelebi, cezaevinden çıktıktan sonra İstanbul 3'üncü Kolordu'da görevlendirildi.
Çelebi, birliğinden izin alıp gazi Serdar Öztürk'ün düğününe katılmak için Ankara'ya gitmiş... Gitmişken Anayasa Mahkemesi önünde süren Adalet Nöbeti'ni de ziyaret etmiş. Sevgili Müyesser Yıldız da bu ziyaretin fotoğraflarını Facebook'ta paylaşmış...
Aradan birkaç saat geçmeden askeri yetkililer, Teğmen Çelebi'nin orada ne aradığını, Ankara'ya nasıl gittiğini soruşturmaya başlamış...
Sözüm onlara:
Umarım askeri kışladaki Türk bayrağını indiren PKK'lıları da böyle takip ediyorsunuzdur!
GÜNÜN SORUSU
Milli Eğitim Bakanlığı özel okullarda, otellerdeki "yıldız" uygulamasına benzer bir sisteme geçecekmiş... Okullar A, B, C, D diye dört gruba ayrılacakmış... İbadethanesi ve yüzme havuzu olan, özel güvenlik şirketi tarafından korunan okullara ekstradan puanlar verilecekmiş... Sorum Milli Eğitim Bakanı'na:
Affedersiniz ama siz otelci misiniz yoksa eğitimci mi?
İTİRAF GİBİ AÇIKLAMA!
Maliye, 2013 Kurumlar Vergisi Rekortmenleri'ni açıklamış; Merkez Bankası birinci sırada...
İlk on rekortmenin yedisi banka... Onların da üçü kamuya ait!
Peki ya devasa ihaleler alan, vatandaşın a'sına göz diken patronların şirketleri?
Onlardan biri ancak 49'uncu olabilmiş: Cengiz İnşaat...
Büyük işlerin değişmez ortağı Nihat Özdemir'in...
Cari açığın yüzde 15'ini tek başına kapattığını iddia eden Rıza Sarraf'ın...
İstanbul'a yapılacak Üçüncü Havaalanı'nın inşaatını üstlenen IC Holding'in şirketlerinin biri bile yok ilk 100'de...
***
Kısacası yandaş olmak güzel şey be kardeşim!
Yeter ki miden geniş olsun...
GÜNÜN İSYANI!
Bir PKK'lı önceki gün 2'nci Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın duvarını aşıp bayrak direğine tırmanmış ve nöbetçi askerlerin gözlerinin önünde Türk bayrağını indirmiş... İsyanım askeri bu kadar çaresiz bırakan iktidara:
Yazıklar olsun!
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları