Tarih:
20.07.2013
Yeni sınır komşumuz!
Mustafa Mutlu, Çünkü artık Kürdistan’ın da ilave edilmesi gerekecek...
Coğrafya öğretmeni sınavda çocuklara soracak:“Türkiye’nin sınır komşularını yazınız...”
Çocuklar tereddütsüz sıralayacak:
“Batı’da Bulgaristan, Yunanistan... Doğu’da Gürcistan, Ermenistan, Nahçıvan... Güney’de Suriye ve Irak...”
Yanlış!
Çünkü artık Kürdistan’ın da ilave edilmesi gerekecek...
Yıllardır Türkiye’yi bölmeye çalışan ve bu hedefine ulaşmasına ramak kalan PKK’nın Suriye’deki ayağı PYD, önceki gün Suriye’nin Türkiye sınırına PKK bayrağı dikti!
Suriye’nin Haseki kentinde artık Türk Hükümeti’nin desteklediği Özgür Suriye Ordusu’nun değil, PKK’nın bayrağı dalgalanıyor...
Ve...
Bu bayrak, Türkiye sınırına sadece 100 metre uzaklıkta olduğu için, bizim topraklardan bakıldığında çıplak gözle bile görülüyor!
Buraya nasıl geldik?
Sırayla gidelim:
Batılı güçler önce Esad yönetimini “demokratik olmadığı” gerekçesiyle hedefe oturttular.
Düne kadar Esad’tan “Kardeşim” diye söz eden bizim Başbakan’ı, Esad yönetimini devirmek için destek vermesi konusunda ikna ettiler.
Sonra da bizim iktidar, Özgür Suriye Ordusu isimli oluşumu destekleyip güçlendirdi.
Bu arada PKK’nın Suriye’deki silahlı kolu PYD, pastadan pay kapma yarışına girdi.
Son aşamada ise PYD, Özel Suriye Ordusu ile çatışıp Türkiye’nin sınır komşusu oldu!
Şimdi size çok basit bir soru:
O bayrağın oraya dikilmesinde en çok kimin ya da hangi ülkenin emeği var?
Sınır güvenliğiymiş!
Bizim Dışişleri Bakanı dün diyor ki:
“Kimden ve hangi gruptan, hangi gerekçeyle olursa olsun sınır güvenliğimize dönük her tür tehdide karşı en etkin önlem alınacak ve anında cevap verilecektir!”
Çok merak ediyorum; acaba bu açıklamayı Ceylanpınar’da, sınır ötesinden gelen kurşunlarla vurulan vatandaşlarımız ya da onların yakınları da duydu mu?
Duydularsa ne düşündüler?
“Sen hangi sınır güvenliğinden söz ediyorsun ey Ahmet Bey” demediler mi?
Sorumlu belli!
Irak’la olan sınırlarımız zaten yıllardır “han kapısı” gibiydi; şimdi PKK’yla yapılan pazarlıklar yüzünden ortada sınır falan kalmadı!
Suriye sınırlarımız iki yıldır delik deşik... Tenceresini tavasını kapan Suriyeli, soluğu Hatay’da alıyor!
Ve tüm bunların sorumlusu ne Irak ne Suriye ne PKK ne PYD ne Esad ne de Özgür Suriye Ordusu...
Tek sorumlu, Osmanlı topraklarını yeniden yönetme sevdasına kapılan ve elindekini kaptırma noktasına gelen Türk Hükümeti...
Ama yine her olaydaki tavır karşımıza çıkıyor:
Bizimkiler yanlışı görüp dönmek yerine; sağı solu suçlayıp tehdit yağdırıyor!
Hadi bakalım hayırlısı!
Aylin!
Yazıişleri müdürlerimizden Aylin Duruoğlu bizim gazetenin internet sitesinin de Genel Yayın Yönetmeni...
Devrimci Karargâh Örgütü’ne üye olduğu iddiasıyla tutuklanmış ve tam 10 ayını cezaevinde geçirmişti.
Dava sürerken tahliye edildi ama 10 ay boyunca her türlü alçakça saldırının hedefi oldu.
Ve savcı bey, 15 yıla kadar hapsini istedi!
Davada karar dün açıklandı:
Aylin, beraat etti!
Suçsuz olduğu, mahkeme kararıyla kesinleşti...
İyi de bu genç kadının yaşadıklarının hesabını kim verecek?
Hayatında bir kez bile silah görmemiş bu gazeteciyi, “eli kanlı terörist” gibi götüren polislerin, garip iddialarda bulunan savcıların, saçma sapan hikâyeleri manşete taşıyan yandaş gazetelerin yaptıkları yanlarına kâr mı kalacak?
Evet; hak yerini buldu ama bu arada olan Aylin’e oldu!
Yine de arkadaşımıza “Geçmiş olsun” diyor, onun masumluğu konusunda bir dakika bile kuşkuya düşmeyip desteklerini esirgemeyen tüm okurlarımıza teşekkür ediyorum.
GÜNÜN SORUSU
‘Can’ım sıkılıyor... Acaba neden?
Ahmet Bey’e 11 ay...
Taraf Gazetesi’nin eski Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Altan hakkındaki düşüncelerimi biliyorsunuz...
Gazetesini cemaatin hizmetine sundu ve beğenmediği Türkiye Cumhuriyeti’nin tüm kurumlarını yıkıp “ikinci cumhuriyet” hedefine ulaşmak için, iktidar partisiyle uzunca bir süre kol kola girdi.
Ne zamanki iktidarı azıcık eleştirmeye kalktı; koltuğuna veda etmek zorunda kaldı...
Şimdi bu arkadaş da “yargı” kurbanı olmuş!
34 kişinin bombalanarak öldürüldüğü Uludere katliamıyla ilgili olarak “Sorumlular yargılanmalı” diye yazdığı ve Başbakan’ı eleştirdiği için 11 ay hapis cezasına mahkûm edilmiş!
Böylece, “Uludere’nin tek mahkûmu” o olmuş!
Ergenekon, Balyoz, Odatv, Askeri Casusluk gibi davalardaki hukuksuzlukları hiç görmeyen ve hatta yargıya yasa dışı delil taşıyan gazetesi de mahkûmiyet kararını sürmanşetten vererek ona sahip çıkmış...
Yazımı bilinen bir sözle bitirmek istiyorum:
Bağımsız yargı bir gün herkese lazım olacaktır!
Düne kadar yargının siyasallaşmasına ses çıkarmayan Ahmet Altan, işte şimdi bunu yaşıyor!
Mustafa Mutlu - Vatan
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları