Tarih:
14.04.2015
‘Yuh artık bu kadarı da olmaz!’
Mustafa Mutlu; Bir zamanlar el ele tüm ülkenin mahremine girenler, şimdi birbirinin mahremine el uzatıyordu.
Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan’ın ilk kitaplarının adı, “Sızıntı / Wikileaks’te Ünlü Türkler”di...Bu kitapta Wikileaks’e düşen bazı ABD kriptolarını yazmışlardı. ABD Dışişleri’nden CIA’ye kadar “süper güç ABD”nin sırlarıydı bunlar...
Bu kitaptan anladık ki, Türkiye’de polisler bile, içeri atacakları kişileri herkesten önce ABD Büyükelçiliği’ne bildirmiş, onlar da bu bilgileri anında “merkez”e aktarmıştı.
Terkoğlu ve Pehlivan yeni kitaplarında yine Wikileaks’teki notlara dayanarak AKP-Cemaat savaşının peşine düşmüş... İşin içine girdikçe de bu”mahrem” ilişkinin aslında hiç de mahrem olmadığını, bütün ABD Büyükelçilikleri’nin kriptolarına yansımasından anlamışlar.
Terkoğlu ve Pehlivan kitaplarının önsözünde bu konuda şunları söylüyor:
***
“İki ortaktılar.
İki ortak da ülkenin tüm birikimine düşmandılar.
Biri tutuyor, öbürü vuruyordu.
‘Emniyet, Cemaat’e bağlandı’ diye yazıyorlardı...
‘2004’ten önce kaç valiniz vardı, 2004’ten bu yana kaç valiniz oldu’ buyuruyorlardı.
‘Ne istediler de vermedik?’ diyorlardı.
Canciğerdiler, kuzu sarmasıydılar.
Onları yoldaş eden, çıkarların ortaklığıydı.
Yol bitti.
Avın başında kavgaya tutuştular.
Bir zamanlar el ele tüm ülkenin mahremine girenler, şimdi birbirinin mahremine el uzatıyordu.
‘Büyükanıt’la Dolmabahçe’de ne konuştunuz?’ diye soranlara ‘Mahrem bir görüşme yaptık’ cevabını veriyordu Erdoğan... Gülen’in yargı, polis ve Ordu’da örgütlenmesine ise ‘mahrem hizmetler’ deniliyordu.
Devir değişti.
Erdoğan ‘Mahrem telefonları dinleyerek, insanların yatak odalarını gözetleyerek ‘Ben alimim’ diyeceksin. Tarihte böyle bir alim var mı?’ diye söyleniyor Gülen’e.
Gülen ise, ‘Mahrem konuşmalar bilgi havuzlarına akıtılıyor. Mevsimi geldiğinde ‘İşte, siz busunuz’ demek için sürekli gözetleyip fırsat kolluyorlar’ diyerek suçluyor Erdoğan’ı...
Evlere kamera koydular, istifa ettirdiler.
Manşetlerle intihar ettirdiler.
Ülkenin mahremini bavullarla ikram ettirdiler.
Telefon konuşmalarını, sağlık raporlarını, sevgili mektuplarını servis ettirdiler.
En gizli odaları açanlar, en önemli belgeleri sızdıranlar, en özel anları kaydedenler şimdi adaletten ve mahremiyetten söz ediyor.
Çok günah işleyenin çok sırrı olur.
İşte bu yüzden Erdoğan ve Gülen için mahrem, bir savaş alanıdır.
Mahrem savaş, saray siyasetidir.
Biri Beştepe’de, öteki Pensilvanya’da, kapıları birbirlerine karşı saraylarda yaşıyorlar.
Silivri’yi kuranlar, Gezi’ye vuranlar, Anayasa’yı yıkanlar şimdi ayrı mahallelerde soluk alıyor.
Karı-koca kavgasını hatırlatan bu kavgada, kimi zaman komik de oluyorlar. Cemaat’in hukuksuzluklarına müdahale Hükümet’e bırakılmayacak kadar, Hükümet’in yolsuzluklarıyla mücadele Cemaat’e terk edilmeyecek kadar ciddi bir iştir, dedirtiyorlar.
Ya muhalefet?
Önemli kısmı kavgadakilerden birini seçerek yolunu arıyor. Kimi zaman Cemaat’ten, kimi zaman AKP’den kafasını çıkarıyor.
Bu kitap, bedeli ne olursa olsun, kurtlar sofrasına oturmayanların notlarıdır.
Yeraltında değil, yer üstünde yazıldı.”
***
Kitap Fethullah Gülen’in akrabalarının da isimlerinin karıştığı S.Ö’ye tecavüz olayının kriptolarıyla başlıyor; polis-ABD ilişkileriyle, Erdoğan-Gül kavgasıyla, ABD’nin AKP’nin yatak odasına girmesiyle, Nazlı Ilıcak, Ergün Babahan, Yasemin Çongar, Cengiz Çandar gibi iktidar ve cemaat yandaşlarının ABD’li yetkililere sızdırdıkları bilgilerle devam ediyor.
Okurken en az 500 kez, “Yuh artık, bu kadarı da olmaz” diyeceğiniz bu kitap, adlarını duyduğunuz insanların gerçek yüzlerini yakından görmenizi sağlayacak.
Sakın okumayı ihmal etmeyin!
GİZLİ BELGELERDE TÜRKİYE’NİN SIRLARI MAHREM
Türü: Araştırma, inceleme
Yazanlar: Barış Terkoğlu, Barış Pehlivan
Yayınevi: Kırmızı Kedi Yayınevi
Baskı tarihi: 2015, Nisan
Sayfa sayısı: 459
Fiyatı: 25 lira
***
TAŞ BİTER AMA TAŞLAMA BİTMEZ!
Karikatürü sevdiğimi zaten biliyorsunuz...
Ancak “kaliteli”ve “zekice” olmak koşuluyla mizahın her türüne bayılıyorum.
Ali Dilki yakından takip ettiğim, taşlamalarını gülerek ve hayranlıkla okuduğum bir halk şairi...
Zeki, üretken ve cesur...
En önemlisi de antenleri sürekli açık!
En çok taşı kimin başına attığını ise sanırım söylemeye hacet yok...
Umarım Ali Dilki gibilerin sayısı artar...
Çünkü sanatçı üretir ve direnirse; halk teslim olmaz...
Aşağıdaki taşlama, Ali Dilki’nin son kitabından:
***
Hadi yüzde 45 gözünüz aydın
Yakında seçim var erzak geliyor
Belki uyanırsın diye günaydın
Yakında seçim var erzak geliyor
***
Seçmenin gözünü dağlayacaklar
Yepyeni kaynaklar sağlayacaklar
Torbayı, çuvalı bağlayacaklar
Yakında seçim var erzak geliyor
Yine din imanı anacaklar var
Yine boş laflara kanacaklar var
Belki düzelecek sanacaklar var
Yakında seçim var erzak geliyor
***
Şaşmamak elde mi böyle akıla
İnananlar çok var taşa çakıla
Sallanıp yollarda yana yakıla
Yakında seçim var erzak geliyor
***
Ali der; sinirim yine gerildi
İnsanlık tuş oldu yere serildi
Müdüre valiye emir verildi
Yakında seçim var erzak geliyor
BİR KOLTUKTA ÜÇ KARPUZ
Şair: Ali Dilki
Türü: Şiir
Yayınevi: Babıali Kitaplığı, Ozan Yayıncılık
Baskı tarihi: 2015, Nisan
Sayfa sayısı: 114
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları