Tarih:
28.02.2016
Yükselmenin yolunu keşfeden milletvekili!
Mustafa Mutlu; Nurettin Yaşar’ı henüz kendi partisi bile ciddiye alıp hiçbir teklifin, önergenin altına ismini yazmıyor! İşte; o da bu yüzden Kemalizm’e 'faşizm' diyor!
“Kürtleri eski rejim, eski sistem, eski Kemalist yapı, eski faşizm asimile edemedi; PKK hiç edemez!”Bu sözleri Meclis Genel Kurulu’nda söyleyen ve Atatürk’ün adını faşizmle ve PKK’yla yan yana getiren kişi AKP Malatya Milletvekili Nurettin Yaşar...
Kendisine ait internet sitesindeki özgeçmişi şöyle:
***
1961’de Malatya’da doğmuş, üniversiteye kadar bu kentte okumuş...
1977’de İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girmiş...
Altı yıl serbest avukat olarak çalışmış...
Sonra ailesine ait tekstil firmasını yönetmiş.
***
Sonra... Milletvekili olmuş!
Peki; nasıl bir milletvekili?
Yani çalışkan mı? Üretken mi? Vatanına ve milletine faydalı mı?
Meclis Başkanlığı’nın her milletvekili için günlük olarak tuttuğu “karne”ye göre Nurettin Yaşar, Meclis’te sadece “lafla” yaşıyor...
Ne demek mi istiyorum?
“Karne”sinin detaylarına girerek anlatayım...
***
İlk İmza Sahibi Olduğu Kanun Teklifleri : Yok!
İmzası Bulunan Kanun Teklifleri : Yok!
Sahibi Olduğu Sözlü Soru Önergeleri : Yok!
Sahibi Olduğu Yazılı Soru Önergeleri : Yok!
İlk İmza Sahibi Olduğu Genel Görüşme Önergeleri : Yok!
İmzası Bulunan Genel Görüşme Önergeleri : Yok!
İlk İmza Sahibi Olduğu Meclis Soruşturma Önergeleri : Yok!
İmzası Bulunan Meclis Soruşturma Önergeleri : Yok!
İlk İmza Sahibi Olduğu Meclis Araştırma Önergeleri : Yok!
İmzası Bulunan Meclis Araştırma Önergeleri : Yok!
İlk İmza Sahibi Olduğu Gensoru Önergeleri : Yok!
İmzası Bulunan Gensoru Önergeleri : Yok!
***
Sadece konuşmuş!
O da birkaç kez...
Bir kere Genel Kurul’da yemin etmek için kürsüye çıkmış; sonra da değişik tarihlerde “sataşmalara yanıt vermek için” beş kez, beşer dakikalığına söz almış!
***
“Meclis raconu”nu bilenler onaylayacaktır; böyle bir karne “toy milletvekili” karnesidir!
Yani Nurettin Yaşar’ı henüz kendi partisi bile ciddiye alıp hiçbir teklifin, önergenin altına ismini yazmıyor! İşte; o da bu yüzden Kemalizm’e “faşizm” diyor!
Uyanık olduğu belli:
Bu ülkede “yükselmenin”, “bakan”, hatta “başbakan ve cumhurbaşkanı” olmanın yolunun nereden geçtiğini biliyor!
***
Bu ismi yazın bir kenara:
Göreceksiniz, yakında “çok büyük” olacak...
“Çok büyük” olacak da...
“Ne” olacağını zaman gösterecek!
ZAFER!
Artvin Belediyesi’nden dün yapılan açıklamada, “Başbakanımız, maden şirketinin Artvin Cerattepe’deki çalışmalarını ‘hukuki süreç bitene kadar’ durdurdu” denilmiş...
Doğru okursanız, bu sözlerin asıl anlamı şu:
“Cerattepe’de halkın gazlanmasına, dövülmesine, gözaltına alınmasına neden olan çalışmalar, hukuksuzdu... Çünkü henüz hukuki süreç bitmeden yapılıyordu!”
Bu bir “suç” itirafıdır.
Artvin Belediye Başkanı’nın siyaseten hemen istifa etmesi...
Hukuki olarak da “yasalara aykırı maden çalışmasına izin vermek ve güvenlik güçlerini haksız yere halka saldırtmak” suçundan hakim önüne çıkarılması gerekiyor!
Bu zaferde emeği geçen herkesi kutluyorum!
GÜNÜN SORUSU
HDP Sözcüsü Ayhan Bilgen, Van Milletvekili Tuğba Hezer’in, Ankara’da 29 kişinin ölümüne neden olan canlı bombanın taziye çadırına gitmesini savunmuş; “Ölenlerin kimliğine bakmayız” demiş! Sorum Ayhan Bilgen’e:
O zaman neden bu saldırıda katledilen 29 vatandaşımızdan birinin bile cenazesine gitmediniz?
Bavulcudan inanılmaz suçlamalar!
Bavulcu gazeteci Mahmet Baransu’ya sahte Balyoz belgelerini getirdiği iddiasıyla tanınan Tuncay Opçin isimli firari Fethullahçı şahıs, dün attığı tweetlerle “miting meydanlarında herkese ‘kaseti var’ diyen zat-ı muhterem”i hedef almış ve aynen şunları söylemiş:
“Zamanın birinde, bir devlet başkanı İngiltere’ye gitmiş. Bu dindar ve mutaassıp devlet başkanı, otel odasında bir hatunla halvete girmiş. O sırada, günlük ilaçlarını kullanmadığı için sara krizi geçirmiş. Hatun bunun üzerine, üzerindekilerle dışarıya fırlamış... Tabii; yurtdışında bu ilk vak’a değilmiş. Dini bütün devlet başkanının bu merakları yabancılar tarafından iyi biliniyormuş. Zat-ı devletlerine aba altından sopa gösterip, zaman zaman hayati konularda tavizler koparırlarmış...”
***
Ben bunlara inandım mı?
Kesinlikle hayır!
Çünkü Tuncay Opçin’in “sahte delil servisi” yapmaktan sabıkalı olduğunu biliyorum.
Ancak, dün bu adamları koruyarak, yüzlerce vatansever subayın, aydının yargılanmasına neden olanlar, bugün onların hedefi haline geldi!
Buna da “etme bulma dünyası” denir!
400!
Abdullah Gül’e sormaya başlayalı tam 400 yazı oldu.
Önce Huber’i boşaltması için 156 yazı kaleme aldım; sonra da Huber’deki masrafları ödeyip ödemediğini sormak için, bugünkü yazıyla birlikte tam 244 yazı!
Bazı okurlar sıkıldı, “Ona harcayacağın yeri başka konulara ayır... Değmez!”
Değer sevgi dostlar, değer...
Bu ülkede birisi de çıkıp “Nasıl olsa üç beş gün sonra unutulur” diyen siyasetçilere, “toplumsal hafıza”nın devrede olduğunu göstermeli...
Bu yüzden devam!
Gideceği yere kadar!
GÜNÜN İSYANI
Daha Kayseri’de öğretmen tacizi nedeniyle intihar eden Cansel’in acısını yaşarken, akıl almaz bir haber de Tarsus’tan geldi. İddialara göre Cengiz Topel Anadolu Lisesi’nde okuyan 16 yaşındaki B.K., okula geç kalınca Müdür Yardımcısı’nın karşısına çıkmak zorunda kaldı. Müdür Yardımcısı M.E.Y., etek boyunu kısa bulduğu öğrenciye, “Şu bacaklara bak... Bu bacaklarla otobana çık sen!” dedi. İsyanım bu sözde öğretmenlere:
4+4+4 yetmedi de; kızları okuldan ayrılmak zorunda bırakmak için şimdi de bu iğrenç yöntemi mi buldunuz alçaklar?
Mustafa Mutlu - Aydınlık
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları