Tarih:
04.03.2014
Ne Yapmalı?
Nasuh Bektaş; Şimdi kafalar karışık, her gün patlayan skandalların haddi hesabı belli değil...
Şimdi kafalar karışık, her gün patlayan skandalların haddi hesabı belli değil. Kutu kutu dolarlar evlerden çıkıyor, evler sanırsınız banka. Evlerden para sayma makinaları çıkıyor, çelik kasalar çıkıyor.Yolsuzluktan insanlar içeri alınıyor, sonra yargıda, emniyette o kadar atama, görevden almalar, istifalar, emeklilikler resmen bir deprem yaşanıyor. Sonra gözaltındakiler serbest.
Hükümet her sıkıştığında hemen yasama silahını çekiyor, kendine engel teşkil eden her şeyi yasa ile aşıyor. Böyle yapmakla işin hukuki ve doğru olduğu anlamını veremez.
Peki, ne yapmalı bunca olay içinde. Hangi siyasi görüşten olursa olsun insanlarımız bazı temel konularda siyasi bakıştan uzak ortak bazı değerler etrafında birleşmeli ve toplumsal sözleşmeyi iyi kurmalı.
Toplum olarak şikâyetçi olduğumuz şeyleri siyasi düşüncemize göre tayin etmekten vazgeçeceğiz. Benim partim hata yapmaz veya benim seçtiklerim hata yapmaz değil. Her parti ve her iş başına gelen hata yapabilir. Benim hırsızım iyi senin ki kötü yerine hırsızlık kötü diyeceğiz. Çalıyor ama çalışıyor diye bir tabiri hayatımızdan çıkarmalıyız. Zaten devlet yönetmeye talip olanlar, doğal olarak çalışacaklar. Yaptıkları her icraatın parası da halkın parası zaten.
Somut bazı önerilerim;
Siyasi partilerden başlamalıyız işe, parti liderinin veya dar yönetim kademesinin milletvekili ve yerel yönetici adaylarını belirlemeleri kaldırılmalı, partiler bunu kendi seçmenlerine bırakmalı.
Yüksek seçim barajı düşürülmeli ve partilerin seçim işbirliklerinin yolu açılmalı.
Milletvekili ve her türlü dokunulmazlık (Cumhurbaşkanı dahil) sadece siyasi dokunulmazlık olmalı ancak suç işlediğinde gerekli soruşturma ve yargılamaya tabi olmalı.
Başbakan ve Cumhurbaşkanına verilen tek başına veya üçlü imza ile atama yetkisi bazı kurumlarda hemen kaldırılmalı. Yargı, üniversite, Yök, Denetleme kurulları, Anayasa mahkemesi, HSYK ve RTÜK gibi sadece kendi iç seçimleri ile yönetilmeliler asla dışarıdan atama yapılmamalı.
Bir devlet görevlisi bilerek kamuyu zarar uğratırsa veya hırsızlık yaparsa;
Verdiği zarar derhal tahsil edilmeli.
O kamu görevlisi derhal kamu görevinden uzaklaştırılır ve ömür boyu kamu görevlerinden men edilmeli (Noterlik, Mali Müşavirlik, Avukatlık, Devlet ihalelerine girmemesi dahil).
Lisans diploması iptal edilmeli, varsa uzmanlık unvanları ( doktorluk, doçentlik veya profesörlük) derhal iptal edilmeli.
Sürücü ehliyeti iptal edilmeli.
Kesinlikle af edilmeyecektir maddesi konulmalı.
Bu maddeleri neden düşündüm çünkü kamuyu bilerek zarar uğratan kişi devlet açısından güvenilmezdir. Güvenemediğin bir insanın geçmişte ve gelecekte bu işi yapmayacağının garantisi yoktur. Bu nedenle elde ettiği unvanları da hile ile elde etmiş olabilir. Bunun dışında daha fazla para harcamaya gerek yok mahkeme, hapis filan zaten bu cezaları verebilsek çok çok yeter.
Bunun dışında daha öncede yazdım kamusal saltanat buna toplum olarak tümden el atıp sonlandırmalıyız. Cumhurbaşkanı dahi kırmızı ışıkta beklemeli, insan hayatından önemli bir ayrıcalık kimseye tanınamaz. Trafik istisnası sadece insan hayatı söz konusu olunca verilir ki kanunda ona göre düzenlenmiş. Maksadı dışında devlet üst düzey yöneticileri kendilerini ilave etmişler.
Makam sahiplerinin makam arabası ve konutu sayılı ve sınırlı olacak. Her makam sahibi neredeyse bir padişah gibi para harcadığını biliyor musunuz? Makam sahipleri aynı zamanda ita amiri yani devlet adına para harcamaya yetkisi olan kişiler demek. Yönettikleri birimlere harcamaları gereken paralardan kendi makamsal harcamalarını yaptıklarını bilmeyen yoktur. Halk olarak bunu biz takip edeceğiz ve değişmesini talep edeceğiz. Bunda ne var başka yerde ne yolsuzluklar var diyebilirsiniz. Eğer böylesi bir denetim kanalı açılırsa diğer yerlerde de yolsuzluk yapamazlar.
Her türlü karşılama ve gereksiz merasimlerden kaçınılmalı bundan kastım milli ve dini bayram kutlamaları değil. Örnek Ankara’dan cumhurbaşkanı bir yere gidecek olursa eğer protokol esasını yazmaya kalksam beş on sayfa tutar ki bunun hepsi devlete masraf. İşte bu padişah vari tavırlara halk olarak tavır koymalıyız çünkü harcana para bizim paramız.
Çankaya’dan havaalanına havadan helikopterle geçerken sanki yerden karayolu ile gidecekmiş gibi tedbir alınır. Her köşe basına, köprülere, üst geçitlere polis, jandarma yerleştirilir. Düşünün bu yazdığım bir cümlesi gerisini siz düşünün. Harcanan paralar halkın parası. Başta da dedim bunları siyasi düşüncelerden uzak genel ilkeler olarak belirleyip halk olarak talep etmeliyiz.
Bunun dışında birçok konu daha var. Ben bir yönden baktım bazı şeyleri aktardım. Demokratik haklar, toplantı ve gösteri hakkı, basın özgürlüğü, bilim ve sanat özgürlüğü, doğa ve hayvan hakları gibi konuların tamamı günün siyasi havasına göre değil, genel aklın doğrultusunda tekrar ele alınıp demokratik hale getirilmeli. Herkes istediği siyasi görüş için mücadele verebilir ama demokrasi, insan hak ve özgürlüklerini yıpratmadan.
Nasuh Bektaş
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları