AKP’nin yeni anayasa diyerek oynadığı oyun
Ömer Faruk Eminağaoğlu; FETÖ’nün amacı, yargı kararlarında da ortaya konulduğu üzere Anayasa’nın ilk dört maddesi. AKP’nin yeni anayasa söylemiyle öne çıkan amacı da ilk dört maddeye dokunmak. O halde hedef aynı, yöntem belki de şimdilik farklı!
Demokrasi karşıtı ve laik Cumhuriyete aykırılığının odağı olduğu AYM kararıyla saptanan AKP, yıllardır kendisinin bu niteliklerini yansıtan bir anayasa peşinde koşuyor.
2010 Anayasa değişikliği ile bir adım, 2017 değişikliği ile bir adım daha atan AKP, kendisini sınırlandıran bir güç kalmadığı düşüncesinden hareketle, şimdi anayasa değişikliği ile de yetinmeyerek yeni bir anayasa söylemini daha yüksek sesle dillendirebiliyor.
Yeni anayasa konusunu gündeme taşıyan Erdoğan’ın yegane amacının, en iyimser bakışla bile, yetkilerini başka organlarla paylaşarak, yeniden Cumhurbaşkanlığı yapabilmesi önündeki anayasal engelleri aşmak olduğu söylenemez.
Yeni anayasa söylemi ortaya atılınca, TBMM baştan sona yeni bir anayasa yapabilirmiş gibi herkes yeni anayasayı tartışmaya başladı.
Yeni bir anayasayı kurucu meclis yapabilir denilmedi.
Bu gündem karşısında, Anayasa değişikliği ve yeni anayasa kavramlarının hukuksal yönden farklı olduğunun altını bir kez daha çizmek gerek.
Anayasa değişikliği
Anayasa bir yasama işlemi, TBMM’de tek yasama organı.
Ancak TBMM yeni bir anayasayı yapma yetkisine sahip değil.
Çünkü TBMM, mevcut anayasaya bağlı bir organ.
Anayasaya bağlı bir organ, bağlı olduğu anayasayı bırakıp yeni bir anayasa yapamaz.
TBMM, anayasaya bağlılığın gereği olarak ancak bağlı olduğu anayasada değişiklik yapabilir.
TBMM, anayasa değişikliği konusunda da, anayasanın her maddesini değiştirme yetkisine sahip değil.
TBMM, Anayasa’nın ilk dört maddesini yani anayasanın değiştirilemez hükümlerini değiştirme yetkisine sahip değil.
TBMM yine bu ilk dört maddenin gereği olan anayasadaki diğer maddeleri de değiştirme yetkisine sahip değil.
Anayasa’da TBMM’nin yetkileri arasında, “yasa yapma veya değiştirmeden” söz edilmiştir.
Öte yandan “anayasa değişikliğinden de” söz edilmiş, “anayasa yapma” gibi bir konuya doğal olarak yer verilmemiştir.
Bunun nedeni, anayasanın da sonuçta bir yasa olması karşısında, anayasa yapmanın, yasa yapma kavramı içinde kaldığı değildir.
Anayasaya bağlı TBMM’nin yetkileri arasında “asla ve asla” ve hukukun gereği olarak, yeni bir anayasa yapmanın yer almamasıdır.
Anayasa değişikliği için en az 360 milletvekili oyu gerekli.
Halkoyuna sunmadan anayasa değişikliği için ise en az 400 milletvekilinin oyu gerekli.
TBMM oturup, sanki anayasayı değiştirirmiş gibi, halkoyu koşulunun söz konusu olmadığı sayısal çoğunluk olan yani en az 400 milletvekiliyle yeni bir anayasa yapma yoluna gitse ne olur?
TBMM, yetkisini aşmış, anayasanın dışına çıkmış olur.
TBMM, yine anayasayı değiştirir gibi en az 360 milletvekili ile yeni bir anayasa metnini kabul ederek halkoyuna sunma yoluna gitse ne olur?
Bu durumda da halkoyunda kabul oyunun söz konusu olması, yaratılan anayasaya aykırılığı kuşkusuz ortadan kaldırmaz.
Anayasa değişikliği konusundaki aykırılığın önünde duracak anayasal organ AYM’dir.
AYM’nin onbeş üyesi bulunmakta olup, oniki üyesini Cumhurbaşkanı, üç üyesini ise TBMM’deki sayısal çoğunluk nedeniyle yine iktidar partisi belirlemektedir.
İktidarın etkisindeki bir AYM hukuksal bir denetimi nasıl veya ne ölçüde yapabilecektir?
Yeni anayasa
Yeni bir anayasayı ancak kurucu bir meclis yapabilir.
TBMM, yürürlükteki anayasaya bağlı bir meclis olmakla, kurucu bir meclis niteliğinde değil.
Yeni bir anayasa için önce kurucu bir meclis oluşturulması gerek.
O kurucu meclis ancak yeni bir anayasa yapabilir.
TBMM’nin yeni bir anayasa yapmasının anlamı
AYM’nin yakın zamandaki bazı kararlarını Anayasanın açık hükmüne rağmen mahkemeler uygulamadı.
HSK bile AYM kararlarını uygulamayan yargıçlar hakkında işlem yapmadı.
Yargı organları bile anayasayı kağıt üzerinde bıraktı.
Bu tablo, AKP’nin etkisinden kaynaklandığı gibi, mahkemeler ve HSK’nın da ne derece bağımsız oldukları hatta bağımsızlıkların olmadığı bir kez daha görüldü.
İktidar partisinin söylemiyle yeni anayasaya girişilmesi demek, artık yürütme gücünü, iktidarı anayasanın sınırlandıramaması, anayasanın yürütme gücü yönünden bile kağıt üzerinde kalması demek.
Kurucu meclis olmadan yani TBMM’nin yeni bir anayasa yapması demek, bu seferde yasama organının yani TBMM’nin kendisini anayasaya bağlı görmemesi ve bu yönden bile Anayasa’nın kağıt üzerinde bırakılması demek.
Günümüzde, çağımızda, darbeler, topla, tankla, tüfekle yapılmıyor.
Yasama veya yargıyı ele geçiren iktidardaki güç tarafından, bu organlar üzerinden de yapılıyor.
Tüm erkler ele geçirilerek, tek adamlık yoluyla yapılıyor.
Böylece sadece askeri değil sivil yönetimler de darbe gerçekleştiriyor.
Anayasanın, yürütme gücünü kullananların sivil irade gereğince; yasama, yürütme ve yargı organlarınca kağıt üzerinde bırakılması demek, sivil bir darbe yapılması demek.
Böyle bir ortamda yeni anayasa demek, bu darbenin anayasasının hazırlanması demek.
Yeni anayasa, özgürlükçü anayasa söylemi ile sunulsa da, aslında Türkiye adım adım yeni bir darbeye sürükleniyor.
AKP ve FETÖ, 2010 Anayasa değişikliğini birlikte gerçekleştirip, Anayasa’nın ilk dört maddesinin hukuksal ve anayasal güvencesini oluşturan kurumlardan AYM ve HSK’yı etkisiz de kıldılar.
FETÖ’nün amacı, yargı kararlarında da ortaya konulduğu üzere Anayasa’nın ilk dört maddesi.
AKP’nin yeni anayasa söylemiyle öne çıkan amacı da ilk dört maddeye dokunmak.
O halde hedef aynı, yöntem belki de şimdilik farklı!
1921 ruhu ile yeni bir anayasa denilmekle, 1921’de Atatürk Cumhuriyetinin henüz kurulmamış olması ve Cumhuriyet devrimlerinin henüz yapılmamış olması karşısında, bu darbe doğrudan Cumhuriyete!
Amaç; Atatürk ilke devrimlerinin, Cumhuriyetin niteliklerinin olmadığı, korunmadığı bir anayasa!
Gösterilen tepkiler karşısında AKP amacının bu olmadığını söylese de, bu amacından asla vazgeçmeyeceği tüm yaptıklarıyla ortada.
Yeni anayasa denilince bazı partilerin beyanları ve yakınlaşmaları da anlamlı.
1921’de şu anki Anayasa’nın ilk dört maddesinin olmadığı, 1921 Anayasasında illerin yönetiminde özerklikten de söz edilmesi karşısında, HDP, AKP, DEVA, SAADET’in benzer beyanları şaşırtıcı olmadı…
2010’dan sonra girişilen çözüm sürecinden sonra, şimdi de yöntem değiştirilerek çözüm sürecini anayasaya taşıma mesajları mı…
HDP’yi yine 2010’daki gibi kendi çizgisi ve etkisi altında tutmayı amaçlayarak iktidarda kalma adımları mı.
Net olan şu ki, AKP’nin iktidarda kalabilmek, yoluna da devam edebilmek için, hiçbir kuralı gözetmeden, atmayacağı adım, girmeyeceği kılık olmadığı…
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları