loading
close
SON DAKİKALAR

AYM: Seçim süresinin kısalığı, ön seçimi kaldırma gerekçesi olamaz!

Ömer Faruk Eminağaoğlu
Tarih: 24.08.2015

Ömer Faruk Eminağaoğlu; Seçimlerin yenilenmesi, yeni bir seçim mi; tekrar yani yeniden yapılan bir seçim mi?

Milletvekili seçimleri dört yıllık bir dönem için yapılıyor[1]. 

Bu durum genel seçim olarak ifade ediliyor[2].

Dört yıllık süre dolmadan milletvekili seçimlerinin yenilenmesine, TBMM veya Cumhurbaşkanı tarafından karar verilebiliyor[3].

Anayasa ve yasalarda “TBMM seçimlerinin yenilenmesi” olarak ifade edilen durum, uygulamada ve yaygın adıyla "erken seçim" kavramı ile de ifade ediliyor[4].

Mevzuatta hiçbir biçimde erken seçim kavramına yer verilmiyor ve durum hep seçimlerin yenilenmesi kavramı ile ifade ediliyor[5].

Seçimlerin yenilenmesi, kısa sürede de olsa, uzun sürede de olsa, sonuçta gerçekleşen seçimlerin yenilenmesi durumunda, önseçim ortadan kaldırılamaz. Önseçimi ortadan kaldıran herhangi bir işlem de yapılamaz. Kısa sürede yeni bir seçimin daha yaşanmasının kuşkusuz bir çok zorlukları ortaya çıkmaktadır. Ancak bu durum önseçim yapılmamasını hukuksal kılmamaktadır[6] .

Kaldı ki YSK tarafından seçim takvimi de önseçim gözeterek yapılmakta, seçim takvimi içinde önseçim sürecinin işleyişi de açıkça yer almaktadır.

Seçimlerin yenilenmesinin, yeni bir seçim yerine, gerçeği yansıtmayan biçimde tekrar seçim olduğu izlenimi yaratılmamalıdır. YSK’ya yapılacak bir başvuruda YSK’nın görevine girmeyen bu konuda vereceği kararın veya bu konu iç işinizdir gibi bir YSK yanıtının, çıkış olarak gözetilip, parti içi demokrasi uygulanamaz kılınmamalıdır.

Demokrasi kurallarını, günün koşuları diyerek etkisiz kılmak yerine, etkin olarak uygulamak, CHP’nin geniş tabana yayılmasına, değerlerine sahip çıkarak geliştirmesine, başarılarının da daha yukarılara çıkarmasına neden olacaktır.

Seçimler

Genel seçim, milletvekillerini dört yıllık dönem için seçmek üzere ülke genelinde yapılıyor. Bir önceki seçimin yapıldığı tarihten itibaren dört yılın dolmasından önceki son Pazar günü, herhangi bir karara gerek olmadan oy verme günü sayılıyor[7].

Ara seçim, TBMM üyeliklerinde boşalma olması ve belli koşulların da gerçekleşmesi durumunda TBMM kararı ile, kalan süreyi tamamlamak üzere, belirli yerlerde yapılıyor[8].

Seçimlerin yenilenmesi veya uygulamadaki adıyla erken seçim, TBMM’nin dört yıllık seçim dönemini doldurmadan TBMM kararı ile veya belli koşularda Cumhurbaşkanı’nın aldığı karar üzerine yapılıyor. Bu seçim, yenilenme kararını TBMM veya Cumhurbaşkanından hangisi alırsa alsın, önceki seçimin yerine yapılan değil, önceki seçimden farklı ve o seçimden bağımsız, yeniden ve yeni bir dört yıl için yapılıyor. Bu nedenle dört için yapılan genel seçime gönderme yapılan durumlarda, mevzuat ayrıca seçimlerin yenilenmesi durumuna gönderme yapmıyor ve genel seçimlere ilişkin vurgu ile yetiniyor[9]. 

Seçimlerin yenilenmesi yani erken seçim, ülke geneli için yapılıyor.

Tekrar (yeniden) seçim ise, seçimlerin “iptali” durumunda, iptal edilen yerlerde, “iptal edilen seçim yerine” tekrardan, “yeniden” yapılıyor[10]. 

Tekrar yapılan bu seçimde, doğal olarak önceki seçimde geçerli olan koşullara bağlı kalınıyor. YSK, iptal edilen Siirt seçimlerinde seçme hakkı için iptal edilen önceki seçim tarihindeki (yaş dahil diğer) koşulları yerinde olarak aramışken, seçilme hakkı yönünden yerleşik uygulamasından dönerek önceki değil, yapılacak seçimi esas alınca ve bu süreçte Anayasa ve Yasa değişikliği ile engeli kalkan ve listede istifa nedeniyle de ortaya çıkan boşalma nedeniyle aday olan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt seçimlerine katılabilmiştir. Seçilme hakkı yönünden yaşanan bu durum, tekrar yapılan seçimler yönünden bir ilki oluşturuyor! İptal durumu nereye ilişkin ise, yeninden yapılan seçim de orya özgü yapılıyor.

Seçimlerin geri bırakılması yani ertelenmesi, savaş nedeniyle yeni seçimlerin yapılmasına olanak bulunmadığında, TBMM kararıyla seçimler bir yıl geri bırakılabiliyor. Geri bırakma nedeni ortadan kalkmadıkça, erteleme kararındaki yönteme göre bu işlem tekrarlanabiliyor[11].

Cumhurbaşkanınca yenileme kararı alınması

Cumhurbaşkanı, TBMM seçimlerinin yenilenmesi kararını, ancak Anayasa'nın 116 ncı maddesinde sınırlı olarak sayılan koşulların varlığı durumunda alabiliyor[12]. 

Cumhurbaşkanı böyle bir durumda, sadece seçimlerin yenilenmesi kararı verebiliyor, bunu aşarak ayrıca oy verme gününün hangi gün olacağı konusunda bir karar alamıyor[13].

Cumhurbaşkanı tarafından alınan yenileme kararı, Cumhurbaşkanının tek imza ile (resen) aldığı bir karar niteliğinde olduğundan yargı yoluna kapalı bulunuyor[14].

Cumhurbaşkanı böyle bir karar aldığında, Cumhurbaşkanınca belirlenen kişinin başbakanlığında, seçimler için beş gün içinde geçici bir bakanlar kurulu yani bir seçim hükümeti oluşturuluyor[15]. 

Bu bakanlar kurulunda Adalet, İçişleri ve Ulaştırma Bakanları bağımsızlardan olmak üzere, diğer tüm bakanlıklar TBMM'de yer alan partiler arasında, güçleri gözetilerek paylaştırılıyor[16]. 

Buraya üye vermeyen veya verdiği üye çekilenin yerine bağımsızlardan görevlendirme yapılıyor[17].

Anayasa’da ifade edilen 45 günlük sürenin bitiminde Cumhurbaşkanı bir karar almadığında, artık TBMM’nin bu konuda karar alabilme yetkisi de ortaya çıkıyor.

TBMM tarafından yenileme kararı alınması

TBMM, dört yıllık seçim dönemi bitmeden, herhangi bir nedenle seçimlerinin yenilenmesi kararı alabiliyor[18]. 

Mevzuat bu konudaki karar için, özel bir yeter sayı da öngörmüyor. TBMM, seçimlerin yenilenmesi kararı aldığında, bu kararında oy verme gününü de ayrıca belirliyor[19].

TBMM'nin alacağı seçimlerin yenilemesi kararı, özde/hukuksal yönden bir “TBMM kararı” niteliğinde olduğundan, bu kararda TBMM’nin siyasal tercihini yansıttığından, bu karara karşı yargı yolu kapalı bulunuyor[20].

TBMM tarafından alınacak seçimlerin yenilenmesi kararının, İçtüzüğün 95 inci maddesi uyarınca TBMM genel kurulunda kabul öncesi, TBMM Anayasa Komisyonunda görüşülmesi gerekiyor. Bu ve benzeri içtüzük ihlalleri yoluyla alınan kararlar, Anayasa Mahkemesince içtüzük ihdası niteliğinde kabul edilip iptal kararlarına konu ediliyor.

TBMM tarafından seçimlerin yenilenmesi kararı alındığında, Adalet, İçişleri ve Ulaştırma bakanları, bağımsızlardan görevlendirilerek, geçici bakanlar kurulu, yani seçim hükümeti oluşturulmadan, mevcut hükümetle seçimlere gidiliyor[21].

Seçimlerde sürelerin kısaltılması

2839 sayılı Milletvekili Seçim Yasası'nın 9 uncu maddesinde, seçimlerin yenilenmesi durumunda YSK'nın, gerek bu yasa da, gerekse (298 sayılı) Seçim ve (2820 sayılı) Siyasi Partiler Yasalarındaki seçimlere ilişkin olarak saptanan yasal süreleri kısaltarak uygulayabileceği belirtiliyor. Yani YSK sadece bu “üç yasadaki” ortaya konulan süreleri kısaltabiliyor. Anayasa’da veya TBMM “kararında” belirtilen süreleri kısaltamıyor[22].

Seçim dönemimin dört yıl olduğu Anayasa kuralı nedeniyle, yenilenmeyerek (yani erkene alınmayarak) süresinde yapılan genel seçimlerdeki oy verme gününü, bu anayasal süre karşısında YSK kısaltamıyor.

Ara seçimlere ilişkin olarak Anayasa’da bazı sürelere yer verildiğinden, ara seçim konusunda YSK ancak Anayasal süreleri gözeterek kısaltma yapabiliyor.

Milletvekili seçimlerindeki iptal durumunda, tekrar yani yeniden yapılan seçimlere ilişkin süreler, anılan üç yasada yer aldığından, bu süreleri kısaltarak uygulayabiliyor.

Yenileme kararı TBMM tarafından alındığında, oy verme günü yasadaki hükümle değil, TBMM kararı ile belirlendiğinden, bu durumdaki oy verme tarihine YSK'nın etkisi söz konusu olmuyor. Oy verme gününü kısaltamayan YSK, yeni seçim takvimi ve yasada yer alan diğer süreler de kısaltma yapabiliyor.

Yenileme kararı Cumhurbaşkanı tarafından alındığında ise, oy verme günü Cumhurbaşkanınca değil de yasadaki açık düzenleme nedeniyle yasa tarafından belirlendiği için, yasanın özüne değil sözüne göre hareket eden YSK, yasadaki diğer süreleri kısaltabildiğinden hareketle, bu konudaki oy verme gününü de kısaltabileceği kararı almış bulunuyor[23]. İlginçtir ki hiçbir parti de, bu konuda YSK’ya kararını gözden geçir diye başvurmuyor!

Oy verme gününe yönelik kısaltma böyle uygulanıyor.

Seçim takvimi ise, Anayasa’nın 114 ncü maddesindeki (bakan ataması ve geçici bakanlar kurulu konusundaki) sürelere uyularak, YSK tarafından yapılan ve ne şekilde bir milletvekili seçimi olursa olsun kısaltılarak uygulanabiliyor.

Seçimlerin yenilenmesi, yeni bir seçim mi; tekrar yani yeniden yapılan bir seçim mi?

Seçimlerin yenilenmesi, diğer bir ifade ile erken seçim, dört yıllık seçim döneminin dolması beklenmeden yani erken yapılan bir seçimdir. Bu seçim, yeni bir dört yıl için, yeni baştan yapılıyor. Yenilenen bu seçim, önceki seçimden farklı ve o seçimden bağımsız, yeni bir seçimdir. Bu seçimler de ülke genelinde yapılmaktadır.

Tekrar edilen seçimler ise, önceki seçimin yerine yani (yenilenen değil) “yeniden yapılan” seçimler olup, sadece seçimlerin iptali durumunda söz konusudur. Bu seçimler, nerede iptal edilmiş ise, orada yapılmaktadır. Şu an ülke genelinde bir seçim iptali söz konusu olmadığından, tekrar edilen yani eskisinin yerine, yeniden yapılan seçim durumu söz konusu değildir. Seçimin ülke genelinde iptal edilmesi durumunda ise, “aynı seçim/yasama dönemi” için bir daha seçim yapılması durumunu ortaya çıkaracaktır.

Seçimlerin yenilenmesi, yeni bir seçim olduğu için, yeni bir seçimde aranan ve tabi olunan koşullar da, tekrar seçimin aksine, bu yeni süreçte geçerli olan koşullardır.

07 Haziran 2015 tarihinde seçilen 25 inci dönem TBMM’dir. Yenileme üzerine yapılacak olan seçimler tekrar bir seçim olmadığı için, yapılacak olan 25 inci dönem değil, 26 ncı dönem TBMM seçimleridir.

Yenileme seçiminde yani erken seçimde yeni listeler esas olup, iptal üzerine yani tekrar yapılan seçimlerde, ölüm ve istifa dışında önceki aday listeleri esas alınmaktadır. Bu yapılacak olan da erken yani yenileme seçimidir.

Yapılacak bu seçimler, yeni bir seçim olduğu için, bu arada seçme hakkını kazanlar ve seçme hakkını kaybedenlerin durumu gözetilecektir.

Yine yapılacak bu seçimler, yeni bir seçim olduğu, önceki seçim yerine yapılan, tekrarlanan bir seçim olmadığı için, seçilme hakkını yeni kazananlar ya da daha önceki seçimde adaylık başvuru yapmamış olup, şimdi adaylık başvurusu yapacak olanlar, seçilme hakkını kullanmak için başvuruda bulunabileceklerdir. Bu anayasal hakların kısıtlanması düşünülemez. Örneğin şimdi görevden süresinde çekilmesi durumunda, Atilla Sertel’in adaylık başvurusu da engellenemeyecektir.

Seçimlerin yenilenmesi erken seçim demek olup, tekrar yani yeniden (diğerinin yerine, yani iptal üzerine) yapılan seçimlerle ilgisi bulunmamakta iken, yenilenen bu seçimler, tekrar yani yeniden yapılan seçim gibi sunulmakta, böyle bir algı üzerinden ve kavram karışıklığına yol açılarak, bir önceki seçimdeki listeler burada da geçerli gibi, hukuk dışı bir tablo yaratılmaktadır. Bu algı üzerinden CHP’de adeta mevcut seçime başvurular kapatılarak, bir önceki seçim listeleri, tüzük, yasa ve anayasaya rağmen kalıcılaştırılmaktadır.

Seçimlerin yenilenmesi yöntem farklılığının adaylık başvurularına etkisi

Seçimlerin yenilenmesine ya Cumhurbaşkanı ya da TBMM karar veriyor. Hangi yöntemle karar verildiğinde hangi farklılıkların ortaya çıktığı, Anayasa ve yasalarda açıkça düzenlenmiştir. Bu düzenlemeler arasında, her iki yöntem arasında aday belirleme konusunda herhangi bir farklılığa yer verilmemiştir. Dolayısıyla aday belirleme konusunda bir farklılık yaratılması düşünülemez.

Kaldı ki, seçimlerin yenilenmesi yani erken seçim, dört yıllık sürenin sonunda da, şimdiki gibi dört yıllık sürenin başında da, her zaman söz konusu olabilir. Bu dönemin sonuna doğru ya da bu dönemin daha en başında bir erken seçim olması durumunda, mevzuatta aday belirleme konusunda herhangi bir farklılık öngörülmediği gibi, parti tüzüklerinde de böyle bir farklı ve ayrık hükme yer verilmemiştir.

Parti tüzükleri, partilerin anayasaları niteliğindedir. Parti içi demokrasinin sağlanmasında da en temel belge niteliğindedir. Anayasada açıkça düzenlenen bu yenileme seçimi karşısında, tüzükte bile bu durum gözetilerek aday belirleme konusunda farklı bir kural öngörülmemesi nedeniyle, partilerin de, bu bağlamda CHP’nin de yapması gereken, tüzük hükümlerine bağlı kalmak, tüzüğü alt düzenleyici işlemleri aşma yoluna gitmemek olmalıdır.

CHP özelinde yaşananlar

Demokrasiyi getiren CHP’den beklenen, demokrasi çıtasını daha yukarılara çıkarmasıdır.

CHP’de önseçim, yapıldığı seçim dönemi için, yani 25 nci dönem için geçerli iken, 25 nci dönem için önseçim yapılan yerler, sanki adaylık başvurularına kapatılmış gibi, bu önseçimleri 26 ncı dönem için de geçerli kabul etmek, ön seçim üzerinden demokrasiyi etkin kılmak değil, önceden önseçim yapıldığı gerekçesi ile, yeni dönem için demokrasiyi dondurmak, rafa kaldırmak anlamını taşıyacaktır.

Parti tüzüğünü değiştirme yetkisi kurultaya ait olup, tüzük hükmünün hem PM tarafından, hem de yönetmelik ile aşılması düşünülemez[24]. 

Tüzüğü değiştiremeyen PM’nin, bir yönetmelik hükmü ile adeta Tüzüğü değiştirmeye yeltenmesi, Tüzüğün ilgili hükmünün PM tarafından askıya alınıp, istendiği gibi uygulanabilmesi demektir!

CHP Tüzüğünün 58 inci maddesinde, 2012 yılında yapılan bir değişiklikle, merkez organlarının aday belirleme yetkisinin kısıtlanmasına yönelik getirilen kuralın, bir yıl içinde yapılacak bir erken seçim veya bir başka durumda ya da PM’ce herhangi bir gerekçe ile uygulanmayabileceği gibi ayrık bir düzenlemeye de yer verilmemiştir. Üstelik tüzük hükmüne de bağlanan böyle bir konuda, tüzüğü uygulamakla görevli PM’nin de yapacağı bir şey bulunmamaktadır.

Daha önce önseçimden çıkanlar, o süreçte nasıl bir taban desteği almış olurlarsa olsunlar, yapılacak seçimlere geçmişteki o listelerle girilmesi gibi bir anlayış, demokrasi esasları ile bağdaştırılamaz. Yeni bir seçime yeni bir önseçimle girilmelidir.

Adaylar ve örgütün yorulduğu gibi bir gerekçe, önseçimden uzak durulmasına dayanak gösterilemez. Adayların ve partinin, her an seçimlere de ön seçimlere de hazır olması gerekmektedir. Bu nedenle önseçimlerden uzak durulmamalıdır.

Önseçimden çıkanların, aynı taban desteği sürdükçe, tekrar önseçimden çıkmalarında hiçbir engel yoktur. Anayasal haklar kısıtlanıp, yeni adaylıkların engellenmesi, önseçimden çıkmış olma durumunun adeta da bir sömürüye çevrilmesi düşünülemez. Kaldı ki tüzükte bile, önseçim hali için örneğin bir yıl içinde yapılacak seçimlerde yeniden önseçime gidilmez gibi bir hükme bile yer verilmemiştir. Tüzüğü belirleyen iradenin bu durumu öngörmemesi düşünülemez. Yapılacak, demokrasi esaslarını gözetmek olmalıdır.

Ayrıca eğilim yoklaması veya merkez yoklaması, kontenjan gibi yolarla aday yapılanların durumu da tartışma dışı bırakılmaktadır.

Yine MYK tarafından Tüzük hükümleri gözetilemeden ilçe ve il kongreler takviminde yapılan değişiklikler, örgüt yapıları nedeniyle önseçimleri etkileyici nitelikte olup, Tüzüğe açık aykırılıklar içeren bu değişikler nedeniyle, söz konusu değişiklikler de bir an önce geri alınmalıdır.

Parti organları, Parti’nin anayasası olan Tüzüğü dolanan değil, uygulayan organlar olmalıdır. Parti kendi anayasasını uygulamalıdır ki, iktidara geldiğinde de Anayasa’yı uygulayacağını göstermiş, bu tutarlılığını ortaya koymuş, fiili durumlar için fırsat kollayan, kendi anayasasını askıya alan bir kimlik taşımadığını sergilemiş olsun!

Girdiği çıkmaz karşısında bir yönetmelik değişikliği ile Anayasayı değiştirip başkanlığı ilan etmeyi bile Erdoğan (Burhan Kuzu yoluyla) düşünmemişken, bir yönetmelik değişikliği ile parti anayasası olan tüzüğün adeta askıya alınması, farklılaştırılması, kabul edilebilir değildir.

“Fiili durum yaratmamak ve yaratacağı fiili duruma destek aramamak için de” PM’nin de yapacağı, bağlı olduğu Tüzüğün dışına çıkmadan Tüzük hükümlerine uygun hareket etmektir. Demokrasiyi getiren CHP’nin, hangi koşulda olursa olsun demokrasi esaslarından kopması düşünülemez.

YSK bile seçim takvimini, önseçimleri gözeterek gerçekleştirmekte olup, önseçim yapılması gözetilerek seçim takvimi yapılacağına göre, bu takvim sürecindeki önseçimden uzak durmak, hukuksal yönden açıklanamaz.

CHP, yerinde olarak TBMM tarafından alınan seçimlerin yenilenmesi kararını erken seçim olarak nitelemektedir. Erken seçimde de seçimlerle ilgili tüm işlemler yenilenmektedir.

Cumhurbaşkanının bu konudaki seçimlerin yenilenmesi kararını ise her nedense erken seçim olarak nitelemeyip, Cumhurbaşkanının aldığı kararla seçim sonrası kısa süre içinde yaşanan bu durumu, bir tekrar seçimmiş gibi yeniden (tekrar) yapılan yani aynı listelerle yapılan bir seçim olarak sunmaktadır. Oysa tekrar seçimler, ölüm ve istifa dışında aynı listelerle ve iptal halinde yapılmaktadır. Örneğin Erdoğan’ın seçildiği Siirt seçimleri gibi… Oysa şimdi ortada iptal edilen bir seçim yoktur. Yapılan yönetmelik değişikliği sonucu aynı listelerin verilme iradesinin ortaya çıkması, sanki yeni bir seçim değilde, bir iptal seçimi yaşanıyormuş durumunu ortaya çıkarmaktadır. CHP’nin seçim hukukun alfabesini bilmemesi düşünülemez.

Yenileme (erken) seçimi ve yeniden yapılan (tekrar) seçim gibi yakın sözcüklerden kaynaklı kavram karmaşasından hareketle, kafalar iyice karıştırılmaktadır! Bundan da farklı sonuçlar yaratılmaktadır.

CHP, “Cumhurbaşkanının karar aldığı durumla ilk kez karşılaşılıyor, bu erken seçim değil, tekrar seçimdir” diyor. Ve yapay gerekçelere sığınılıyor. Oysa bu hal Anayasada öngörülmüştür. Anayasa 116 ncı madde bu durumu, 45 gün içinde ortaya çıkan bir iptal seçimine bağlı tekrar seçim değil, bir yenileme yani erken seçim olarak saymıştır! Cumhurbaşkanı karar almayıp ta Eylül ayında TBMM aynı kararı alsa ne değişecektir! Yine benzer zaman diliminde yine benzer bir erken seçim olmayacak mıydı!

Kaldı ki yapılan Yönetmelik değişikliğinde, "bir yasama yılı içinde seçimlerin yenilenmesine karar verilirse, aday belirlenmesine ilişkin kota uygulanmayabilir" denilerek, hem uygulanabileceği, hem de uygulanmayabileceği ortaya konularak, Yönetmelikle ayrıca tam bir belirsizlik te yaratılmıştır.

Tüzük hükmünün uygulanıp uygulanıp uygulanmayacağı, zaten bir Yönetmelik hükmüne bağlanamaz. Bu aykırılık tartışmasızdır. Öte yandan bir hukuk devletinde, düzenlemelerin; açık, öz, anlaşılabilir, belirsizlikten uzak, uygulanabilir olması gerektiği tartışmasızdır. İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi de konuya böyle yaklaşmaktadır.

Bir yıllık sürenin bir özelliği var ise yapılacak bellidir. Yapılan düzenlemedeki "hem uygulanabileceği, hem de uygulanmayabileceği" gibi bir durum ise, aynı süre için söz konusu iki seçenekten hangisi konusunda tam bir belirsizlik ve keyfiliği de öne çekmekte, hukuk devleti ilke ve kurallarına da ayrıca aykırılık yaratmaktadır.

Bir kez daha vurgulamalı ki, ortada bir iptal kararı olmadığından, Cumhurbaşkanı da TBMM de hangisi alırsa alsın, süresinden önce yapılan yenileme seçimi, her durumda bir erken seçimdir ve yeni listelerle yapılması gereken bir seçimdir. İptal durumu ortaya çıkarsa o zaman aynı listelere bağlı kalınmaktadır ki böyle bir durum da zaten söz konusu değildir.

Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu


********************************************************
[1] Anayasa madde 77/1
2839 sayılı Milletvekili Seçim Yasası madde 6/1
[2] Anayasa madde 78/3, 78/4, 127/3, 175/son, Geçici madde 16
[3] Anayasa madde 77/2
2839 sayılı Yasa madde 8/1
[4] 11.9.1987 tarihli RG’de yayımlanan 10.9.1987 tarih ve 3403 sayılı Yasa hakkındaki Anayasa Mahkemesi’nin RG 14.10.1987’de yayımlanan 09.10.1987 tarih, 23/27 sayılı kararında erken seçim ifadesi geçmektedir.
[5] Anayasa madde 77/2, 77/3, 104/2a, 114/1, 11/2, 114/5, 116/1, 116/2, 116/3, Geçici madde 4b-2
298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Yasa md 14
2820 sayılı Siyasi Partiler Yasası madde 100/son
2839 sayılı Yasa madde 1, 8, 9, 17, 18
[6] 3403 sayılı Yasa’nın 8 inci maddesine ilişkin, Anayasa Mahkemesinin 14.10.1987 tarihli RG’de yayımlanan, 09.10.1987 tarih ve 23/27 sayılı kararı (Anayasanın 2, 5, 69 ncu maddelerine yönelik değerlendirmenin 3 ncü paragrafı)

CHP’nin Milletvekili Aday Saptama Yönetmeliğinde yapılan düzenlemenin, önceki önseçimden çıkanları tekrar önseçime sokmama amaçlı yapıldığı beyan edilmesi karşısında, bu durum ön seçimi zorunlu olmaktan çıkartan değil, fiilen bu yerlerde yasaklama amacına yönelik bir düzenlemedir.

http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/siyaset/349335/CHP_de_onsecim_ile_gelenleri_koruma_formulu.html

[7] 2839 Sayılı Yasa madde 6/2
[8] Anayasa madde 78/3, 78/4, 78/5, 127/3, 175/son, Geçici madde 16, Geçici madde 1,
298 sayılı Yasa madde 14, 17, Ek madde 7, Geçici madde 12, 17, Ek geçici madde 2,
2820 sayılı Yasa madde 37/1, 100/son
2839 sayılı Yasa madde 1, 7, 9, 18, 33, 39
[9] Anayasa 78/3, 175/son, Geçici madde 16
298 sayılı Yasa Ek madde 7
[10] 2820 sayılı Yasa madde 21/11
2839 sayılı Yasa madde 33/4, 39
[11] Anayasa madde 78/1, 78/2
2839 sayılı Yasa madde 6
[12] Anayasa madde 104/2-a
[13] 2839 sayılı Yasası'nın 8 inci maddesinde, Cumhurbaşkanı tarafından yenileme kararının alındığı doksanıncı günü izleyen ilk pazar gününün, oy verme günü olduğu açıkça ifade ediliyor.
[14] Anayasa madde 105/2, 116/2
[15] Anayasa madde 114/2
[16] Anayasa madde 114/3
[17] Anayasa madde 114/5
[18] Anayasa madde 77/2, 87
[19] 2839 sayılı Yasa madde 8/2
[20] Seçim kararını içeren 3403 sayılı Yasa’nın 18 nci maddesine ilişkin olarak, Anayasa Mahkemesinin 14.10.1987 tarihli RG’de yayımlanan, 09.10.1987 tarih ve 23/27 sayılı kararı.
[21] Anayasa madde 114/1
[22] 298 sayılı Yasa Ek madde 4’te, YSK’nın öngörülen bazı süreleri değiştirerek uygulayabileceği belirtilmiştir.
[23] 22.8.2015 tarihli RG’de yayımlanan YSK’nin 18.8.2015 tarih ve 1532 sayılı kararı
[24] 2820 sayılı Yasa madde 16/3: “PM, zorunlu nedenler dolayısıyla kurultayın toplanamadığı durumlarda, partinin hukuksal varlığına son verilmesi ve tüzük ve programının değiştirilmesi dışındaki bütün kararları alabilir.”

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları