loading
close
SON DAKİKALAR

CHP’de toplama yönetimle nereye kadar

Ömer Faruk Eminağaoğlu
Tarih: 14.11.2015

Ömer Faruk Eminağaoğlu; AKP, çok kızdığını göstermesine rağmen 2002'de iktidarı kendi paralel yapısıyla yani kendi içindeki cemaatle, 2015'te iktidarı ise bu sefer CHP'nin içindeki paralel yapıyla elde ediyordu...

1 Kasım seçimlerine, asla AKP'nin başarısı gözüyle bakılmasın.

Halk, AKP'ye iktidarı vermediğini serbest iradesiyle 7 Haziran'da gösterdi.

Anayasa uyarınca, milletçe dayanışma ve bütünleşme, Lozan uyarınca ulus kimliği altında bir arada yaşama esas olduğuna göre, muhalefet partilerinin bunu gözetip bir araya gelmeleri gerekiyordu.

Halkın da isteği buydu.

Ötekileşmeden, uzaklaşmadan, bir arada olarak, birlik bütünlük içinde yaşamak isteğiydi.

Gericileşmemek isteğiydi.

Halkın bu isteğini muhalefet partileri gerçekleştiremedi.

Muhalefet partileri, etkin muhalefet yapamadığı için AKP iktidardaydı.

AKP gücünü kendinden değil, muhalefetin etkisizliğinden, bu arada silah ve sopa haline getirdiği hukuk sisteminden alıyordu.

Etkin muhalefet yapamayan muhalefet partileri, şimdi iktidar olamayacaklarını da ortaya koyuyor, halkın mesajını alıp bir araya gelmiyorlardı.

Böyle olunca, sonuçsuz kalan 7 Haziran ortaya ister istemez 1 Kasım sürecini çıkardı.

AKP'nin de istediği buydu.

Muhalefet, bu tutumuyla AKP'nin istediğini yarattı.

Muhalefette istediğini göremeyen halk, çaresiz, seçeneksiz bırakılınca, serbest iradesi ortadan kalkınca, 1 Kasım'da ortaya çıkan sonuç, kendi mahkümiyet kararına vurduğu mühür oldu.

1 Kasım'ı AKP başarmadı, bu sonucu halk ta değil, muhalefet yarattı.

***

İktidara gelmenin yolunun güç birliğinden geçtiğini gören AKP, cemaatle güç birliği yaparak, kucak kucağa hareket edip 2002 yılında iktidara geldiğinde ve iktidarda da iktidarın nimetlerini gördüğünde, bunu tek başına cemaatsiz kullanmayı amaçlayınca, cemaatle yollarını ayırmak istedi.

Ancak iktidarın nimetlerinden yoksun kalmak istemeyen cemaat bu süreçte boş durmamış, AKP'nin böyle bir durumu yapabileceğini tahmin ettiği için, AKP'nin kirli işlerini bir tarafa biriktirip, böyle bir durumda AKP'yi frenlemek için koz olarak kullanmayı amaçlamıştı.

Bunu öngörmeyen AKP, cemaatle yollarını ayırmak istediğinde, cemaatte AKP'nin bir kısım kirli işlerini ortaya döktü.

Bu durum AKP'yi biraz hırpalamasına rağmen, muhalefet bunları da kullanamadı.

***

CHP'de yönetim, gücü elinde tutabilmek için, ideolojik birlikteliği olmayan, parti ilke ve değerlerine bağlığı bulunmayan, bu ilke ve değerler etrafında toplanmayan, aksine

belli kesim ve güçler bir araya getirilerek oluşturuldu.

Adeta, yönetimde olabilmek, yönetimde kalabilmek için toplama bir güç birliği yaratıldı.

Tablonun cemi cümlesine bakınca…

Yani CHP'de adeta bir cem'i cemaat ortaya çıkarıldı.

Bu yapı, yönetimi yönetimde tuttu ama partiyi kendisinden uzaklaştırdı.

***

Yönetimin, Cumhuriyet ve demokrasiyi yaşatmak ve yüceltmek ve bu uğurda mücadeleyi esas alması gerekirken, CHP içinde bunu amaçlayanlar, AKP'den sonra birde CHP’de yönetimin gazabına uğramaktan geri kalmıyordu.

Yönetim, Erdoğan'ın kaçak sarayından farksız biçimde, adeta kendileri için sırça köşk niteliğine dönüştürdükleri, amacından uzaklaştırdıkları kontenjan adaylıklarla, emeksiz biçimde koltuklarında kalmaktan geri durmuyordu.

Tüm ülke üç ay içinde sandığa götürülürken, bundan geri durulmazken, üç ay içinde ön seçime gidilmez gibi yapay gerekçe ile, üstelik liste başarısı ortada olan bir liste ile seçime girebilmek için, partinin anayasası olan tüzüğü, hukuk ve demokrasiyi elinin tersiyle iten yönetim, ön seçimden çıkanları da aksi irade sergilerseniz listeleri yönetim yapacak tehdidi ile susturup, kendine ses çıkaramayan bir liste ile seçime girip, aynı sonucu elde ediyordu.

Farklı sonuç elde edebilmek için yapılmış bir şey yoktu.

Oturup diğer partilerin başarısızlığına bel bağlanmıştı.

Diğer partilerde, çalışan da, çalışmayan da, yanlış yapan da vardı.

Sonuç ta seçimden çıkan ve seçim başarısını gördüğü listesini yeterli görmeyip, iktidar olanaklarını her yönüyle kullanan, her türlü mutfak çalışmasını da yapıp seçime giren AKP, kendi cemaatine savaş açmıştı ama bu sefer görülen başka bir şeydi.

Evet bu seçimler AKP'yi tekrar tek başına iktidara getirmişti.

2002 de AKP'yi iktidara getiren, cemaatle işbirliği idi.

Şimdi de CHP içinde bir paralel yapı ortaya çıkmıştı. Bu yapı da, CHP’de yönetime çöreklenen ve CHP ilke ve değerlerinden uzaklaşan bir yapı idi.

İşte şimdi de CHP'deki o paralel yapı, hazırladığı 1 Kasım süreci ile AKP'ye yine iktidarı kazandırmıştı.

AKP, çok kızdığını göstermesine rağmen 2002'de iktidarı kendi paralel yapısıyla yani kendi içindeki cemaatle, 2015'te iktidarı ise bu sefer CHP'nin içindeki paralel yapıyla elde ediyordu.

***

AKP, gücü kendi başına kullanmak için cemaatine savaş açmıştı.

CHP ise, kendisine dönmek, kendi ilke ve değerlerine sahip çıkabilmek için kendi içinde ortaya çıkan o paralel yapıyı, o yönetimi içinden söküp atmıyordu.

Seçimden sonra bile yönetim böyle bir irade ortaya koymuyordu.

***

Demokrasideki varlık nedeninden yani iktidarı etkin denetlemekten uzaklaşan CHP yönetimi.

Etkin muhalefet yapmaktan uzaklaşan bir CHP yönetimi.

Bu yolla AKP'nin şimdiye kadar iktidarda kalmasını sağlayan bir CHP yönetimi.

7 Haziran'da ise tek başına iktidara gelemeyen AKP'den, iktidarı alamayan, böyle olunca kendi iktidar hedefini gerçekleştiremeyen, iktidar olamayan, hatta ve hatta tüm bu sonuca bakınca iktidar hedefi olmayan bir CHP yönetimi.

AKP'ye kaybettiği tek başına iktidarı, tekrar kazandıran CHP yönetimi.

Şimdi de parti içi demokrasiden uzaklaşan bir CHP yönetimi.

Parti içi demokrasiden uzaklaşarak, parti aday ve yönetimlerini AKP vari yöntemlerle belirleyen bir CHP yönetimi.

Laik ve demokrat olmayan AKP'nin, laik ve demokrat hükümet yapabileceğine karşı koymayan ve bunu benimseyen, AKP'nin yöntemlerini kullanarak ilke, değer ve kadrolarını belirleyebilen bir CHP yönetimi.

***

CHP'li olmak, tüm bu sonuçlardan sonra her durumda yönetimden ayrılmayı gerektirmektedir.

Tüm bu sonuçlara rağmen, acaba bir kurultay dönemi daha yönetimde kalabilir miyim umudunu da taşıyarak yönetimden ayrılmamak, CHP'lilikle asla bağdaşmaz.

CHP'li olmak yönetimden çekilip, yine CHP için çalışmayı zorunlu kılmaktadır.

Tüm bu durumlara rağmen hala yönetimde kalmak demek, CHP içinde bir başka paralel yapının ortaya çıktığı demek.

CHP'yi, CHP'liliği etkin kılmayan bu paralel yapı ise, hala daha AKP'yi iktidarda kalmasına neden olan bir yapı ve sonuç ortaya koymakta.

Bu nedenle herkesin bireyciliği aşarak, ben demeden CHP için bir araya gelmesi, yönetimin de sorumluluklarını taşıyarak görevi bırakması, CHP'de bile bir paralel tartışması yaratmaması gerekmektedir.

CHP'de yıllardır bu sonuçları ortaya çıkaranlar, yönetim adı altında toplananlar, genel bir ifadeyle yani onların cem'i cemaati, bir paralel yapı olmadıklarını, artık kendilerini de düşünmediklerini göstermelidirler.

CHP'li olmanın gereği budur.

CHP kurucu değerlere bağlılık ve sorumluluğuyla, Türkiye için yine ilk günkü gibi çalıştığını ve görev başında olduğunu gösterecektir.

Bunun için elbette yönetim ayrılıp gitmeli, yeni gelecek yönetimler de değişenin sadece isim olmadığını ortaya koymak için, aynı veya benzer sorunları taşıyan veya aynı yapıdaki yönetimlerden uzak durulmalıdır.

CHP'li olmak, CHP'liliğin erdemiyle, bu yapıda ayrılıp gitmeyi gerektirdiğine, ayrılıp gidilmiyorsa CHP değerlerinden uzaklaşıldığı ortaya çıktığına göre, Türkiye'nin varlığı için CHP'nin yaşaması gerektiğinden, ilke ve değerlerine bağlı olan bir CHP için gerekli olan mücadele, elbette hukuk ve demokrasi içinde yapılacaktır.

***

Bu tabloda CHP’nin yarınlarında yönetimde yer almayı düşünenlerin de, amaç kimin yeniden genel başkan olacağı değil, Parti’nin içine düşürüldüğü durumdan kurtarılması olduğuna göre, ben demeden bir araya gelmesi, yönetim karşısında dayanışma ve birlikteliğin bulunduğunu açıkça ortaya koyması son derece önemli.

Adayların, kimin daha çok delegesi var anlayışı yerine, mevcut yönetim karşısında, kişisel beklentiyi öne çekmeden, mutlaka ve mutlaka Parti için mücadele içinde olduklarını göstermeleri gerekli.

Şu ana kadar hiçbir biçimde bir araya gelemeyen, toplanamayan adayların, böyle bir birliktelik yaratmasının delege üzerinde de bir moral ve itici güç oluşturarak kurultay sürecini hızlandıracağı kuşkusuz.

Bu başarıldıktan sonra, amaç örgütüyle ve halkıyla bütünleşen bir kadro hareketi yaratmak ve buradan en etkin bir iradeyi ortaya çıkarmak olduğuna göre, bu süreçte de en etkin olacak kişi kim ise, elbette onun tek adaylığında, bölünmeden kurultaya gidilmeli.

Daha bu aşamada adayların birbirinden uzak durması, aynen 7 Haziran’da iktidar fırsatını yakalamasına rağmen, iktidar olmayı beceremeyen, muhalefeti toplayamayan, bu nedenle AKP’ye tekrar iktidar yolunu açan CHP yönetiminin yarattığı sonuç benzerini ortaya çıkarabilecektir.

Yani bu seferde adaylar arasındaki bu dağınıklık ve parçalanmışlık nedeniyle, mevcut CHP yönetimi yönetimde kalmaya devam edebilecektir.

Hiçbir aday bu sonucu yaratmamalıdır.

Parti için varım diyerek bu aşamada ortaya çıkanlar, bugün bir araya gelemiyorlarsa daha ne zaman bir araya geleceklerdir.

Aday olarak ortaya çıkanlar, Parti için ortaya çıktıklarına, ben dememeleri gerektiğine göre, o halde adaylar da en kısa sürede bir araya gelmeli, mutlaka toplanmalı, bu iradelerini göstermelidir.

Bu durum CHP yönetimine karşı mutlaka sonuç alınmasını sağlayacaktır.

Sergilenecek böyle bir irade de CHP’deki bu yapının değişmesini yaratacak, CHP ülke için yine tek umut durumuna gelecektir.

Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları