CHP’de toplama yönetimle nereye kadar
Ömer Faruk Eminağaoğlu; AKP, çok kızdığını göstermesine rağmen 2002'de iktidarı kendi paralel yapısıyla yani kendi içindeki cemaatle, 2015'te iktidarı ise bu sefer CHP'nin içindeki paralel yapıyla elde ediyordu...
1 Kasım seçimlerine, asla AKP'nin başarısı gözüyle bakılmasın.
Halk, AKP'ye iktidarı vermediğini serbest iradesiyle 7
Haziran'da gösterdi.
Anayasa uyarınca, milletçe dayanışma ve bütünleşme, Lozan
uyarınca ulus kimliği altında bir arada yaşama esas olduğuna göre, muhalefet
partilerinin bunu gözetip bir araya gelmeleri gerekiyordu.
Halkın da isteği buydu.
Ötekileşmeden, uzaklaşmadan, bir arada olarak, birlik
bütünlük içinde yaşamak isteğiydi.
Gericileşmemek isteğiydi.
Halkın bu isteğini muhalefet partileri gerçekleştiremedi.
Muhalefet partileri, etkin muhalefet yapamadığı için AKP
iktidardaydı.
AKP gücünü kendinden değil, muhalefetin etkisizliğinden, bu
arada silah ve sopa haline getirdiği hukuk sisteminden alıyordu.
Etkin muhalefet yapamayan muhalefet partileri, şimdi iktidar
olamayacaklarını da ortaya koyuyor, halkın mesajını alıp bir araya
gelmiyorlardı.
Böyle olunca, sonuçsuz kalan 7 Haziran ortaya ister istemez 1
Kasım sürecini çıkardı.
AKP'nin de istediği buydu.
Muhalefet, bu tutumuyla AKP'nin istediğini yarattı.
Muhalefette istediğini göremeyen halk, çaresiz, seçeneksiz
bırakılınca, serbest iradesi ortadan kalkınca, 1 Kasım'da ortaya çıkan sonuç,
kendi mahkümiyet kararına vurduğu mühür oldu.
1 Kasım'ı AKP başarmadı, bu sonucu halk ta değil, muhalefet yarattı.
***
İktidara gelmenin yolunun güç birliğinden geçtiğini gören
AKP, cemaatle güç birliği yaparak, kucak kucağa hareket edip 2002 yılında
iktidara geldiğinde ve iktidarda da iktidarın nimetlerini gördüğünde, bunu tek
başına cemaatsiz kullanmayı amaçlayınca, cemaatle yollarını ayırmak istedi.
Ancak iktidarın nimetlerinden yoksun kalmak istemeyen cemaat
bu süreçte boş durmamış, AKP'nin böyle bir durumu yapabileceğini tahmin ettiği
için, AKP'nin kirli işlerini bir tarafa biriktirip, böyle bir durumda AKP'yi
frenlemek için koz olarak kullanmayı amaçlamıştı.
Bunu öngörmeyen AKP, cemaatle yollarını ayırmak istediğinde,
cemaatte AKP'nin bir kısım kirli işlerini ortaya döktü.
Bu durum AKP'yi biraz hırpalamasına rağmen, muhalefet
bunları da kullanamadı.
***
CHP'de yönetim, gücü elinde tutabilmek için, ideolojik
birlikteliği olmayan, parti ilke ve değerlerine bağlığı bulunmayan, bu ilke ve
değerler etrafında toplanmayan, aksine
belli kesim ve güçler bir araya getirilerek oluşturuldu.
Adeta, yönetimde olabilmek, yönetimde kalabilmek için
toplama bir güç birliği yaratıldı.
Tablonun cemi cümlesine bakınca…
Yani CHP'de adeta bir cem'i cemaat ortaya çıkarıldı.
Bu yapı, yönetimi yönetimde tuttu ama partiyi kendisinden uzaklaştırdı.
***
Yönetimin, Cumhuriyet ve demokrasiyi yaşatmak ve yüceltmek
ve bu uğurda mücadeleyi esas alması gerekirken, CHP içinde bunu amaçlayanlar,
AKP'den sonra birde CHP’de yönetimin gazabına uğramaktan geri kalmıyordu.
Yönetim, Erdoğan'ın kaçak sarayından farksız biçimde, adeta
kendileri için sırça köşk niteliğine dönüştürdükleri, amacından
uzaklaştırdıkları kontenjan adaylıklarla, emeksiz biçimde koltuklarında
kalmaktan geri durmuyordu.
Tüm ülke üç ay içinde sandığa götürülürken, bundan geri durulmazken,
üç ay içinde ön seçime gidilmez gibi yapay gerekçe ile, üstelik liste başarısı
ortada olan bir liste ile seçime girebilmek için, partinin anayasası olan
tüzüğü, hukuk ve demokrasiyi elinin tersiyle iten yönetim, ön seçimden çıkanları
da aksi irade sergilerseniz listeleri yönetim yapacak tehdidi ile susturup,
kendine ses çıkaramayan bir liste ile seçime girip, aynı sonucu elde ediyordu.
Farklı sonuç elde edebilmek için yapılmış bir şey yoktu.
Oturup diğer partilerin başarısızlığına bel bağlanmıştı.
Diğer partilerde, çalışan da, çalışmayan da, yanlış yapan da
vardı.
Sonuç ta seçimden çıkan ve seçim başarısını gördüğü
listesini yeterli görmeyip, iktidar olanaklarını her yönüyle kullanan, her
türlü mutfak çalışmasını da yapıp seçime giren AKP, kendi cemaatine savaş
açmıştı ama bu sefer görülen başka bir şeydi.
Evet bu seçimler AKP'yi tekrar tek başına iktidara
getirmişti.
2002 de AKP'yi iktidara getiren, cemaatle işbirliği idi.
Şimdi de CHP içinde bir paralel yapı ortaya çıkmıştı. Bu
yapı da, CHP’de yönetime çöreklenen ve CHP ilke ve değerlerinden uzaklaşan bir
yapı idi.
İşte şimdi de CHP'deki o paralel yapı, hazırladığı 1 Kasım
süreci ile AKP'ye yine iktidarı kazandırmıştı.
AKP, çok kızdığını
göstermesine rağmen 2002'de iktidarı kendi paralel yapısıyla yani kendi
içindeki cemaatle, 2015'te iktidarı ise bu sefer CHP'nin içindeki paralel
yapıyla elde ediyordu.
***
AKP, gücü kendi başına kullanmak için cemaatine savaş
açmıştı.
CHP ise, kendisine dönmek, kendi ilke ve değerlerine sahip
çıkabilmek için kendi içinde ortaya çıkan o paralel yapıyı, o yönetimi içinden
söküp atmıyordu.
Seçimden sonra bile yönetim böyle bir irade ortaya
koymuyordu.
***
Demokrasideki varlık nedeninden yani iktidarı etkin
denetlemekten uzaklaşan CHP yönetimi.
Etkin muhalefet yapmaktan uzaklaşan bir CHP yönetimi.
Bu yolla AKP'nin şimdiye kadar iktidarda kalmasını sağlayan
bir CHP yönetimi.
7 Haziran'da ise tek başına iktidara gelemeyen AKP'den,
iktidarı alamayan, böyle olunca kendi iktidar hedefini gerçekleştiremeyen,
iktidar olamayan, hatta ve hatta tüm bu sonuca bakınca iktidar hedefi olmayan
bir CHP yönetimi.
AKP'ye kaybettiği tek
başına iktidarı, tekrar kazandıran CHP yönetimi.
Şimdi de parti içi
demokrasiden uzaklaşan bir CHP yönetimi.
Parti içi
demokrasiden uzaklaşarak, parti aday ve yönetimlerini AKP vari yöntemlerle
belirleyen bir CHP yönetimi.
Laik ve demokrat olmayan AKP'nin, laik ve demokrat hükümet
yapabileceğine karşı koymayan ve bunu benimseyen, AKP'nin yöntemlerini
kullanarak ilke, değer ve kadrolarını belirleyebilen bir CHP yönetimi.
***
CHP'li olmak, tüm bu
sonuçlardan sonra her durumda yönetimden ayrılmayı gerektirmektedir.
Tüm bu sonuçlara rağmen, acaba bir kurultay dönemi daha
yönetimde kalabilir miyim umudunu da taşıyarak yönetimden ayrılmamak,
CHP'lilikle asla bağdaşmaz.
CHP'li olmak yönetimden çekilip, yine CHP için çalışmayı
zorunlu kılmaktadır.
Tüm bu durumlara rağmen hala yönetimde kalmak demek, CHP
içinde bir başka paralel yapının ortaya çıktığı demek.
CHP'yi, CHP'liliği etkin kılmayan bu paralel yapı ise, hala
daha AKP'yi iktidarda kalmasına neden olan bir yapı ve sonuç ortaya koymakta.
Bu nedenle herkesin bireyciliği aşarak, ben demeden CHP için
bir araya gelmesi, yönetimin de sorumluluklarını taşıyarak görevi bırakması,
CHP'de bile bir paralel tartışması yaratmaması gerekmektedir.
CHP'de yıllardır bu sonuçları ortaya çıkaranlar, yönetim adı
altında toplananlar, genel bir ifadeyle yani onların cem'i cemaati, bir paralel
yapı olmadıklarını, artık kendilerini de düşünmediklerini göstermelidirler.
CHP'li olmanın gereği budur.
CHP kurucu değerlere bağlılık ve sorumluluğuyla, Türkiye
için yine ilk günkü gibi çalıştığını ve görev başında olduğunu gösterecektir.
Bunun için elbette yönetim ayrılıp gitmeli, yeni gelecek
yönetimler de değişenin sadece isim olmadığını ortaya koymak için, aynı veya
benzer sorunları taşıyan veya aynı yapıdaki yönetimlerden uzak durulmalıdır.
CHP'li olmak, CHP'liliğin erdemiyle, bu yapıda ayrılıp
gitmeyi gerektirdiğine, ayrılıp gidilmiyorsa CHP değerlerinden uzaklaşıldığı
ortaya çıktığına göre, Türkiye'nin varlığı için CHP'nin yaşaması gerektiğinden,
ilke ve değerlerine bağlı olan bir CHP için gerekli olan mücadele, elbette hukuk
ve demokrasi içinde yapılacaktır.
***
Bu tabloda CHP’nin
yarınlarında yönetimde yer almayı düşünenlerin de, amaç kimin yeniden genel
başkan olacağı değil, Parti’nin içine düşürüldüğü durumdan kurtarılması
olduğuna göre, ben demeden bir araya gelmesi, yönetim karşısında dayanışma ve
birlikteliğin bulunduğunu açıkça ortaya koyması son derece önemli.
Adayların, kimin daha çok delegesi var anlayışı yerine,
mevcut yönetim karşısında, kişisel beklentiyi öne çekmeden, mutlaka ve mutlaka
Parti için mücadele içinde olduklarını göstermeleri gerekli.
Şu ana kadar hiçbir biçimde bir araya gelemeyen,
toplanamayan adayların, böyle bir birliktelik yaratmasının delege üzerinde de
bir moral ve itici güç oluşturarak kurultay sürecini hızlandıracağı kuşkusuz.
Bu başarıldıktan sonra, amaç örgütüyle ve halkıyla
bütünleşen bir kadro hareketi yaratmak ve buradan en etkin bir iradeyi ortaya çıkarmak
olduğuna göre, bu süreçte de en etkin olacak kişi kim ise, elbette onun tek
adaylığında, bölünmeden kurultaya gidilmeli.
Daha bu aşamada
adayların birbirinden uzak durması, aynen 7 Haziran’da iktidar fırsatını
yakalamasına rağmen, iktidar olmayı beceremeyen, muhalefeti toplayamayan, bu
nedenle AKP’ye tekrar iktidar yolunu açan CHP yönetiminin yarattığı sonuç
benzerini ortaya çıkarabilecektir.
Yani bu seferde adaylar
arasındaki bu dağınıklık ve parçalanmışlık nedeniyle, mevcut CHP yönetimi
yönetimde kalmaya devam edebilecektir.
Hiçbir aday bu sonucu
yaratmamalıdır.
Parti için varım
diyerek bu aşamada ortaya çıkanlar, bugün bir araya gelemiyorlarsa daha ne
zaman bir araya geleceklerdir.
Aday olarak ortaya
çıkanlar, Parti için ortaya çıktıklarına, ben dememeleri gerektiğine göre, o
halde adaylar da en kısa sürede bir araya gelmeli, mutlaka toplanmalı, bu
iradelerini göstermelidir.
Bu durum CHP
yönetimine karşı mutlaka sonuç alınmasını sağlayacaktır.
Sergilenecek böyle bir irade de CHP’deki bu yapının değişmesini yaratacak, CHP ülke için yine tek umut durumuna gelecektir.
Av. Ömer Faruk Eminağaoğlu
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları