Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, 'Suriye'nin başındaki zalim yöneticiye hep sahip çıkıldı.'
Emekli Büyükelçi Onur Öymen, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın, "Suriye'nin başındaki zalim yöneticiye hep sahip çıkıldı. Bunun oradan alınması için ne yapmamız gerekir, bu düşünülmedi" sözlerini değerlendirirken, BM kurallarına göre hiçbir devletin yabancı bir ülkenin hükümetini silah kullanarak devirme hakkının bulunmadığını ifade etti.
Rusya: Esad'ın görevi bırakması konusunda ABD ile anlaşma yapmadık
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CNN International'da Becky Anderson'ın "Connect to World" programında yayınlanan söyleşisinde bugün yaşanan mülteci dramının, Suriye'de ve Irak'ta meydana gelen tüm gelişmelere seyirci kalmanın bir sonucu olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Hiçbir zaman Suriye'ye bir müdahale yapılsın istenmedi. Suriye'nin başında zaten bir zalim yönetici var, bu zalim yöneticiye hep sahip çıkıldı. Bunun oradan alınması için ne yapmamız gerekir, bu düşünülmedi" dedi.
'SİLAHLI GRUPLARA DESTEK ULUSLARARASI HUKUKA AYKIRI'
Sputnik'e konuşan eski CHP milletvekili Öymen, dünyada otoriter pek çok devlet olduğunu, bunlara karşı her türlü eleştiride bulunmanın, kınamanın mümkün olduğunu vurgularken "Bir ülkenin hükümetini devirmek için silahlı gruplara destek vermek uluslararası hukuka, çağdaş devlet anlayışına uygun değildir. Sıkıntı buradan başlıyor. Biz, 'Türkiye çatışmaların dışında kalsın' diyoruz. Sınırlarınızı kapatın, her türlü terörist geçişine, onların ikmal yollarına sınırlarınızı kapatın ve iç çatışmalarda taraf haline gelmeyin diyoruz. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana başka ülkelerdeki iç çatışmaların tarafı olmamak için dikkatli davrandık. Şimdi bu ilkeden uzaklaştık. Türkiye şimdi bunun bedelini ödüyor" diye konuştu.
Suriye yönetimine Batı ülkelerinden gelen en büyük eleştirinin, İran silahları ve füzelerinin Suriye üzerinden Lübnan'da Hizbullah'a geçişine aracılık yapması olduğunu söyleyen Öymen, şöyle konuştu:
"Belki Suriye ile İran arasında böyle bir ilişki olmasa, Esad'a karşı bu kadar sert olmayabilirlerdi. Bu husus çok etkin bir rol oynuyor. Ama şu anda Suriye'yi temsil eden bir hükümet var. Beğenirsiniz beğenmezsiniz ama bu hükümeti silah zoruyla devirmeye çalışmak yanlıştır. İşin can alıcı tarafı burasıdır. Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov'un, Cenevre mutabakatına varılmasında olumlu katkıları olmuştu, ama şimdi Cenevre pek ağza alınmıyor. Halbuki orada bir siyasi çözüm zemini var. Amerikalılar bir taraftan siyasi çözüm diyorlar, bir taraftan da silah zoruyla devirecek olanlara eğitim ve silah desteği veriyorlar. Bunlar uluslararası ilişkilerin çelişkileridir."
'AVRUPA MÜLTECİLER KONUSUNDA İYİ SINAV VEREMİYOR'
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın mülteciler konusunda Batı ülkelerine yönelttiği eleştirilere ise destek veren Öymen, "Mülteciler konusunda Türkiye aşırı bir yük üstlenmesine karşın başka ülkeler, özellikle Avrupa ülkeleri ve ABD, bu yükü yeterince paylaşmak niyetinde değiller. Birinci Körfez krizinde de böyle olmuş, 450 bin Iraklı göçmen Türkiye'ye iki hafta içinde gelmişti. Bunların çoğu Batı ülkelerine gitmek istiyordu, ama pek azını aldılar. Onun için biz Batı ülkelerinin mülteciler konusundaki tutumunu yadırgıyoruz" dedi.
Macaristan Başbakanı Viktor Orban'ın "Mülteciler Türkiye'de kalsın, biz gidelim içlerinden seçelim" açıklamasının kabul edilemez olduğunu vurgulayan Öymen, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu konuya insani açıdan yaklaşmak lazım, Avrupa ülkelerinin bu katı ve işbirliğine açık olmayan tutumu dolayısıyla binlerce mülteci Libya'dan İtalya'ya veya Türkiye'den Yunan adalarına geçerken hayatını kaybetti. Halbuki bu ülkeler insan haklarını savunduğunu söylüyor. İnsan haklarının en önemli maddesi yaşam hakkıdır. O hakkı insanların ellerinden alıyorsunuz. Libya'da, Suriye'de bu sıkıntılar yaşanıyorsa, bu o insanların kusuru ve sorumluluğu değil. Doğu'da da, Batı'da da devletler iyi bir sınav veremediler."
'ÇOK BÜYÜK ÇELİŞKİLER YAŞIYORUZ'
Mültecilerin, gitmek istedikleri ülkeye belli kotalar çerçevesinde kabul edilmesinin sağlanması gerektiğini vurgulayan Öymen, şunları söyledi:
"Türkiye 2 milyon göçmen almış, 6 milyar dolar harcamış, 'siz almaya devam edin, biz almak istemiyoruz' diyorlar. Bu kadar çifte standart olur mu? Bu ülkeler Türkiye gibi ülkelere insan hakkı dersi veriyor, çok büyük çelişkiler yaşıyoruz Suriye konusunda. Irak konusu da aynı şekilde. Bir ülkenin topraklarını komşu ülkeye yönelik terör örgütüne kullandırmak, uluslararası hukuka göre yasaktır. BM kararları var bu konuda. Ama Irak'ın kuzeyine yerleşmiş terör örgütü, oradan Türkiye'ye saldırıyor. Irak hükümeti de Barzani de bunları engellemek için hiçbir şey yapmıyor. Amerikalılar da orada 170 bin asker bulundurdukları zaman, birçok terör örgütüyle mücadele etti ama PKK ile etmediler. Bu bir çelişki değil mi? 'Gelin IŞİD'le beraber çarpışalım, PKK'ya gelince 'bu sizin işiniz' deniyor."
Saygılar, sevgiler.
Onur Öymen