Chopin ve Mustafa Itri
Prof. Dr. Cengiz Kuday: Ve günün sonunda evimizde mütevazı bir kalabalıkla yapılan dualar ve sonunda hep birlikte söylenen; çok sonradan öğrendiğim Buhurzade Mustafa Itri’nin bestelediği tekbirlerin nağmeleri kulaklarımda halen çınlıyor.
Çok kişi insanların gözü ile gördüğünü, kulağı ile işittiğini düşünür. Bir yere kadar bu bilgiler doğrudur. Yalnız bir küçük ayrıntı vardır. Bu iki organımız bu duyular için bir aracıdır. İnsan, beyni ile görür ve işitir.
İşitme, beynimizin sol yarısında yer alan bir bölgede, görme ise beynimizin arka bölgesinde yer alır. Sanat merkezi ise sağ parietal bölgeye yerleşmiştir. Bu bölgelerdeki anatomik farklılıklar kişinin müzik kulağı veya sanat yorumunu bir yerde etkiler. Yani kabaca bunlar doğumsaldır.
Sol temporal bölgenin içinde yer alan (Hirsch Gyrusu) bölgenin derinliği az ise ne yaparsanız yapın o kişi müzikten anlamaz ve bu konuda bir yerde sağırdır. Biz buna “amuzi” deriz. Yukarıda belirttiğim gibi müzik insanın beynindedir. Beethoven son eseri 9. Senfoni’yi tamamen sağır olduğu halde bestelemiş ve sonrada orkestrayı yönetmişti. (Beyinle)
Görsel sanatlar da böyledir, sonradan öğrenilmez ancak anatomik uygunluk varsa geliştirilebilir.
Bunları neden yazıyorum? Görsel sanatlar ve müzik eğitimi, zevki çok küçük yaşta başlar. Kendimi misal vereyim, hiçbir şekilde bir müzik aleti çalamam; görsel bir sanat kabiliyetim pek yok, ama iyi dinlerim ve izlerim. İlk klasik müzik dinletisi tecrübem çok küçük yaşta, 1945 Kasım başında oldu. Bir sabah evimize ansızın bir mavi kalabalık doldurdu. Annemin uzun sessizlikleri bölen haykırışlarını, beni birilerinin kucağına alıp bahçeye çıkardığını hayal meyal hatırlıyorum. Evimiz askeri şehitliğe yakındı. Ertesi gün evimizin önüne bando ve askerler gelerek beni ve kardeşimi aralarına alarak yürümeye devam ettiler. Annemin ve ninemin kesik kesik hıçkırıklarını hatırlıyorum. Kortejle kendi yaptığımız çelenk elimizde, kardeşimle birlikte ilerledik. Kulaklarımda yaşadıkça gitmeyecek Chopin’in Cenaze Marşı’nın nağmeleri arasında şehitliğe girdiğimizi hatırlıyorum. Ve günün sonunda evimizde mütevazı bir kalabalıkla yapılan dualar ve sonunda hep birlikte söylenen; çok sonradan öğrendiğim Buhurzade Mustafa Itri’nin bestelediği tekbirlerin nağmeleri kulaklarımda halen çınlıyor.
Gazeteden öğrendiğim kadarıyla Sayın Kültür Bakanımız öldüğünde yalnız tekbirle uğurlanmak istiyormuş. Zaten Chopin’in Cenaze Marşı her ölen için icra edilmez. Özel durum ve özelliği olan kişiler için icra edilir. Herkesin son yolcuğuna uğurlanırken uğurlanma şekli kendi tasarrufundadır. Örneğin, Chopin’in evinde sürekli çaldığı eser, bir bölümü Cenaze Marşı olarak bilinen Opus 35 Sonatı idi. Fakat cenazesinde kendi eseri yerine Mozart’ın Requem’inin çalınmasını istemiştir.
Sayın Bakan, bırakın bayraklara sarılmış şehit cenazelerinin önünde, yanındaki şehit yakını çocuklar bu iki ayrı dünyanın müziklerini sevsinler, beraberce sonradan onurla hatırlasınlar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları