loading
close
SON DAKİKALAR

Stratejik ortaklık denen tuzaklardan nasıl kurtuluruz?

Prof. Dr. Cengiz Kuday
Tarih: 07.10.2018
Kaynak: Prof. Dr. Cengiz Kuday

Prof. Dr. Cengiz Kuday: Bizler batı için yalnızca ihraç ürünü asker olan bir ülke olarak görülmüşüz. Hiçbir ciddi problemde fikrimiz dahi alınmamıştır. Küba krizinde eğer netice anlaşma olmasaydı ilk nükleer taarruza uğrayacak ülke bizdik.

Sakarya Meydan Muharebesinin şiddetle başladığı günler ile büyük Türk taarruzunun başlangıcı arasında tam bir yıllık zaman vardır. Bu dönem iç ve dış politika yönünde çok hareketli harp harekatı bakımından ise sakin geçmiştir. On yıllık aralıksız sürüp gelen harpların millette uyandırdığı bıkkınlık, yılgınlık, isteksizlik, ilgisizliği tasvir etmek çok zordur. Asker kaçakları bu günlerde çok yüksek sayılara yükselmiştir. İstiklal mahkemelerince verilen ağır mahkumiyet kararları (idamlar) millette genel bir hoşnutsuzluk yaratmıştır. İşte bu güç şartlarda yapılacak bir büyük taarruzda komutan ve komuta mensuplarının mesuliyetleri çoktur.

Askerlik, muharebelerin sürdürülmesi değil insanların sevk idare sanatıdır. İnsanlar ancak, emelleri fikirler kişiselleştirilerek sevk ve idare olunabilir.

Subay nedir?

Maiyetindeki kişiler için emsal numunesidir. Subay, kendi ilim ve gücünden kumanda ettiği insanları faydalandırmak için yanındakilere metanet ve kahramanlık toplamında fazla bir kişisel kahramanlığa özelliğe sahip olmalıdır. İşte böyle bir komutanı ve komutanlar topluluğu ile birçok negatif şartlara rağmen bu büyük taarruz başarılı olmuş ve 30 Ağustos’ta zafere ulaşılmıştır. Bu zafer daha sonra Cumhuriyet ve onu takip eden devrimlerle ivme kazanmıştır. Fakat bu ivme daha sonra çeşitli nedenlerle hız kaybetmiştir. İlk defa kimseye bağlı olmayan hiçbir ittifaka bağlı olmayan ülkemiz daha sonra bazı stratejik ortaklık dediğimiz bir takım dayatmalara maruz kalmıştır. Bu dayatmalar 1947 yılında Marshall yardımı ile başlamış; ülkenin ileri gitmesini sağlayan bir çok kuruluşun önü kesilmiştir. (Tevhid-i Tedrisat, Köy Enstitüleri gibi.) Daha sonra bugün stratejik ortak olacağımız söylenen Rusya’nın bazı olumsuz istekleri yüzünden batı ittifakı olan NATO’ya zorla kendimizi kabul ettirmişiz. Ve neticesinde eşit haklara sahip olduğumuzu zannettiğimiz aslında hiç de eşit olmayan bir stratejik ortak olmuştuk.

Bu stratejik ortaklık denen tuzaklardan nasıl kurtuluruz?

Bizler batı için yalnızca ihraç ürünü asker olan bir ülke olarak görülmüşüz. Hiçbir ciddi problemde fikrimiz dahi alınmamıştır. Küba krizinde eğer netice anlaşma olmasaydı ilk nükleer taarruza uğrayacak ülke bizdik. (Doğuda konuşlanan nükleer başlıklı Jüpiter füzeleri yüzünden.)

1950’li dünyadan pek haberimiz olmadığı yıllarda okullarda bizlere hatta hayatta olan bir müzik sanatçısının dillendirdiği Marşı öğretmişlerdi, plaklarını dağıtmışlardı. Amerika, Amerika; beraberdir seninle Türkler dünya durdukça hürriyet savaşında? (Ne kadar hayali ve utanç verici.)

Bu Küba krizindeki olaylar zincirinde bizlerin ve hükümetin çok sonra haberi olmuştur. Bu stratejik ortaklık denen tuzaklardan nasıl kurtuluruz? Eğitimle (müspet eğitim ile). Bugün dünya sıralamalarında gençlerimiz bilimsel yönden 139 ülke içinde 99. sırada duruyor. Üniversite giriş imtihanlarında binlerce kişi müspet bilimlerde 0 çekiyor. Atatürk en hakiki mürşit ilim dememiştir; Atatürk en hakiki mürşit bilim demiştir. İlim= uhrevidir. Bilim= Müspettir. 30 Ağustos Zaferi ancak bilimsel ve ekonomik özgürlüklere değer kazanır.

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları