Coğrafya tesadüftür!
Irklar, inançlar, diller, dinler coğrafi tesadüften ibarettir...
Bir Alevi mahallesi düşünün mahallenin ismi Yavuz Sultan Selim…
Ve dört yıldır isminin değiştirilmesini bekliyor.
Yavuz Sultan Selim Osmanlı Devleti’nin en önemli ve en başarılı padişahı şeklinde sıfatlandırılabilir (kimilerine göre) ama aleviler açısından hassasiyetini bilmek ve anlamak gerek.
Selim, Şah İsmail üzerine sefere çıkarken; ordunun arkasında kendisine karşı çıkabilecek bir güç olsun istemiyordu. Savaş başladığında Alevilerin Şah İsmail'den yana tavır alma olasılığı da yüksek olunca Padişah Selim de 40 bin Alevi’yi kılıçtan geçirdi.
Şimdi de dalga geçer gibi Alevilerin yoğunlukta bulunduğu mahalleye 40 bin Alevi’yi katleden padişah Yavuz Sultan Selim ismi koyuluyor…
Sultanbeyli’de yerli halkın kullandığı ‘’Başaran’’, resmi adı Yavuz Sultan Selim olan alevi mahallesi dört yıldır isminin değiştirilmesi bekliyor. Ama hala o yönde bir çalışma başlatılmamış…
Yan sokağın ismi ise ‘’Alevilerin canları, malları, namusları size helaldir’’ fetvası veren Şeyhülislam Ebu Suudi’ ...
Nerede kaldı ‘’İnsanların hassasiyetlerine saygı göstermek?’’ diye düşünürken, sonradan dank ediyor kafama, hiç kimsenin hiç kimseye hiçbir şekilde saygı göstermediği bu coğrafya da saygı kelimesinin eyleme dönüşmüş halini görmenin pek mümkün olmadığını!
Birileri biraz daha kalabalık diye onların inandığı şeye saygı göstermek durumunda bırakılırken karşılıklı saygı pek hayalî duruyor…
Farklı fikirlere ve hassasiyetlere karşı duyulan tahammülsüzlük ve anlayış eksikliği ne yazık ki yine kendini göstermişti…
Mahalleli, Belediye Başkanına Yavuz Sultan Selim önemli bir padişah ama Alevi bırakmamış bu topraklarda, onları rencide eden bir şey, bu ismi değiştirelim' diyor.
Belediye Başkanın cevabı ise, 'Orada Sünniler de oturuyor, ismin değişmesine karşılar' oluyor.
Mahalleli ise Başkan’a ‘’Sünnileri rencide edecek bir isim koyun demiyoruz ki, çiçek ismi ya da başka bir isim konulabilir’’ önerisinde bulunuyor…
Başkan, bu öneriye de itiraz ediyor…
İnsanların duyguları ve inançları ancak bu şekilde sömürülür… Al sana bir çifte standart muamelesi örneği daha…
O yüzden farklı olana karşı önyargıları yıkmak gerek. İnandıkları kutsal değerlere saygı göstermeleri beklenirken peki neden tersi yapılır?
Çözümlenmesi gereken kilit nokta da bu sanırım “Farklı olana duyduğumuz tahammülsüzlük ve önyargı…
Egemen güçler dini hassasiyetleri erozyona uğratan tuzaklarla insanları, dinleri, ırkları, inançları bakımından tam da böyle kırdırıyor.
Ama insanların unuttukları bir şey var zıtlıkların birbirinin doğurduğu ayrıntısı!
Kötü olmasaydı iyinin değerini bilebilir mi idik? ya da yaşadığımız durumu isimlendirebilir mi idik? Üzüntü olmasaydı mutluluğun verdiği zevkin farkına nasıl varacaktık?
Mesela Alevilik olmasaydı, Sünniliği nasıl isimlendirecektik ya da bugün Kürt kavramı kullanılmasaydı Türk kavramı kendini nasıl isimlendirecekti?
Yani demek istediğim ırklar, inançlar, diller, dinler coğrafi tesadüften ibarettir. Kişinin kişiden üstün olduğunu gösteren olgular bunlar değildir, insan Türklüğüyle, Kürtlüğüyle, Aleviliğiyle, Sünniliğiyle övünmemeli ve ötekileştirilmemelidir.
Asıl kendimizden olmayanı yok sayarsak, dışlarsak ötekileşiriz...
O mahalleye, mahallenin çoğunluğunun Alevilerden oluştuğunu bilerek dört yıldır neden değiştirilmez isimi, eşit yurttaşlıktan bahsederken Alevilerin değerleri, farklılıkları neden görmezden gelinir? Bu beraberinde ayrımcılığı getirmez mi?
Vatandaşa eşit muamelenin örneği midir bu olay?
Peki, bu olay aleviler açısından bakarsak fırsat eşitsizliği yaratmaz mı?
Bu talihsiz durum farklıları zenginlik olarak görmek ve sahiplenmeyi bir yana bırakalım, hoşgörü ve anlayışla yaklaşmaktan bile yoksun bir ülke olduğumuzu özetliyor…
Gerçek bir kucaklaşmaya ne kadar da uzağız…
Rojda Duygu Yeşilgöz
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları