'Yalandan yüzüme gülen dünya'

Bu mesaj ölümün ticarete alet edildiğini net bir şekilde gözler önüne sermişti...

Önceki gün kaldırıldığı hastane de hayatını kaybeden Abdal geleneğinin son temsilcisi Neşet Ertaş’ın daha cenazesi kaldırılmadan dün bir haber yayımlandı.

Okurken yalan ya da ironi olmuş olmasını çok istedim…

Haber,  Neşet Ertaş’ın ölümünü fırsat bilip bunu ticarete dönüştürme şeklini açıkça gösteren Turkcell’in abonelerine gönderdiği mesaja ilgili.

Mesajın içeriği; ‘’Türk Halk Müziğinin unutulmaz ozanı Neşet Ertaş’ı anıyoruz! 3 gün boyunca sizi arayanları Neşet Ertaş’ın unutulmaz eseri neredesin Sen ile karşılamak için NESET yazıp bu mesajı cevaplayabilirsiniz. (1TL)’’
Gerçi bu mesajdan sonra sosyal medyadan gelen tepkiler geri adım attırıp özür dilemelerini sağladı ama geçmiş olsun oldu bir kere!

Aklıma gelen bütün serzeniş sözcüklerini sıralamaktan kendimi alamadım. Bu mesaj ölümün ticarete alet edildiğini net bir şekilde gözler önüne sermişti…

Ne demişti Stalin ‘’Kapitalistleri astığımız halatları bize onlar satacaktır’’

Görünen o ki kapitalizmin dayattığı kar hırsı kendini bir kez daha göstermişti. Ölümünün hemen ardından günü dolmadan ne koparırsam kardır stratejisi güdülüp ‘’Biz böyle duyarlıyız’’ mesajı verilerek altında yatan sahtekârlık ne kadar iğreti duruyor…

Tam da kapital ruha uygun bir davranış.

Bir insanın ölümünden bile nemalanmaya çalışacak kadar gözü dönmüş düzeyde kapitalizmi özümseyen vicdandan bir haber olan büyük şirketler, yılsonu hedefleri, ciro, büyüme, kar gibi kavramlarınızın yanında bir de etik kavramını sorgulasanız ya…

Zaten bazı şeylerin kıymetini sonradan anlayan bir toplumuz.  Binlerce insan o acıtasyon dolu mesajdan sonra eminim ki duygularını tatmin etmek için servisi kullanmışlardır da.

 Her şeyi nakde çevirmeye bakan kapitalizm, sadece vakti değil,  acıyı, ölümü ve yası da kullanarak toplum bilincini felce uğrattığını bir kez daha kanıtladı.

Gerçi artık toplumsal duyarlılığın hızla emildiği günümüzde bu yaşananlara şaşırmamak lazım ya neyse ama yine de yok artık! demekten de kendimi geri alamıyorum.

Ne dersiniz belki de asıl ölü sevicilik budur?


Rojda Duygu Yeşilgöz/Vişne Haber Ajansı