loading
close
SON DAKİKALAR

Yaşamaya izin verilse 'Hayat Güzeldir'

Rojda Duygu Yeşilgöz
Tarih: 19.11.2012

Ne büyük bir hayal kırıklığıdır orada doğan çocuk için yaşamak ve garip bir paradokstur doğarken ölmek...

Filistin ve İsrail arasında ki çatışmalar bugün altıncı gününde!


Sınırımızda yaşanan Suriye krizinden sonra, Filistin-İsrail çatışması gündemin ilk sıralarına oturdu. İsrail’in Hamas'ın Gazze'deki askeri komutanı Ahmet Cabari’yi öldürmesinin ardından Hamas ve İslami Cihad İsrail’e füze fırlattı.  İsrail’in cevabı ise insansız hava araçlarıyla havadan ve denizden saldırıya geçmek oldu.


BM Güvenlik Konseyi yaşananlar sonrası toplandı ama hiçbir karar almadan dağıldı!


İnsanların yaşam haklarını hedef alan savaşlar, yine dünya gündemine oturdu. Yaşanan insan hakları ihlallerinin en uç noktası karşında dünya ülkeleri ne yaptı? Sadece kınamakla kaldı.


Kimisi Hamas’ı suçladı. Hamas’ın, İsrail yerleşim birimlerine günde kaç yüz roket fırlattığını söyledi. Kimisi İsrail’i ‘’Sen bir halkın topraklarının büyük kısmını işgal et, karadan üç taraftan ablukaya al birde denizden vur’’ diyerek suçladı.


Hangi haklı gerekçe bir çocuğun büyümesinin önüne geçebilir? Diye soruyorum, cevabını alamayacağımı bildiğim halde!


Ne çok acı var…  En çokta savaşın masum kahramanları çocukların üzerinde. Paraya, güce, savaşa, katletmeye doymuyor insanoğlu o yüzden de durmuyor.


Savaş ülkeleri umutsuzluk ülkeleridir. İnsani felaketlerin başkenti. Ne büyük bir hayal kırıklığıdır orada doğan çocuk için yaşamak ve garip bir paradokstur doğarken ölmek.


İsrail Filistinliler üzerine terörü kullanıyor. Geçmişin düşmanlıklarını içinde taşıyarak, yıllar yılı durup durup gösteriyorlar birbirlerine olan nefretlerini. Siviller kalkan olarak kullanılırken yapılan müdahalelerle yine siviller ölüyor.  Sonra sıcak savaşı oyalamak adına politika ve demokrasi kuklaları kendini gösteriyor. Çocukların öldüğü bir savaşın galibi olacakmış gibi…


Dünya’da yaşananlar adalet duygusunu yitirilmesine neden olurken, hangi vicdansızdan hangi çocuğun hesabı sorulur?


Ölmeyip sağ kalan çocuk, annesinin, babasının, kardeşinin ölümüne neden olan o top mermisini atan ellerden intikam alamaya çalışmaz mı? Kimi yaşıtları evlerinde anne ve babasının koynunda uyurken, anne babasını toprağa gömen çocuğun ne olması beklenir? Bu döngü yıllarca böyle gitmedi mi?


Bir rahat bıraksanız o çocuk Yahudi, Müslüman, Hristiyan, arkadaşları ile oyun oynayacak sokakta ama…


Bir tarafta çocuklar ps3’lerle vakit geçirirken, vakti korkuyla, silahlarla dolu bir yerde geçen diğer çocuklar. Tek suçlarının işgal altındaki bir ülkede doğmak olduğunu kim anlatılabilir onlara.


Bu noktada bir film anımsıyorum. Filmin adı ‘’Hayat güzeldir’’. İkinci dünya savası sırasında toplama kamplarına götürülen Yahudilerin yaşadıkları anlatılıyordu.


Bir baba, oğlunu bunun sadece bir oyun olduğuna inandırmaya çabalıyordu. Oğlunu ikinci dünya savaşının etkisinden uzak tutarak, büyüklerin oyununu kedince kurgulayıp ‘Sanki hayat güzelmiş’ algısı oluşturmaya çalışıyordu.


Ne etkileyici bir film idi Guido’nun yaşananları çocuğundan uzak tutma çabası ve hayatın bütün acımasızlığına karşın olanlardan habersiz her şeye bir oyunmuş gibi yaklaşan Giosue’nin masumiyeti.


Merak ediyorum Filistin’de, İsrail’de, Suriye’de babalar nasıl kandırıyor çocuklarını…

Rojda Duygu Yeşilgöz

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları