Tarih:
20.10.2015
Doğu Perinçek’e teşekkür borcu
Şahin Mengü; Doğu Perinçek ve arkadaşları bunu yaparken maalesef devletten hiçbir yardım almadılar, kendi ifadeleriyle, sadece rahmetli Büyükelçi Gündüz Aktan’ın hayattayken başında bulunduğu bir vakıftan avukat desteği almışlar.
Doğu Perinçek ve bir grup arkadaşı yıllardır devletin yapması gerekip de yapması gereken bir şeyi yaptılar.100 Yıllık bir emperyalist yalan olan sözde “Ermeni Soykırım” iddialarına karşı bir hukuk mücadelesi başlattılar ve kazandılar.
Düşünce ve ifade özgürlüğü şampiyonluğunu kimseye bırakmayan Avrupalıların suratlarına AHİM kararıyla iki yüzlülüklerini bir şamar gibi çarptılar.
Avrupa’da ve dünyanın bir çok ülkesinde hiçbir tarihi ve bilimsel temele dayanmayan, “Ermeni Soykırımı” iddialarını red etmeyi suç sayan, ya da parlamentoların, “Ermeni Soykırımını” kabul eden kararları karşısında olayı sadece kuru açıklamalarla geçiştiren Türk Hükümeti’ne nasıl bir hukuk mücadelesi verilmesi gerektiğini gösterdiler.
Doğu Perinçek ve arkadaşları bunu yaparken maalesef devletten hiçbir yardım almadılar, kendi ifadeleriyle, sadece rahmetli Büyükelçi Gündüz Aktan’ın hayattayken başında bulunduğu bir vakıftan avukat desteği almışlar.
Devletin bu konuda bir destek vermemesinin tek anlamı olabilir, o da Doğu Perinçek’in sol görüşlü bir siyaset ve bilim adamı olmasıdır.
Ermenistan ve Ermeni diasporasının bu konudaki kararı kendilerine göre yorumlamalarını anlayabilmek mümkün.
Ama içimizdeki bazı kişilerin, bu kararı küçük ve önemsiz gibi göstermelerini anlamak mümkün değil.
Mümkün değil diyoruz ama, onlarda siyaseten içimizdeki "İrlandalılar"
Zamanında Doğu Perinçek’e hiçbir katkı sunmayan devlet yetkilileri bile, Tayyip Erdoğan hariç, bunun Doğu Perinçek’in bir başarısı olduğunu söyle bilmektedirler.
Bu olayın yurt içindeki bir diğer sessiz seyircisi de, bölücü terör örgütünün mensupları ve onun siyasal uzantılarıdır.
Böyle davranmalarını nedeni ileride, bugün bölücülere karşı devletin, gerek iç hukukumuzdan ve gerekse uluslararası hukuktan kaynaklanan kendi toprak bütünlüğünü koruma hakkını kullanmasını soykırım olarak niteleyebilme arzularıdır.
Bütün çabaları, bölücü terör olayını Birleşmiş Milletlere taşıyıp onun müdahalesini sağlamaktır.
Dikkat ederseniz zaman zaman, o bölgede görev yapan askerleri uluslararası Ceza Mahkemesi’nde yargılatmakla tehdit ederler.
Bizde en kolay yöntem, tarihçilerin çözmesi gereken konuları, tarihi bir incelemenin nasıl yapılacağından bihaber olan, yurt dışındaki ağababalarının kızdırmaktan korkan siyasetçiler tarafından çözülmek istenmesidir.
Dolayısıyla bu istek gerçeğe ulaşmak için değil, sadece ve sadece Türkiye Cumhuriyeti Devletini siyaseten “mahkûm” edebilmek içindir.
Bu sadece Ermeni olayı için değil Dersim olayları içinde böyledir.
Hatırlayın Tayyip Erdoğan, Dersim olayları için, “Özür dilerim” demişti. Bunu her hangi bir tarih bilgisine dayanarak ya da ciddi bilimsel bir rapora dayanarak değil, sadece Cumhuriyeti kuranları halk indinde mahkum edip, yöre halkına şirin gözükmek için yapmıştı.
Tabii bu haksız söylemde bulunurken, siyasal çıkar uğruna ona destek olan muhalefet milletvekilleri de vardı.
İleride de bir başka siyaset adamı da çıkıp, sadece Kürt kökenlilere hoş görünmek için “Tayyip Erdoğan PKK’ya karşı mücadelesinde soykırım yapmıştı, ben özür diliyorum, derse ne olacak.
Bunu kabullenecek misiniz?
Bugün devlet, bölücü terörü bastırmak için gösterdiği mücadele de geç kalmış olmakla beraber ne kadar haklı ise, 1915 olaylarında da, Dersim isyanını bastırılmasında o kadar haklıydı.
Devlet adamları, ya da daha doğru bir söylemle işgal ettikleri koltukları nedeniyle öyle varsayılanlar, bilgilerinin ve kültürel derinliliklerinin yetmediği tarihi konularla ile ilgili konuşurken çok dikkatli olmak zorundadırlar.
Dün Dersim’de Cumhuriyet katliam yaptı diye saçmalıyorsanız, bugün PKK ayaklanmasında şehit düşen vatan evladının cenazesine gitmeyeceksiniz.
Bu kahraman da o gün, Dersim’de şehit düşenlerle aynı uğurda, devletin bekası için mücadele ederken şehit düştü.
Bütün siyasiler,Doğu Perinçek’e hem bir teşekkür borçludurlar ve hem de ondan örnek almalıdırlar.
Çünkü o bu hukuk mücadelesinde kendisini yalnız bırakanların yanında, iktidarı ile muhalefetiyle bu mücadelesine, "Türkiye’nin başına iş açar" diye karşı çıkanları isim isim teşhir etmedi, “Terörle mücadele edilirken birlik ve beraberliğe ihtiyacımız var, onun için kimseyi üzmeyelim” dedi.
Şahin Mengü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları