Tarih:
16.09.2013
Hadi Artık Kemal Bey
Şahin Mengü; Bunu yapacak olan Partinin lideridir. Yani Sayın Kılıçdaroğlu'dur.
Son günlerde Abdullah Gül’ün 2 Nisan 2003 tarihinde ABD Dış İşler Bakanı Colin Powel’la yaptığı 2 sayfa ve dokuz maddeden oluşan anlaşma en azından objektif habercilik yapan bir kısım yazılı ve görsel medyada “Habere Değer” görüldüğü için yer almıştır.Bu sözleşme incelendiğinde VE EĞER GERÇEKSE Kİ ÖYLE GÖZÜKÜYOR, Türkiye açısından Irak’ta bir buçuk milyon insan öldürüldü ile geçiştirilecek bir olay değildir.
Elbette günahsız insanların ölmesi kabul edilemez. Ancak Türkiye açısından durum ondan çok daha vahim ve önemlidir.
Bu gizli anlaşmanın 10 ve 11. Maddeleri Türk Ceza Kanunun 302. Maddesinin 1. Fıkrasında tarif edilen “ Devlet topraklarının tamamını veya bir kısmını yabancı bir devletin egemenliği altına koymaya veya devletin bağımsızlığını zayıflatmaya veya birliğini bozmaya veya devletin egemenliği altında bulunan topraklarından bir kısmını Devletin idaresinden ayırmaya yönelik bir fiili işleyen kimse, ağırlaştırılmış müebbet hapis ile cezalandırılır” Devletin birliğini ve ülke bütünlüğünü bozmak suçunu oluşturur.
Ancak bu fiil Cumhurbaşkanı olmasından önceye, yani Bakanlık dönemine ait olduğu için, yargılanması ancak Cumhurbaşkanlığı görevinin bitmesinden, yani 2014 Temmuzundan sonra açılacak bir Meclis soruşturması sonucunda söz konusu olabilir.
Bu hukuki görüşümü Yargıtay Onursal Başsavcısı ve Türk Hukuk Kurumu Başkanı Sayın Sabih Kanadoğlu ile paylaştım o da aynı hukuki görüşü taşımaktadır.
Elbette bu söylenenler sadece Abdullah Gül’ün fiili ile ilgili değil, TBMM’den kaçırılan bu gizli anlaşmayı adım adım hayata geçiren diğer AKP'li Bakanlar da aynı şekilde haklarında Meclis soruşturması açılarak Yüce Divana gönderilirler.
Bu işin hukuki boyutudur.
Olayın bir de siyasi boyutu vardır ki; bunda ön almak ulu çınar CHP’ye düşer.
CHP, AKP iktidarının, gizli anlaşma hükümlerine uygun olarak, bölücülerle kol kola, ülkeyi adım adım bölünmeye götüren icraatları ile ilgili olarak “HESAP SORACAĞINI” öyle mahcup mahcup değil, güçlü bir şekilde haykırmalıdır.
Bunu yapacak olan Partinin lideridir. Yani Sayın Kılıçdaroğlu'dur.
Dünya da ama özellikle de ülkemizde partilerin liderleriyle özdeşleştiği bir gerçektir.
Liderlik, ideolojilerin ve parti tabanından yükselerek gelen düşüncelerin lider denen kişide vücut bulmasıdır.
Partiler, liderlerinin verdiği imajla algılanırlar; liderlerinin etkinliği, partinin gücünde önemli bir faktördür.
Türk toplumunun büyük ekseriyetinin bu gizli anlaşmayı içine sindirebileceğini düşünmek mümkün değildir.
Söz konusu gizli anlaşmayı ciddi olarak incelediğiniz zaman, Türkiye bağımsız, saygın bir devletten ziyade, muhatabı karşısında diz çökmüş, muhatabının ulusal çıkarları için ne gerekiyorsa, Türkiye’nin ulusal çıkarlarına aykırı olmasına rağmen, ona yardımcı olan bir manda yönetimi gibi davranmıştır.
CHP buna isyan etmeyecek de neye isyan edecektir.
Türk askerinin teröriste karşı nasıl davranacağına bile bir başka ülke karar verecektir.Bunu egemen bir devletin kabul etmesi mümkün değildir.
Bu gizli anlaşma, Sevri kendilerinin “kutsal kasesi” gibi gören Kürtlerin bağımsızlığına giden yolun önünü açmaktadır.
İşte CHP bunu kabul edemez. Etmemelidir.
İşte CHP bunu kabul edemez. Etmemelidir.
CHP Kuvayi Milliye gibi çok soylu bir kökten gelmektedir. Bu nedenle onun Genel Başkanı, Türkiye’nin bu kadar aşağılanmasına sessiz kalmamalı, müsebbiplerinden hesap soracağını şimdiden dünya ya ve Türk toplumuna AÇIK VE NET FAKAT GÜR BİR SESLE ilan etmelidir.
Bu onun tarihi ve ahlaki sorumluluğudur. Zira; koltuğunda oturduğu, Atatürk bu partinin kurucusudur.
Ona uygun davranmak zorundadır. Çevresindeki üç beş bölünmeden yana olanların değil, partinin temelini ve ana gövdesini oluşturan, ulusalcı Kemalist kitlelerin sesini dinleyip, bu milyonların düşüncesini kamuya taşımalıdır.
Ülkemiz gibi demokrasi kanallarının bir çoğunun kapalı, görsel ve yazılı medyanın büyük baskı altında tutulduğu bir dönemde, kısıtlı da olsa bu olanağın liderler için var olduğunu göz önüne alarak, parti ve toplum tabanın istekleri doğrultusunda açıklamalar yapmalıdır.
Hadi artık Kemal bey, çevrende yer tutmuş, ulu CHP çınarını kurumuş gibi gösteren iki buçuk bölücünün söylediklerine göre değil, ardılları olduğun, ulusal bağımsızlığı her şeyin üstünde tutan geçmiş CHP liderleri gibi, gür bir sesle AKP den hesap soracağını, bu ülkenin bölünmesine, Meclise türbanlı vekil sokularak devlete meydan okunmasına izin vermeyeceğini bir haykır.
Tabii Ulusal Bağımsızlık Mücadelesinin birikimleri ve Atatürk devrimleri ile bu sürecin felsefi ve ahlaki değerlerine gerçekten inanıyorsan.
Şahin Mengü
Şahin Mengü
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları