Şahin Mengü: Belli ortamlarda maske takmayı zorunlu kılan devlettir. Devlet kullanılmasına zorunluluk getirdiği maskeyi halka parayla satamaz.
Dünya bir küresel salgınla boğuşuyor. Türkiye’de bu salgını kendi yanlışları nedeniyle yaşıyor. Salgın Dünya’ya yayıldığı ilk günden itibaren hudutlarımızı kapatıp, ülkeye girişi çıkışı engelleseydik, halk ilk günden bu konuda bilinçlendirilseydi belki salgın bu kadar yaygınlaşmazdı.
Her ne kadar ilk günlerde hemen Çin ve İran’a uçuşlar yasaklansa da özellikle İran’dan kaçak yollardan ülkemize girişleri engelleyemedik.
Ama Türkiye ne yurt dışına yapılan Turistik gezileri ve ne de Umre ziyaretlerini engelledi. Bu büyük bir yanlıştı.
Gerekli tedbirleri zamanında almayan ülkelerde de salgın can alırken biz, bu ülkelere gidiş gelişe engel olmadık. Örneğin Çeşmeden İtalya’ya halen roro seferleri yapılabiliniyor.
Suudi Arabistan Kabeyi ziyarete kapatırken, biz Umre ziyaretine izin verdik.
Sonradan işin vahameti ortaya çıkınca devlet olarak bazı tedbirler alsak da artık geç kalmış olduk.
Anayasamız vatandaşın sağlık hakkını 56’ıncı maddede düzenlemiştir. Maddenin birinci fıkrasında “Herkes sağlıklı ve dengeli çevrede yaşama hakkına sahiptir” dedikten sonra maddenin üçüncü fıkrasında, “ Devlet. Herkesin hayatını beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak…..” diye devam etmektedir.
Bu hakkın gerçekleşmesi için devletin olumlu davranışta bulunması gerekir, örneğin bütün dünya da maske gibi en basit korunma cihazı herkese bedava dağıtılırken, Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan çıkıp “Halkın ulaşabilir olduğu noktalarda inşallah maskelerin satışını gerçekleştireceğiz. Vatandaşımız ekmeğini ya da sebzesini nerden alıyorsa ona yakın yerden bunlara daha rahat ulaşabilecek” diyebildi.
Tepkiler üzerine bundan vaz geçildi, maskelerin PTT aracılığı ile bedava dağıtılacağı söylendi. Onlarda böyle bir şeye hazırlıklı olmadıklarından bu işlem sağlıklı yapılamadı.
Belli ortamlarda maske takmayı zorunlu kılan devlettir. Devlet kullanılmasına zorunluluk getirdiği maskeyi halka parayla satamaz.
Satmamalıdır da, Zira Adalet ve Kalkınma Partili Cumhurbaşkanı çok değil daha beş, on gün önce her eve kolonya ve maske dağıtacağız dediği bir ortamda, Ticaret Bakanı’nın bu söylemi, bu söylemden sonradan dönülmüş olsa da, yanlış ötesi olmuştur.
Tepkiler üzerine her konuda olduğu gibi tek adam olan Partili Cumhurbaşkanı çıktı ve “maskenin parayla satışı yasaktır.” Dedi. Tabii bu doğru bir söylem ve eylemdi ama çok geç kalınmıştı.
Bir taraftan Suriyeli sığınmacılara kırk milyar dolar harcadık bir o kadar daha harcarız diyeceksin, Afrika Kalkınma bankasına yardım yapacaksın, şatafatlı saraylarda yaşayacaksın, onlarca uçağın olacak, her bir köşeye saraylar yaptıracaksın, sonra da Anayasanın 56. Maddesinin “devletin Halkın sağlığını” korumak yükümlülüğünü görmezden gelerek gönüllü de (!) olsa halka yardım çağrısı yapacaksın.
Ticaret Bakanı maskelerin parayla satılacağını söylerken, Cumhuriyet Halk Partili Belediyeler hemşerilerine bedava maske dağıtıyorlardı. Bu devlet içinde devlet olmak değil ama Anayasanın 56. Maddesine uygun davranmaktı.
Sade bu kadar mı yapılan yanlışlar.
Tıp uzmanlarından oluşan bir bilim kurulu var, onların anlaşılan halka duyurulmayan toplum sağlığı açısından çok radikal önlem önerileri de var ama Adalet ve Kalkınma Partili Cumhurbaşkanı bu önerilerin hayati olanların bir kısmını veto edip hayata geçirmiyor.
Tabii burada sadece Cumhurbaşkanını eleştirmek yanlış olur burada asıl eleştirilmesi gerekenler önerileri dinlenmeyen bilim adamlarıdır niçin o kurulda hala görev yapıyorlar anlamak mümkün değil.
Bilim Kurulunun önerileri salgın ortamında vatandaşın anayasal yaşam hakkını korumak için dahi olsa dinlenmiyorsa bu çok vahim bir durumdur.