Şahin Mengü: Yasama dokunulmazlığının amacı, milletvekillerini keyfi ve asılsız ceza kovuşturmalarından ve tutuklanmalardan korumaktır.
12 EYLÜL 1980 darbesini yapan Milli Güvenlik Konseyi’nin bir numaralı bildirisinde önce darbenin gerekçeleri anlatılmış ve “Parlamento ve Hükümet feshedilmiştir. Parlamento üyelerinin dokunulmazlığı kaldırılmıştır” denmiştir.
Bunu yapan darbe rejimidir. Fakat aynı şeyi başta Konya Milletvekili Ahmet Davutoğlu olmak üzere, 316 AK Parti milletvekili tarafından imzalanan Kanun Teklifi’nin 1. maddesi ile Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’na .“Bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte; soruşturmaya veya soruşturma ya da kovuşturma izni vermeye yetkili mercilerden, Cumhuriyet Başsavcılıklarından veya Mahkemelerden Adalet Bakanlığı’na, Başbakanlığa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na veya Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyon Başkanlığı’na intikal etmiş yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına ilişkin dosyaları bulunan milletvekilleri hakkında, bu dosyalar bakımından, Anayasa’nın 83’üncü maddesinin ikinci fıkrasının birinci cümlesi hükmü uygulanmaz.” Hükmü taşıyan geçici 20. Maddesi ile bu darbe rejimlerinin yaptığı TBMM tarafından ve en üzücü olanı da CHP’nin desteği ile gerçekleşmiştir.
Yasama dokunulmazlığının amacı, milletvekillerini keyfi ve asılsız ceza kovuşturmalarından ve tutuklanmalardan korumaktır. Diğer bir
İfadeyle yasama dokunulmazlığının amacı, milletvekillerinin,aynen bugün olduğu gibi, iktidar tarafından tahrik edilebilecek keyfi, zamansız ve esassız ceza kovuşturmalarıyla görevlerini yapamaz hale getirilmesini önlemektir.
CHP’nin desteğiyle yasama dokunulmazlığının kaldırılması Milletvekilleri faşist darbe dönemleri gibi korumasız bırakılmışlardır.
Kürsü masuniyeti dışında, yasama dokunulmazlığı, elbette kaldırılmalıdır. Ancak AKP iktidarı döneminde yapılan Anayasa değişiklikleri ile Yargı bağımsızlığı artık kalmamış, yargı tek adama Tayyip Erdoğan’a bağlanmıştır.
Böyle bir ülkede bir defaya mahsus olsa da yasama dokunulmazlığını kaldırmak yanlıştır. Bu yapılarak milletvekilleri korumasız bırakılmışlardır.
Böylelikle hakkında fezleke düzenlenmiş olan CHP İstanbul Milletvekili Eren Erdem, henüz milletvekili sıfatı devam ederkentüm muhaliflere gözdağı vermek için komik “kaçma şüphesi” nedeniyle tutuklandı.
Tutuklanma gerekçesine komik diyorum, çünkü Eren Erdem geçmiş dönemde defalarca yurt dışına çıkmış ama AKP iktidarının bir dönemdeki has dostu FETO’cular gibi kaçmayı hiç düşünmemiş.
Bu hukuksuzluklara maalesef Cumhuriyet Halk Partisi yöneticileridestek olmuşlardır.
Şimdi insanın aklına, Kemal Kılıçdaroğlu’nun İstanbul’dan Ankara’ya yapması gerekirken, Ankara’dan İstanbul’a doğru yaptığıhak, hukuk, adalet yürüyüşünün nedenin bir vicdan azabı mı olduğu düşüncesini getiriyor.
Bilindiği üzere Enis Berberoğlu da toptan kaldırılan dokunulmazlıkların kurbanı olarak tutuklu bulunmaktadır.
Bir siyasi parti için ve özelliklede devleti kuran Cumhuriyet Halk Partisi için en büyük yanlış, birileri ne der kompleksi içinde,hareket etmektir.
Cumhuriyet Halk Partisi kürsü masuniyeti dışında, her türlü korumaya karşıdır, ama bunu ön şartının tam bağımsız ve yansız yargı kurulmasıdır.
Cumhurbaşkanı önünde olmayan düğmesini iliklemeye çalışan yargı mensuplarının var olduğu bir dönemde değil elbette.
Tam bağımsız ve yansız yargı kurulur elbette dokunulmazlık müessese olarak kaldırılır, kaldırılması da gerekir. Milletvekilinin kürsü masuniyeti dışında diğer vatandaşlardan elbette bir farkı yoktur, olmaması da gerekir.
Bugün milletvekilliği devam ederken tutuklanan milletvekillerini tek suçlusu, dokunulmazlıkların bir defaya mahsus olarak kaldırılması yönünde Anayasa’ya ilave edilen geçici 20. Maddeye destek veren CHP yönetimleridir.