loading
close
SON DAKİKALAR

Trump ağzındaki baklayı nihayet çıkardı

Şahin Mengü
Tarih: 19.01.2019
Kaynak: Şahin Mengü - www.istanbulgercegi.com

Şahin Mengü; Trump ağızdaki baklayı nihayet çıkardı. Attığı tweet'de "Kürtleri vururlarsa Turkiye'yi ekonomik olarak mahvederiz" dedi. (Will devastate Turkey economically if they hit Kurds).

ABD başkanının dünyanın en köklü devletlerinden birisi olan Türkiye'ye karşı savurduğu tehdit yöntem, üslup ve içerik olarak kabul edilebilir değil. Öncekine Türkiye etkili tepki vermeyince, ABD yönetimi bunu adet haline getirdi. Hatırlayalım, rahip Brunson'un serbest bırakılmasından önce de Trump ve yardımcısı Türkiye'yi alenen aşağılamaya yeltenmişlerdi.

Ancak, bu kez konu Trump'ın patavatsızlığına bağlanıp hafife alınamaz. Tehdidin içeriğine yönelik bir hazırlığın ABD'de yapıldığını ve Trump'ın da bunu ağzından kaçırdığını değerlendirmek gerekçi olur. Nitekim Dışişleri Bakanı Pompeo, başkanın tweetini yorumlarken, "yaptırım gibi uygulamalardan söz etmiştir" diyerek yönetimde bu yönde bir hazırlık yapıldığı imasında bulundu.
Türkiye'nin ekonomik sıkıntıları başladığından beri belli idi... Uluslararası toplumun (etkili batılı ülkeleri olarak okunabilir) Türkiye'nin ekonomik sorunlarından kurtulmasına yardımcı olmak için önümüze koyacağı fatura, örneğin, Yunanistan'a çıkarılan faturanın aksine, sadece ekonomik olmayacak. Fatura, ağırlıkla siyasi olacak! On yıllardır ısrarla korumaya çalıştığımız ulusal çıkarlarımızdan vazgeçmemiz istenecek.
O siyasi faturanın içinde neler olacak? (Faturanın uzunluğu ekonomik krizin derinliği ile orantılı olacak)
Öncelikle Kürdistan projesinin ilerletilmesine yeşil ışık yakmamız olacak. Türkiye'de "açılım"a dönülmesi, Suriye'nin kuzeyinde kürt otonom varlığı yaratılmasına göz yummamız olacak..
Başka? Kıbrıs sorununun hayati çıkarlarımız aleyhine çözümlenmesine onay vermemiz, Doğu Akdeniz'deki iddialarımızdan vazgeçmemiz olacak...
Başka? Ege sorunlarının Yunanistan lehine çözümlenmesi olacak...
Başka? İran'a husumet etmemiz, İsrail ile iyi geçinmemiz olacak..
Başka? "Soykırım" tavrımızı değiştirmemiz, Ermenistan ile ilişkilerimizi düzeltmemiz olacak..
Türkiye'nin yöneticilerinin siyasi tarih, uluslararası ilişkiler ve diplomasi konusunda zerre kadar fikirleri olsa idi, Türkiye şimdi içinde bulunduğu çıkmaza sürüklemezlerdi.
Türkiye bugüne kadar bu coğrafyada toprak bütünlüğünü koruyabildiyse, bunun, silahlı kuvvetlerinin caydırıcı gücü sayesinde olduğunu bilirlerdi. TSK'nın bütün yurtsever kadrolarını sahte davalarla tasfiye etmez, yerlerine cemaatçileri doldurarak komuta gücünü kırmaz, sonra da, onları temizlemek bahanesiyle ordunun yüzyıllara dayanan köklerini darmadağın etmezlerdi.
Genç diplomatlar ve askerler bile bilirler, en güçlü ordular dahi çok cepheli tehditlerle baş edemez. Ege'den ve Doğu Akdeniz'den kaynaklanan tehditler yerli yerinde dururken, bir de Suriye bataklığına daldılar. Öyle daldılar ki, bir "çıkış stratejisi" olmadığı gibi, yeni maceralar peşinde koşulduğu görülüyor. Öyle olunca Yunanistan fırsatı kaçırmadı, Ege adalarındaki hukuksuz işgallerini sürdürüyor. Karasularını 12 mile çıkartmaktan söz ediyor. Suriye'de elimiz bağlı, tepki verilemiyor!
Osmanlı'yı ihya ham hayalleri "stratejik derinlik"çi arkadaşların zihinlerini ve gözlerini kör etti.
Basiretli olsalardı dış tehditler karşısında halkın birlik ve bütünlüğüne önem verir, insanları çeşitli fay hatları üzerinden kesin hatlarla bölmezlerdi. Kendilerinden önceki bütün Cumhuriyet hükümetlerinin yaptığı gibi, dış politikanın partiler üstü ulusal niteliğini korurlardı. Atatürk'ün barışçı dış politika ilkelerine sadık kalırlardı.
Yandaşlara aktarmak uğruna israf ve yolsuzluk ekonomisine sapmazlardı. Kendi ifadeleriyle, sadece Türkiye'deki suriyeliler için kıt kaynaklardan 40 milyar dolar harcadılar, ekonomik sorunları altından kalkılamaz ölçüde ağırlaştırdılar.
Türkiye'yi bir uçurumun kenarına bıraktılar, her türlü dış tehdide açık hale getirdiler.
Trump artık tehdidi açıktan yapıyor: Ya önünüze konan siyasi faturaları ödersiniz, ya da ekonomik olarak mahvedilirsiniz! (Ünlü Johnson mektubu bile bu kadar doğrudan ve ağır bir tehdit içermiyordu. Kaldı ki, o mektup gizli yazışma idi.)
Türkiye'yi yönetenler bu vahim tehdide ciddi ve eylemli bir karşılık verebilecek gücü kendilerinde bulamıyorlar.
Dışişleri Bakanı "stratejik müttefikler sosyal medya üzerinden konuşmazlar" diyerek açıktan tehdit savurduğu için Trump'a sitem etmekle yetindi. Sözcü Kalın da benzer tutum aldı. CB da "üzüldüğünü" söyledi. Trump bir müttefikini "mahvetmek"den dem vuruyor, bizimkiler hala "stratejik ortaklık" rüyaları görüyor, üzülüyor. Hazin bir durum.
Trump'ın tehdidi üzerine CHP sözcüsü "bu tehditler bize sökmez" açıklamasını yaptı. Genel Başkan da "kimse sokak kabadayısı diliyle Türkiye'yi tehdit edemez" dedi. Boş laflar! Adam zaten tehdit etmiş. "Edemez" demenin ne anlamı var! ABD'nin bu tehdidine karşı etkili ne yapılmasını öneriyorsunuz, onu söylesenize! Söyleyemiyorlar!
Suriye bağlamındaki son gelişmeler olurken CHP ne diyor?
Parti dış politika sorumlusu 11 Ocak'da "Fırat'ın doğusundaki, Menbiç'deki tehdidi çözmenin yolu Türkiye'nin ABD ile dürüst, şeffaf ve açık bir şekilde, birbirlerine karşı ne istediklerini anlatmaları ve çözümü beraberce aramalarıdır. Bunun dışında da başka bir yolu yoktur" dedi. Sanki başka bir alemde yaşıyor!
Konuşarak ABD'den yeni ne öğreneceğiz? ABD'nin ne istediğini hala anlayamadınız mı? ABD'nin talepleri ile Türkiye'nin yaşamsal çıkarlarının bağdaştırılabilir tarafı var mı? Türkiye'nin yaşamsal çıkarlarının korunmasının yegane yolunun Şam yönetimi ile işbirliği yapmak olduğunu görmüyor musunuz? Sorunu çözmek için ABD ile müzakerenin dışında bir yol olmadığını söylemek aymazlık değilse nedir?
CHP yönetimi de bölgesel projelere çanak tutuyor demek istemiyorum; ama, başka bir olasılık da akla gelmiyor maalesef!

ÜYE YORUMLARI

Yorum Yap

Facebook Yorumları