Türkiye'de neler olduğunun farkında değil misiniz?
Şahin Mengü: Yeni düzende "iktidar" ve "iktidar partisi" de yok. Bunlar olmayınca, "muhalefet partileri" de yok. "Ana muhalefet" de yok.
CHP'li yöneticilerin ağzında bir "iktidar", "hükümet" lafıdır gidiyor. Yeni düzende bu tanımların bir manası kaldı mı?
Yeni rejim tesis edilmeden önce başbakan ve bakanlardan oluşan hükümet Türkçe adıyla bakanlar kurulu) bütünüyle olduğu gibi, bakanlar da tek tek TBMM'ne karşı sorumlu durumdaydı. Zaten, Bakanlar Kurulu TBMM'de çoğunluğu oluşturan partinin (veya partilerin) içinden oluşturulur ve güvenoyu alarak işe başlardı. Böylece oluşan yönetime "iktidar", ilgili partiye (veya partilere) "iktidar partisi" denirdi. Yeni düzende bunların hiçbirisi yok. Dolayısıyla "iktidar" ve "iktidar partisi" de yok. Bunlar olmayınca, "muhalefet partileri" de yok. "Ana muhalefet" de yok.
Eleştirince kızıyorsunuz, aylardır susuyoruz ne zaman uyanacaklar diye bekliyoruz. Ama maalesef siz uyanamıyorsunuz.
16 Nisan 2017 anayasa değişikliği ile gerçekleşen Anayasa darbesi yapılıncaya kadar yürürlükte ve 24 Haziran Seçimlerinin kesin sonuçlarının açıklanmasından ve Cumhurbaşkanının göreve başlamasından sonra yürürlükten kalkan Anayasamızın “Yürütme yetkisi ve görevi” başlıklı 8. Maddesi “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı ve Bakanlar Kurulu tarafından, Anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir.” Hükümlerini taşıyordu.
Yani bu madde yürürlükte iken, bakanlar kurulunun bir hükmi şahsiyeti vardı. Cumhurbaşkanının onayına bağlı olarak, bazı kararların alınması, kimi atamaların yapılması, TBMM'nin uygun gördüğü uluslararası anlaşmaların yürürlüğe konulması gibi yetkiler sadece bakanlar kurulu tarafından kullanılırdı.
Yeni düzende hükümetin hükmi şahsiyeti ortadan kalktı. Artık, tek tek bakanlar var. Müştereken alabilecekleri bir karar, ya da yapabilecekleri bir atama yok. Bütün yetkiler -dolayısıyla sorumluluk- cumhurbaşkanına geçti.
Nedeni ise 24 Haziran seçimleri sonucunda Recep Tayyip Erdoğan’ın göreve başlamasıyla yürürlüğe giren “Yürütme Yetkisi ve görevi” başlıklı 8. Maddesi “Yürütme yetkisi ve görevi, Cumhurbaşkanı tarafından, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kullanılır ve yerine getirilir” hükmü getirilmiş, bu değişiklikle ucube bir ne olduğu Anayasa hukukçuları tarafından bile bilimsel olarak açıklanamayan, bir sisteme geçilmiştir.
Benim kişisel kanaatim bu değişiklik ile yürütme üzerinde parlamentonun yani TBMM hiçbir denetim yetkisi olmayan, adı konmamış bir tek adam yönetimi kurulmuştur.
Ülke rejimi, tek adamın iknasını kolay olması nedeniyle Amerikalıların baştan beri istediği ucube tek adam rejimine dönmüştür.
Yürütme de, yasama da ve de en önemlisi Yargı tek adama bağlanmıştır
O nedenle, hala "hükümet"ten veya "İktidar Patisi”nden bahsetmek abestir. Sorumlu ve sorunlu olan makamı doğru işaret etmek gerekir.
Sorumlu ve sorunlu olan tek adam Recep Tayyip Erdoğandır.
O zaman çıkıp ne yapılması ve nasıl yapılması gerektiğini halka anlatmanız lazım. Dolar kurundaki oynamanın yani devalüasyonun gerçek sorumlusunun, ülkeyi dışa bağımlı hale getiren Recep Tayyip Erdoğan olduğunu anlatmanız gerekiyor.
Israrla kurdaki sert iniş çıkışlardan kimlerin büyük paralar kazandığının peşine düşüp kimlerin büyük paralar kazandığını yani “keriz silkelediğini” açıklamanız lazım.
Maalesef CHP bu işlerle meşgul değil, sonra halkın CHP’ye inanmasını istiyoruz.
AKP iktidarına, bu toplumun okur yazarının, görece daha münevveri, kentlilerinin meydanlarda gösterdiği tepkiyi şahsımıza duyulan güven zannettik.
O kalabalıkları bile doğru tahlil edemedik
Bana öyle geliyor ki, CHP’yi yöneten kadrolar, ya da yönetmeye talip olanlar, Türkiye'de neler olup bittiğinin hala farkına varamamışlar.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları