Yapılması gereken demokratik mücadele
Şahin Mengü: Dikkat edilirse bugün muhalefet partileri yarım ağızla tek adam rejimine karşı olduklarını, ne olduğu söylenmeyen, soyut bir söylemle “Güçlendirilmiş Parlamenter sistem” istediklerini dile getirmektedirler.
Ülke, adına “Türk tipi başkanlık sistemi dediğimiz” dünyada hiçbir demokratik ülkede eşi görülmeyen bir sistemle yönetilmektedir daha doğru bir söylemle yönetilememektedir.
Bu sistem Türkiye’ye dışardan empoze edilmiş, bir sistemdir. Hatırlanacağı üzere Amerikan istihbarat örgütü , Türkiye’nin parlamenter demokratik sistemle yönetildiği dönemi eleştirirken, “ Hükümeti İkna Etsek Meclis, Onu Etsek Ordu, Onu Etsek Yargı Karşımıza Çıkıyor, tek adamı ikna etmek her zaman daha kolaydır” şeklinde raporlar düzenliyorlardı.
İşte bugün ülkemizde geçerli olan sistem, CİA’cıların tanımladığı bu tek adam rejimidir.
Şimdi bu cümledeki özneleri inceleyelim. Hükümet = Cumhurbaşkanı
Ordu=tamamen Cumhurbaşkanının kontrolünde.
Yargı = tüm üst yargı üyelerini ve onları atayanları (HSYK üyelerini ) cumhurbaşkanı atıyor.
Yani milli hakimiyet, hakimiyetin tecelli gâhi olması gereken TBMM, tek adamın belirlediği kişilerden oluşan, onun dediğinden dışarı çıkamayan insanlardan oluşmuş bir kurum haline gelmiş, yani milletin gücü üstünde bir tek adamın gücü oluşmuş oluyor.
Bugün çoğunluk partisi konumundaki AKP’nin bir geçmişi yoktur, geçmişi olmadığı içinde bir demokrasi kültürü yoktur.
Bu durum içeride dilediğini rahatlıkla yapma kolaylığı kendisine vermekte ama, dış baskılara karşı kendisini çok güçsüz bırakmaktadır.
Parlamenter demokrasilerde ülkeleri yöneten iktidarlar, dış baskılarla karşılaştıkları zaman istenen tavizler karşısında “ Ben bunu yapamam, muhalefet ayağa kalkar dünyayı bana dar ederler” diyerek dış baskıları savuştururlar.
Ama bugün iktidarın bunu yapma, söyleme şansı maalesef yok. Böyle bir savunma yapmaya kalksa hemen kendisine sen her şeyin tek hakimisin derler.
Nitekim Trump’ın söylemi de bunu doğruluyor.
Dikkat edilirse bugün muhalefet partileri yarım ağızla tek adam rejimine karşı olduklarını, ne olduğu söylenmeyen, soyut bir söylemle “Güçlendirilmiş Parlamenter sistem” istediklerini dile getirmektedirler.
Bugüne kadar da hiç birisinin bu konuda bir çalışması olduğunu duymadık.
Tabii muhalefet partilerinin bu söylediği soyut söz kimsede bir heyecan ve merak uyandırmıyor.
Uyandırmamasının nedeni, kendi partilerinde demokrasiyi işletmeyen kişilerin iktidara geldikleri zaman ülkede demokrasiyi işleteceklerine inanılmamasıdır.
Bugüne kadar sadece basın özgürlüğünden söz ediliyor, ama o da soyut, ayrıca bir ülkede bütün özgürlüklerin teminatı olan yargı bağımsızlığı hakkında tek kelime etmemektedirler.
Yargı bağımsızlığının olmadığı bir ülkede iktidarların otoriterleşmesi çok kolay ve kaçınılmazdır.
Bu sadece iktidarı elinde bulunduranların otoriterleşmesini sağlamaz, hukuk güvencesi ortadan kalkacağı için baca tüttürmeye gelecek, istihdam yaratacak, yabancı sermaye ülkeye gelip yatırım yapmayacağı gibi yerli sermaye de yapmaz.
Bu olumsuzluklar ortadan kaldırmak için parlamenter rejime dönüşün şart olduğunu, sadece demokratik parlamenter sisteme dönmenin yetmeyeceğini, basın özgürlüğü ve diğer bütün özgürlüklerin teminat altına alınacağı ve bunun korunması için Yargı bağımsızlığının tesis edileceğine ve fakat en az bunlar kadar önemli olan siyasi partiler ve seçim kanunlarını değiştirip, çoğunluk diktasını engelleyecek, partilerde de tek adam hakimiyetine son verecek yasal düzenlemelerin yapılacağını ve bunların faydalarını halka, halkın anlayacağı örneklerle anlatmak zorundadırlar.
Bundan sonra yapılması gereken demokratik mücadele bu yönde olmalıdır.
İktidara gelmek için buda yetmemektedir.
Ülkede üretimi arttırmak için dar ve az gelirlinin insanca yaşayabilmesi için tüketime harcayacağı gelirinin nasıl arttırılacağı net ve anlaşılır bir dille onlara izah edilmelidir.
Bunlar yapılıp söylenmeden, her an bir erken seçime hazır olun talimatı yeterli değildir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları