Erdoğan’ın Alevi hamlesini anlamak
Yüksel Işık; “Eşit mesafe”, ibadet yerleri arasında ayrım yapmamak; kamusal görevlere atama sırasında Alevileri dışlamamaktır. Laiklik, işte bu nedenle vazgeçilmezdir.
Hacı Bektaş Veli Anma Törenlerinin Ulusal olanı 59, Uluslararası olanıysa 33 yıldır yapılıyor; bu seneki 16-18 Ağustos tarihlerini kapsıyor.
Geleneksel törenlerden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan da Hünkarın makamına gitti.
Gerçi Serçeşme’nin günümüzdeki referansı konumundaki Ulusoy ailesi, bu ziyaret ile arasına mesafe koydu ama iktidara “iliştirilmiş” Aleviler, Erdoğan’a eşlik etti.
Geçen hafta Ankara’da Hüseyin Gazi Dergahına da giden Erdoğan, Hünkar’ın sözleriyle süslediği bir de konuşma yaptı.
“ANLAMAK GİDENİ VE…”
Neden?
Nazım’ın çok sevdiğim dörtlüklerinden biri de şudur:
“Annelerin ninnilerinden spikerin okuduğu habere kadar, yürekte, kitapta ve sokakta yenebilmek yalanı, anlamak, sevgilim, o, bir müthiş bahtiyarlık, anlamak gideni ve gelmekte olanı.”
20 yıldır bu ülkeyi yöneten Erdoğan, ne oldu da, birden bire Alevilerin gözünün ve gönlünün odaklandığı dergahlara gitti?
Muhtemelen gelecek yıl yapılması öngörülen seçimleri düşünerek…
Erdoğan’a oy veren Alevi var mıdır, bilinmiyor; varsa da, bu sayının hesaba katmaya değmeyecek derecede çok düşük olduğu söylenebilir.
Kamuoyu araştırmalarına göre daha önce yüksek oranda oy aldığı muhafazakarlar iktidar partisini terk ederken, Erdoğan’ın Alevilere yönelmesi nasıl yorumlanabilir?
“Eldeki kuşu kaçırdık, bari daldaki kuşu tutalım” refleksi midir bu?
Sanmıyorum!
Bir başka ifadeyle izlemiş olduğu siyasal İslam çizgisine öyle kolay kolay meyledeceklerine ilişkin en küçük bir emare bile yokken, Erdoğan’da nükseden Alevi aşkını nasıl okumak gerekir?
Hatırlarsanız, 2011 seçimleri öncesi Kastamonu’dan Amasya’ya Kahramanmaraş’tan Afyonkarahisar’a kadar yedi ilde Kılıçdaroğlu’nun Aleviliğini hatırlatarak yuhlatmış ve ilginçtir bu illerdeki oy oranlarını belirgin ölçüde artırmıştı.
ERDOĞAN’IN ALEVİLERİ NİÇİN KEŞFETTİ?
Buna rağmen Erdoğan’ın “Alevileri keşfi”nin en belirgin nedeni, Kılıçdaroğlu’nun izlemiş olduğu “yol haritası”dır
Erdoğan da, yeniden kazanabilmek için Kılıçdaroğlu’nun etkisini kırmak istiyor. Çünkü Erdoğan, muhtemel rakibinin Kılıçdaroğlu olacağına; Kılıçdaroğlu’nun da geleneksel sol, sosyal demokrat ve Atatürkçü tabanın dışında muhafazakar seçmenden de bir karşılık bulduğuna inanıyor.
Hiç tartışmasız, Kılıçdaroğlu’nun inançsal kökeni, bugüne dek, Erdoğan açısından bir avantajdı ama eldeki verilere göre artık o avantaj, Kılıçdaroğlu lehine dönmüş durumda.
İşin doğrusu, liberallerin de etkisiyle daha hoşgörülü bakabilme potansiyelinin olduğu 2007-11 seçimlerinde dahi Erdoğan ile arasına mesafe koymasını bilmiş bir topluluğun, iktidardan giderayak Erdoğan’a oy vermeleri zor görünüyor.
O halde Erdoğan’ın bu hamlesini nasıl okumak gerekiyor?
Şöyle:
Bugüne dek, “göğün kulakları sağır” iken Erdoğan’ın, durup dururken, Alevi dergahlarını ziyaret etmiş olması, Alevi çevrelerden tepki alacağı muhakkaktı.
Bunun farkında olanların başında gelen Erdoğan, Hünkar’ı ziyaretinde, bilinçli bir biçimde, “Sevgi, saygı üzerine kurulmuştur yapımız, ta ezelde ebede açık durur kapımız” beyitine atıfta bulunurken, demek istiyor ki “kapıları herkese açık Aleviler, biz gidince tepki gösteriyor; hani bunların hoşgörüleri nerede?”
İlgilendiği Alevilerin hoşgörüsü değil; Kılıçdaroğlu’nun, muhafazakar topluluklar dahil toplumun hemen tamamında yarattığı “neden olmasın?” algısını yerle yeksan etmek ve kendisinden hızla kopan çevreleri en azından kararsız hale getirmek…
Hüseyin Gazi Dergahını ziyaret ettiğinde oluşan tepkileri gördük.
Kılıçdaroğlu da, bu planı görmüş olacak ki Erdoğan’ın Hünkarın Dergahına gideceği açıklandığında, Hacı Bektaş Belediyesi başta olmak üzere il ve ilçe teşkilatlarına Erdoğan’ın protesto edilmemesi için gerekli önlemlerin alınması talimatını verdi.
İMKANSIZ GÖRÜNENİ MÜMKÜN KILMAK
Dönelim işin aslına…
Alevilik denince kökü derinlerde olan bir sorunu konuşuyoruz demektir.
“Bir parmak bal” çalınarak, çözülecek bir mevzu değildir bu.
Yüzyılları bulan uzun bir zaman aralığı boyunca dışlanmış, ötekileştirilmiş ve görmezden gelinmiş bir topluluğa ait iki dergahı ziyaret ettiğiniz vakit, onlarda oluşan “bizi kullanmak istiyorlar” duygusunu bir anda söküp atamazsınız.
Madem, mesele Hacı Bektaş Veli’nin dergahını ziyarettir ve bu ziyaretin bizdeki mealidir; o zaman aklımıza gelen ve Hünkarı anlatan en güzel şiire, İlhan Berk’in şiirine başvuralım:
“Kucağına almış bir ceylanı, bir aslanı.
Duruyorlar.
Üç kişiler.
Hayvanları mı severdi Hacı Bektaş Veli?
Bilmiyoruz.
Ama açıktı
hep evinin kapısı.”
Hacı Bektaş Veli’yi konu ettiğim kitabın önsözünde şunları yazmıştım:
“Tam olarak şiirdeki gibidir Hacı Bektaş Veli; ayırmaz kendinden kurdu, kuşu; aslanı, ceylanı; dağı, taşı. İşte bu nedenledir bir kolu ceylanın üzerindedir, diğeri aslanın.
Anlatmak ister ki imkansız görünen mümkün olandır; yeter ki isteyelim.”
Anadolu, farklı inançların zemin bulduğu bir yurttur. Bu yurtta, Cumhurbaşkanının bir Alevi dergahını ziyaret etmesi değildir mesele; asıl mesele, devletin bütün inançlar karşısında takındığı tutumdur.
Birini ötekileştirip, diğerini başa tutmak, inançlar arasında ayrımcılık yapmak, devleti, eşitlik ilkesinden uzaklaştırır. Bu nedenledir ki devletin bütün inançlar karşısında eşit mesafede durması gerekir.
“Eşit mesafe”, ibadet yerleri arasında ayrım yapmamak; kamusal görevlere atama sırasında Alevileri dışlamamaktır.
Laiklik, işte bu nedenle vazgeçilmezdir.
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları