Yüksel Işık; Kabul ediyorum; ülke 20 yıldır kötü yönetiliyor. Yöneten kötü yönetiyor da, “yönetilen”i “temsil ettiği iddiasında bulunanlar”, bu kötü yönetimi deşifre etmek için ne yapmış?
Masal bu ya, ayının biri ormanda tek başına yaşarmış. O kadar yalnızmış ki “Leyla’sından uzak Mecnun” bile bu kadar yalnız değilmiş.
Sükutun altın olduğunu biliyormuş bilmesine ama ara sıra konuşup sözün gümüşlüğüne de tanıklık etmek istiyormuş.
Suskunluğun canına tak ettiği bir an, “belki birine rastlarım” diye düşünerek, ininden çıkıp ormana vurmuş kendini.
Öte yandan çiçek büyütüp, meyve yetiştiren yaşlı bir insan da yalnızlıktan muzdarip imiş.
AYI SENİ KORUYORSA…
Kendi kendine dermiş ki “ne güzel olurdu, bir dostum olsa, bir iki kelam etsek, şakalaşsak”.
Bakmış olacak gibi değil; o da kendini ormana bırakmış.
“İki yalnız bir ormana yakışır”mış; nitekim karşılaşmışlar.
Ayıyı gören adam korkusundan olduğu yerde donakalmış; adamı gören ayı, ayılığının şanından olsa gerek, “gel” demiş, “benim inime gidelim”.
“Ben ne yaparım o karanlık, izbe yerde” düşünmüş adam ve duraksamadan hamlesini yapmış:
“Benim fakirhane şuracıkta” demiş ayıya; “eğer şereflendirirseniz memnun olurum”.
“Hem” demiş, “benim evimin bir bahçesi, bahçesinde de armutları var”.
“Ayının istediği bir göz, Allah vermiş iki göz”; koyulmuşlar yola.
Daha adamın evine varmadan “can ciğer kuzu sarması” olmuşlar.
Ayı, geveze değil; adam deseniz, ayıdan aşağı kalmazmış.
Akşama kadar tarlasında çalışır, sonra bir araya gelip ettikleri bir çift laf ikisine de iyi gelirmiş.
Günlerden bir gün adam; “azıcık kestireyim” diye izin isteyip uyumuş.
Ayı da, “sen uyu, ben sana bakarım” demiş.
Derken adamın mışıl mışıl uyuduğu bir anda sineğin biri musallat olmuş. Ayı, sineği kovmak istemiş ama sinek bu, öyle kolay kolay pes etmezmiş.
KİM BUNUN MÜSEBBİBİ?
Ayı sessiz hayvandır ama sinirlendirmeye gelmez; öfkelenmiş sineğe. “Ben sana şimdi gösteririm” diyerek, yerden kaptığı koskocaman taşı savurmuş sineğe.
Sinek kaçıp kurtulmuş; taş, dostunun kafasını ezmiş.
Ölmüş adam!
Ne demiş atalarımız, “ayıdan dost tutarsan, sonucuna da katlanırsın”.
Niye mi?
Bir süredir, dolar alıp başını gidince, müsebbibi olarak “dış güçler”i gösteriyorlar ya, biz vatandaşların durumu, yalnızlıktan bıkıp ayıya arkadaş olan yaşlı adama benzemiyor mu?
Spekülatörlüğü meslek edinmiş “iç güçler”in parasına para kattığı bu ortamda biz “ayıyı dost edinenler”in parası artık pul bile etmiyorsa müsebbibi kim?
Akşam yatağa girdiğinde dolar cinsinden 100 birim olan geliri, sabah kalktığında önce 90 birime düşen; öğlene doğru da 75 birime kadar gerileyen ücretli ile ayının dostu yaşlı adamın düştüğü durum arasında bir fark var mı?
Dizeli, benzini derken, “ucuz yakıt” LPG de, diğerlerini yakalamış ve her şey bu kadar açıkken, “dış güçler”, “mandacılar” ve “ekonomik kurtuluş savaşı” söylemi neyin nesi?
Neyi gizliyorlar?
Acaba daha birkaç yıl önce FETÖ’nün hamisi olarak suçladıkları Birleşik Arap Emirliği’nin içeri sızmasını olmasın?
Hani ekonomik kurtuluş savaşı verecektik?
TİTREYİP KENDİMİZE DÖNME ZAMANI GELMEDİ Mİ?
Hani “dış güçler”e pabuç bırakmazdık?
Ne oldu da “FETÖ’nün hamisi” BAE, elini kolunu sallayıp “içeri” sızıverdi?
Masaldaki ayının rolünü çalarak, bizi, ümüğümüze çöken “sinek”ten kurtarıyormuş gibi yapıp, “mışıl mışıl” uyuduğumuz bu ortamda alnımızın ortasına vurulan “taş” değil mi buharlaşıp yok olan 128 milyar dolar?
Durup dururken mi alıp başını gitti?
Kabul ediyorum; ülke 20 yıldır kötü yönetiliyor.
Yöneten kötü yönetiyor da, “yönetilen”i “temsil ettiği iddiasında bulunanlar”, bu kötü yönetimi deşifre etmek için ne yapmış?
Demem o ki 20 yıldır, Cumhuriyet’in kuruluşundan beri biriktirilen ne varsa “hayırsız mirasyedi evlat” gibi satıp savılırken, “dümen suyuna akanların”, sessiz kalanların hiç mi suçu yok?
Ne diyor Nazım?
“kabahat Senin, — Demeğe De Dilim Varmıyor Ama — kabahatın Çoğu Senin, Canım Kardeşim!”
Nedir o kabahat?
Her şeyden önce ve özellikle bu ülkenin mücadele geleneğini gelecek ile buluşturamadığımızı ne zaman fark edeceğiz?
Sahi ne zaman?
ÜYE YORUMLARI
Yorum YapFacebook Yorumları
